Çipi böcek var bahanesiyle boynuna taktığımdan beri yaklaşık yarım saat geçmişti ve acıdan yerde kıvranması kendini hafif çaplı bir bayılmaya bırakmıştı. Profesörün ne demek istediğini şimdi daha iyi anlayabiliyordum. Gerçekten ilk defa benim iyiliğimi düşünerek davranmıştı. Belki de hep öyleydi fakat gösterme şekli farklıydı.
Bazı insanlar her ne kadar sevseler de, sevgisini içinde yaşamayı daha uygun görüyorlardı. Bazen de isteseler de aktaramıyorlardı içindeki sevgi selini. Sevgiyi gösterememe şekilleri ise, dışarıdan bakılan bir göz tarafından ona sevgisiz ve duygusuz damgası yapıştırmasına sebep oluyordu. Ve bu insanlar gösteremedikleri sevgi yüzünden, sevgisizliğe mahkum ediliyorlardı.
Yerde ölü gibi yatan adama daha dikkatli bakınca, yaşadığım korkuyla gidip nabzını kontrol ettim. Neyse ki hala hayattaydı. Rahatlayarak çimlerin üzerine tekrar oturdum.
Uyandığı zaman ne tepki verecekti acaba? Asabi birisine benziyordu ve umarım beni öldürmeye kalkmazdı. Öyle bir ihtimal olsa zaten profesör daha önce bilmiş olurdu. Ya ortaya atılan bir yemsem? Aklımdaki bu saçma düşünceyi hemen dağıtım. Sonuçta en yakın arkadaşının kızıydım. Emanettim.
İçimdeki korkuyu toprağa vermek istermişçesine uzandım. Bir hafta önce bana söyleseler şu an olduğum konuma asla inanmazdım.
Nefes alamıyorum. Ben yattıktan sonra at hırsızı kılıklı adam yerinden kalkmış ve boğazıma sarılmıştı.
"Ne yaptın bana? Çabuk söyle bu boynumdaki ne?" Elimle boynumu bırakmasını işaret ettim. Konuşamıyordum, görüntüler ise gitgide bulanıklaşmaya başlıyordu. Hem nefes dahi alamazken ona nasıl bir açıklama yapmamı bekliyordu?
Neyse ki beni öldürmeden kendine gelerek ellerini boğazımdan çekti. "Her şeyi anlatmazsan seni öldürürüm." diye de tehdit etmeyi es geçmedi. Birkaç öksürükle tekrar normal bir şekilde nefes almaya başladım.
"Anlatacağım, hatta anlattıklarımı ispatlayacağım. Fakat beni sonuna kadar dinle. Deliymişim muamelesi yapma." Dediklerimi başıyla onaylayıp karşıma oturdu. Ona baştan sona yaşadığım şu bir haftayı anlattım. O ise doğal olarak pek inanmışa benzemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN ÇİZGİLERİ
Science FictionOldukça sıradan bir hayatınız varken dünyanın en önemli görevi size verilseydi ne yapardınız? Hem de bu görevi hayatınızın büyük kısmını zindana çevirmiş bir adamın gençliğiyle üstlendiğinizi öğrenseniz? Zamanda yolculuk yaparken aynı anda yaşadıkla...