Keyifli okumalar! 🌸Ben daha ne olduğunu anlamadan beni apar topar Kovan'ın revirine taşımışlardı. Benim için iki doktor hazırda bekliyordu.
Doktor pantolonumu kesmeye başladığında Demir, Barış'ın burada olmasından rahatsız olmuş gibi "Biz çıkalım," dedi.
Demir'in gitmesini istemiyordum ama bir şey demedim. Dakikalar sonra üzerimde hissettiğim ağırlıkla uykuya dalmıştım bile.
Uyandığımda hava aydınlanmıştı. Gözüm duvarda saat aradı ama yoktu. Güneş tepede olduğuna göre öğleden sonra uyanmış olmalıydım. Burası ilk geldiğim oda değildi ama ilaç kokusundan anladığım kadarıyla hala revirdeydim.
Yine de bu oda daha genişti ve güneş ışığını tam alıyordu. Etrafa bakındım. Tek kişilik bir odaydı ve odanın bir köşesinde refakatçi için çift kişilik bir oturma grubu vardı.
Doğrulmaya çalıştım ama hareket edemedim. Bacağımın hala yerinde olup olmadığınu kontrol etmek için kısacık bacağımı yokladım. Hala yerindeydi ama ince çarşafın altındaki bacağım sıkı bir sargı beziyle sarılmıştı.
Odanın kapısı açıldığında irkildim. Gelen Demir'di ve hemen arkasında bir doktor vardı.
"Uyanmışsın," dedi Demir beni görür görmez. Gözleri parlıyordu.
"Nasıl hissediyorsun?" diye sordu doktor. Demir'i geçip yanıma ulaşmıştı.
"Daha iyiyim," diye mırıldandım.
Üzerimdeki örtüyü sıyırdı. Bacaklarım açıkta kaldığında soğuk hava dalgası irkilmeme sebep oldu. Doktor yaramın kanayıp kanamadığını kontrol ettikten sonra elindeki kağıtlara birkaç tik attı. Demir tekrar üzerimi örttü.
"Bacağına dikiş attık. Dikişlerin iyileşmesi iki haftayı bulur."
"İki hafta çok uzun değil mi?" Endişeyle kaşlarımı çattım.
"Çok fazla kan kaybetmişsin. Bacağını çok hareket ettirdiğin için de yaran iyice açılmış. İyileşmesi birkaç haftayı bulabilir."
"O sırada Kovan'da kalacaksın," dediğinde Demir'e baktım.
Gerçi eve gitmek istemiyordum. Evime gitmeyeli haftalar olmuştu. İçimde hala bir korku vardı. Başımı salladım. Burası benim için daha güvenliydi. Öyle hissediyordum... Yine de iki hafta yatacak olmak beni endişelendirdi. Herhangi bir kargaşada ne yapacağımı düşünmem gerekiyordu.
"İlaçlarını hemşire birazdan getirir. İçtikten sonra dinlenmelisin. İyi istirahatler." Doktora kafamı salladım ve odasından çıkmasını izledim.
Daha kapı kapanmadan "Vaay!" diye bir ses kapıda belirdi. "Uyuyan güzel sonunda uyanmış." İçeriye dalan Barış'tı. Düne göre daha temiz ve canlı görünüyordu. Yüzündeki birkaç çizik dışında gayet yakışıklıydı.
Gülümsedim. "Daha iyiyim ve teşekkür ederim," dedim minnettarlıkla.
"Niçin?" diye sordu kaşlarını çatarak. Beni gördüğüne sevinmiş gibiydi çünkü yüzündeki gülümsemeyi durduramıyor gibi bir hali vardı.
"Sen olmasaydın çoktan ölmüştüm."
"Saçmalama," diye mırıldandı. Yatağımın ucunda durdu ve ensesini utangaç bir halde kaşıdı. "Gayet iyi iş çıkardın."
"Gelmeseydin," diye söze girdim ama benden önce davranıp konuştu.
"O iti öldürmek benim için bir zevkti." Daha sonra gözleri boynuma doğru indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanus
AksiNice ölüler, nice ölümler gördüm. Çoğu çığlık çığlığa son bulurken, pek azı sessizce olup bitti. Bazılarının ruhu bedenden ayrılıp gökyüzüne süzüldü. Kimininse ruhu yaşayan bedeninde can verdi. Gördüğüm ilk ölüm değildi bu. Sonuncusu ise hiç değild...