8

2.8K 256 22
                                    




"İşte, zehirli oklar kullanıyoruz o yanıltan savaşlarda.
Yıkıyoruz, yaban çiçeklerinin açtığını görüyoruz kıyıda."
-İsmet Özel

***

Merve'yle kendimizi arabanın arkasına attığımızda Cengiz ön koltukta gerginlikten tırnaklarını kemiriyordu.

"Ya biri görürse?" diye sordu Cengiz 1.90lık çocuğa. "Ne diyeceğim?" 

"Bir arkadaşa bakıp çıkacağını söylersin," dedi omzunu sallayarak. Ne söyleyeceğinin önemi yoktu çünkü oraya gider gitmez biri Cengiz'i görecek ve anında gırtlağına çökecekti.

Papaz'ın sınırlarının dışında araba durduğunda gözlerimi etrafta gezdirdim. Sokak lambaları bile yanmıyordu. Kaldırımlarda uçuşan çöpler nereye gittiğinden habersiz sürükleniyordu. Peşimizden gelenler sessizce arabalarından indiğinde biz de inmek zorunda kaldık.

"Ne oldu Cengiz, korkmuş görünüyorsun?" Fısıltı halinde konuşmalar ve kıkırdamalar eşliğinde sokağın başında durduk.

"Neden korkacakmışım," diye söylendi Cengiz kendi kendine. Kendini teselli etmeye çalışıyordu.

"Hepimiz seninle sokağın diğer ucuna kadar geleceğiz," dedi saçı üç numara olan çocuk. İsminin Okan olduğunu laf arasında duymuştum. "Biz olduğumuz yere geri döndüğümüzde diğer sokağa kendin geçeceksin," dediğinde hepimiz birbirimize baktık. Okan sessizce ellerini birbirine çarptı ve "Bam! Sonra bütün paralar senin."

Cengiz'in omzuna hafifçe geçirdi. Sınır içine girmek ve sokağın sonuna kadar yürümek korkunçtu. Buraya kadar gelmişken geri dönemezdim ama yapmaya çalıştığımız şey tam bir aptallıktı. Biz geri dönmeden etrafımızı kuşatmaları kaçınılmazdı.

Papaz'a daha önce gelmemiştim ama tehlikenin farkındaydım. Kimlerle karşılaşacağımı bilmesem de katil her zaman katildi ve kana susamış bir vampir gibi önüne geleni öldürmekten bir an çekinmediklerini her defasında işitmiştim.

Herkes Okan'ı onayladığında Merve'ye baktım. Bana mahçup gözlerle baktı ve kafasını karanlık sokağa çevirdi.

"Herkes hazır mı?" diye sordu 1.90'lık. "Gidiyoruz."

Ne en önden ne de en arkadan gidiyordum. Ortadan yürüyorduk Merve'yle. Önümüzde Okan ve bir kız bize eşlik ediyordu. Sokağın sonuna doğru ilerledikçe nerden geldiğini bilmediğim cızırtıların sesi artıyordu.

Her birimiz cıt dahi çıkarmadan sokağın sonuna ulaştığımızda Merve'yle Okan'ın yanında durduk. En önde duruyorduk ve Cengiz en arkada hala bize doğru gelmekle meşguldü.

Sokağın belli belirsiz yerlerinden gelen fısıltılar ve yankılanan ayak sesleri burada yalnız olmadığımızın kanıtıydı. Cengiz henüz yanımıza bile gelmemişken 1.90lık çocuk biz daha ne olduğunu anlamadan Merve'nin kollarından tuttu ve beni en önde yalnız bıraktı.

Neler olduğunu anlamak için arkama döndüğümde Merve sessizce "bıraksana," diye çıkıştı. Gözleri karanlıkta sonuna kadar açılmıştı ve şaşkınlık içindeydi.

"Neler oluyor?" diye sordum. Kızlar çekingen, bir o kadar da sinsi tavırla yüzüme bakıyorlardı.

"Kovan'a hoşgeldin hediyesi." Okan üzerime eğilip beni sokağın sonunda doğru sertçe ittiğinde yere kapaklandım. Başım hızla asfalta vurduğunda gözlerim bir anlığına karardı.

"Papaz'dan sağ çıkarsan gerçek bir Kovan üyesi olmaya hak kazanırsın," dedi Okan. Merve korkudan ses çıkaramıyordu ama deli gibi çırpınmasından, bütün bu olanlardan haberinin olmaması anlaşılıyordu.

FanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin