Uyandığımda içeri oldukça loş bir ışığın girdiği, nemden duvarların tavana kadar rutubet kapladığı bir yerdeydim. Işığın içeri bu kadar az girmesinin sebebi camların yaklaşık yaşım kadar yıldır temizlenmediğinden kaynaklı olabilirdi.
Odaya göz gezdirdiğimde eskilikten yayları çıkmış ve önceki rengini bilmesem de şu an grimsi hal almış bir koltuk, ortada küçük bir sehpa ve üzerinde de boş bira şişeleri duruyordu.
Biz on bininci yıla gelmemiş miydik? Hala neden kendi çağımızda New York'un köhne mahallelerinden birindeymiş gibi duruyordum?
Etrafıma tekrar endişeyle bakındığımda bir şeyin eksik olduğunu fark ettim. Oldukça büyük bir şey.
"Thomas!" diye bağırdığımda gözlerim kolyeme gitmişti. Simsiyahtı!
Duyduğum kahkaha sesleri beni daha da korkutmaya başlarken etrafımdaki görüntülerin silinip yeni görüntüler oluşmasıyla, karşımda dikilen üç kişiye öfkeyle bakakaldım.
Thomas ve birbirinin kopyala yapıştırı olan iki kız kahkaha atarak bana bakıyordu.
"Sonunda yokluğumu fark edebildin." dedi gülerken Thomas. O sırada kolyeme baktığımda tekrar beyazladığını gördüm.
"Burada neler oluyor Tanrı aşkına?" İsyanım üzerine Thomas'tan bir açıklama beklerken ikizlerden uzun olanı konuşmaya başladı.
"Buraya geldiğinizde sen baygındın. Thomas ile tanıştık ve bize sizin yükselen mühendislerden olduğunuzu söyledi. Ardından da sana bir şaka yapmaya karar verdik." dedi.
Aferin yani Thomas aferin! Şu iki sarışın, göğüsleri ağızlarına varan ve oldukça biçimli vücud... Oha kızlar neden bu kadar güzeldi?!
Ben içimden kendimle tartışırken kısa boylu, sarışın kızın kahkaha atmasıyla kendime geldim. Arsız bana bakıp gülüyordu!
Üzerime baktım, kendimi kontrol ettim. Açıkta bir şeyim de yoktu. Neler olduğunu sorarcasına sinsi bakışlara kıza baktım.
"Kusura bakma, Rigi'nin özelliğini öğrendin fakat benimkini hala bilmiyor olmalısın." dedi gülmesini durdurabilmek için eliyle ağzını tutmaya çalışarak.
Uzun olan ve adının Rigi olduğunu yeni öğrendiğim kız da gülümseyerek açıklamaya devam etti.
"Ben uyanıkken düşler gösterebilirken kardeşim Riya akıl okuyabiliyor."
İşte bu çok kötüydü. Öyle bir şey yapabiliyorsa... Hemen aklımdaki düşünceleri yarıda kestim. Artık düşünürken bile daha dikkatli olmalıydım.
"Siz de Esra-Ceyda kardeşlere benzemeseydiniz o zaman." dedim az önceki zihin okuma olayına gönderme yaparak.
"Dediklerini tanımıyorum ama bizim hakkımızda böyle düşünmen hoşuma gitmedi diyemem." dedi.
Diğer ikisi konuya pek hakim olmasa da aramızdaki diyalogdan bir şeyler anlamış ve gülümsememize onlar da katılmıştı.
"Peki senin özelliğin ne... Adını söylemedin ama?" dedi uzun boylu kız bana doğru bakarken. Thomas'ın yanında böyle afet kızlar varken kıskançlık damarlarım kabardığından, "Sinirlendim mi karşımdakinin beynini eritebiliyorum!" diye salladım.
Bana korku dolu bakışlarla baktıklarında, "Merak etmeyin, istediğim zaman bunu yapamıyorum. Bazen bir anda oluyor işte!" diye de ekleyerek alttan alttan tehdidi yaptım. Hem göster deseler yapmayacağım için bahane de olmuş oldu.
"Vay canına!" dedi Rigi fakat bu Riya'nın çok fazla dikkatini çekmiş gibi durmuyordu.
"Bu arada benim de adım Doğa." dedim gergin ortamı yumuşatmaya çalışarak. Çok fazla tehdit de işimize yaramazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN ÇİZGİLERİ
Science FictionOldukça sıradan bir hayatınız varken dünyanın en önemli görevi size verilseydi ne yapardınız? Hem de bu görevi hayatınızın büyük kısmını zindana çevirmiş bir adamın gençliğiyle üstlendiğinizi öğrenseniz? Zamanda yolculuk yaparken aynı anda yaşadıkla...