"Unutma, aydınlık bir yarın için, karanlık bir gecenin içinden geçmen gerekir." 🌙
-Dante Alighieri***
Ertesi sabaha gözlerimi Demir'in salonunda açtım.
Beni yalnız bırakmamak için gece onun evine gelmiştik. Hiç konuşmadık. Ne o sordu, ne de ben anlattım. Anlatacak pek bir şey de yoktu zaten. Demir, yerde yatan cansız bedeni benim öldürdüğümü gayet tabi biliyordu.
Ne halde olduğum ise önemsizdi. Duygularımın varlığını ben bile unutmuşken Demir'in dikkate alıp ne halde olduğumu soracağını beklemiyordum. O gerçekten bir profesyoneldi. Fanus için doğmuştu ve duygusallığın hayatında yeri yoktu.
Bunu çok iyi görebiliyor ve anlayabiliyordum. Güneşin doğmasına son yarım saat kala uyuyabilmiştim ama güneş daha yeni doğuyordu. Demir'in uyanacağını sanmıyordum.
Bana verdiği yastığı ve pikeyi katlayıp koltuğun üzerine koydum. Etraftaki birkaç parça eşyamı da aldıktan sonra evden çıktım. Hava karardığında Demir'e zaten yeterince yük oluyordum. Gündüzleri de bana katlanmak zorunda değildi.
Biraz da garipti. Onu hava aydınlıkken görmek. Gün doğduğunda zamanını nasıl geçiyordu acaba? Benim bir okulum vardı. Okulun olmadığı zamanlarda ise aylak aylak takılmaktan keyif alıyordum ama Demir benden daha büyüktü. Bir okula gittiğini düşünmüyordum.
Çalışıyor muydu? En azından evli olmadığını biliyordum. Hayatında biri var mıydı acaba? Benden önce yetiştiği kişi belki de kız arkadaşıydı.
Kafamı dalgınlıkla salladım. Demir'in ne yaptığı beni ilgilendirmiyor diye düşündüm. Böyle şeyler düşünmek tam bir aptallıktı. Buradan gitmek için gün sayıyorken, beni buraya bağlayan hiçbir şeyin olmamasına özen göstermem gerekiyordu.
Yüzeysel arkadaşlıklar edinmeliydim. Kolayca veda edebileceğim. Giderken arkama bakmamam gerekiyordu. Buradaki hiç kimseyi düşünmeden gitmeliydim.
Eve vardığımda uzun bir duş aldım. Sıcak su beni temizlemeye yetmezdi ama elimden geleni yaptım. Artık bir katil olduğumu düşünmemeye karar verdim.
Evet, birini öldürmüştüm. Gram zevk almadan, kendi canımı kurtarmak için. Hepsi bu kadardı. Unutabilirdim. Buradaki herkes gibi yaşayabilir ve günü geldiğinde defolup gidebilirdim. Zorda kalmadıkça bir daha kimseyi öldürmeyecektim. Benim için ilk ve son olmasını diledim.
Bugün okula gitmek yerine sınavlarıma çalışmaya karar verdim. Hafta başında sınavlarım başlıyordu ve ben daha hiçbir konuya hakim değildim. Belki sınavlar bittikten sonra da gece kamplarına giderdim.
Uzun bir süre çalıştıktan sonra iki büklüm olan belimi açmak için masadan kalktım. Pencereye doğru ilerledim. Güneş batmak üzereydi. Kovan'a gidip gitmemek konusunda kararsızdım.
Kendi kendime güldüm. Kararsız olmamın ne gibi bir faydası vardı ki? Evde kalmayı göze alabilir miydim? Alamayacağımı çok iyi bildiğimden hazırlanıp evden çıktım.
Minik ve sevimli arabamla birlikte yola koyulduk. Yan koltuğa koyduğum tabancaya baktım. Demir'e geri verecektim. Bana hiç vermemesi gerekiyordu ama eğer o olmasaydı şimdi hayatta olmayacağımı da çok iyi biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanus
ActionNice ölüler, nice ölümler gördüm. Çoğu çığlık çığlığa son bulurken, pek azı sessizce olup bitti. Bazılarının ruhu bedenden ayrılıp gökyüzüne süzüldü. Kimininse ruhu yaşayan bedeninde can verdi. Gördüğüm ilk ölüm değildi bu. Sonuncusu ise hiç değild...