Oldukça sıradan bir hayatınız varken dünyanın en önemli görevi size verilseydi ne yapardınız?
Hem de bu görevi hayatınızın büyük kısmını zindana çevirmiş bir adamın gençliğiyle üstlendiğinizi öğrenseniz?
Zamanda yolculuk yaparken aynı anda yaşadıkla...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sakin, huzurlu bir gece, soğuk rüzgarın tenimize değmesiyle ürperen bedenlerimiz ve şampanyanın ağzımızda bıraktığı tadın etkisinde kalmış hafifmeşreplikle güzel anlar yaşamak... Tabii bu bizim hayalimizdi. Gerçekte olan neydi peki? Şişenin dibini gördükten sonra kendimizi kaybederek sahilde bağırmak!
"Thomas bir şey soracağım." dediğimde kanımdaki alkolün etkisiyle sahilde sallanarak yürüyordum.
"Dinliyorum." dedi işaret parmağını bana doğrultarak. Ardından bana doğrulttuğu parmağını burnunun ucuna kadar getirip şaşı bir şekilde bakmaya başladı. "Parmağım yeni bir parmak doğurdu!"
"Hayır sadece sarhoşsun." dedim ona gülerek. Ardından o da bana doğru kahkaha attı ve "Biliyor musun..." diye söze başlamıştı ki kolunu omzuma attığında ikimizde dengemizi kaybederek düşmüştük ve kıyıda olduğumuzdan dolayı üzerimiz çamur olmuştu.
Bir süre sırf bu düşüşümüze kahkahalarla güldükten sonra zor da olsa ayağa kalktım. "Bir ara çamurlu bedenlerle klip çekmek modaydı. Haydi biz de çekelim!" dedim üzerimdeki çamuru iyice vücuduma yedirirken. Ardındansa son ses şarkı söylemeye başladım. Son ses dediğim gücümün yettiği son ayarda adeta bağırarak bir şeyler söylemekti.
"Eminim bu yılda bunun modası geçmiştir." dedi elleriyle ağzımı kapatırken. Elindeki çamur tadını adeta ağzımda hissediyordum. Elini ağzımdan çekmesi için ısırdığımda inleyerek kendini tekrar yere attı.
"Elinin tadı iyiymiş." dedim ağzımı silerken. O ise bana ters ters bakmakla yetindi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bir süre ondan ses gelmeyince sızıp kalmasından korkarak onu sarstım. Sanırım cidden sızıp kalmıştı ki sarsmamın şiddetinden korkarak yerinden sıçradı. "Askerler, askerler! Kraliçeyi korumalıyız. Kraliçe sen çok yaşa!"
Böyle bağırarak uyandığında, bu durumun sarhoş olmasaydım bile dakikalarca gülmeme sebep olacağı için, normalin iki katı bir süre kahkaha krizine girdikten sonra kendime geldim. Ardından "Of çok sıkıcısın!" diye bağırdım. Bu onun umurunda değilmiş gibi omuz silktiğinde, "Dostum ne yapmalıyız biliyor musun?" dedim omzuna vurarak.
