55

2K 184 112
                                    

Yeraltına geri indiğimizde, elime tutuşturulacak mürekkep dolu bir kağıt bekliyorken, Balder beni boş bir odaya götürmüştü. Eliyle havada yaptığı, anlamını çözemediğim birkaç hareketten sonra, havada asılı gibi duran bir kilit ekranı belirdi.

"Ekranda eski moda kilit ekranı belirmesi bu teknolojiye ait değil aslında. Fakat sonsuz prens eski moda anlayışında ısrarcı. Ayrıca senin de hoşuna gideceğini düşünmüş olmalı."

Balder, Eternus'tan bazen eski bir tanıdık gibi, bazen de bir efsane gibi bahsediyordu. Aralarında ne tür bir arkadaşlığın bulunduğunu çözememiştim fakat bunu kendisine saklamak istiyor gibi bir hali vardı. Çünkü, onu tanıdığım süre boyunca, her şeyi ona sormadan kendisi anlatmıştı. Eternus konusunda ise çelişkili davranışını ben de bu düşüncesine yormuştum.

"Avucunu gelip kilit ekranın üzerine koyman gerekiyor. Açıldıktan sonra ise, sana bıraktığı mektubu izleyebileceksin." dedi kapıdan çıkarken. Ardından odayı, sadece havada asılı duran kilit resmiyle baş başa bırakarak terk etti.

Boş odanın rutubetli duvarları ürpermeme sebep olmuştu. Rutubetten çatlamış duvar sıvaları yer yer dökülmüş, insanlığın düştüğü konumu gözler önüne seriyordu. Üzerimdeki kasvetli baskıdan kendimi sıyırmaya çalışarak derin bir nefes aldım ve avucumu kilit resminin üzerine gelecek şekilde havaya kaldırdım. Garip bir şekilde, o paslı kilidin açılışını avucumun içinde hissetmiştim. Kilit kalkıp ekran büyüyerek salonu kapladığında, Eternus'un görüntüsü adeta karşımdaymış gibi belirmişti. Fakat ne gözleri bana bakıyor, ne de beni görüyor gibiydi. Bomboş bakan gözlerini bir noktaya sabitlemiş ve derince bir yutkunduktan sonra söze başlamıştı.

"Sevgili Klothom,

Belki bu mektup senin eline asırlar sonra geçecek, bilemiyorum. Senin asırların artık benim için boş anlardan ibaret olacak. Belki tercihimi doğru bulmuyorsun, belki de hala kurtarabileceğin bir ruh olarak görüyorsun beni. İnan bana kurtulmayı çok denedim, elimden geldiği kadar faydalı olmaya çalışarak, güzel anılar biriktirmeye çalışarak direndim bu koca dünyaya. Fakat öğrendim ki, çok fazla güzel anı biriktirmek, fazlaca özlem duygusunu benliğine yerleştirmekten başka bir işe yaramıyormuş. Yaşadıkça, insanları sevdim. İnsanları sevdikçe benden koptular. Aşık olduğum kadınlar, doğurdukları evlatlar, bana bir kardeş bir ana bir baba sıcaklığı tattıran insanlar. Hepsi o güzel anıların içine kaçan bir iblis gibi beni cehenneme sürüklediler.

Gitgide bir yudum şarabın tadı kalmadı, gitgide hiçbir duygunun tadı kalmadı. Nefret etmeye başladım ondan sonra her şeyden. Nefretim önce bir bebek gibi doğdu tertemiz yüreğime. Ardından bir canavar gibi büyüyerek, pençeleriyle parçalayıp çıktı içimden. Canavar beni yedi, ben canavar oldum. O geçmişimde yaptığım hatalar, hala bir kemer gibi sıkıyor yüreğimi. Soysuz düşüncelerime kurşun sıkmak istiyorum. Kaç bebeğin canına mal oldum, oysa insan ömrü neydi ki? Bir kelebeğin kanat çırpışı? Uçurumla kayalıklar arası geçen süre?

İnsanlar ömürlerini her daim kısa bulurlardı. Yaşadığım yıllar boyunca ölümsüzlüğün ve yaşamın sırlarını bulmaya çalışan nice insanlar tanıdım. Tanrıya isyan ederlerdi, neden bu kadar kısa bu tatlı yaşam diye. Ömürleri o kadar kısaydı ki, bunun cevabını düşünmeye vakit bile bulamadılar. Oysa bilmezlerdi sonsuz hayatın sonsuz acıları da getirdiğini. Sonsuz güzelliğin, sonsuz ıstıraba, sonsuz gençliğin ruhun yaşlanmasını önleyemediğine akıl erdiremezlerdi.

Kısacası ben çok yoruldum Klothom. Ölmeye çalıştım ölemedim. Artık sonsuz huzura ne inancım kaldı, ne beklemeye takatim. Kendimi arafın sonsuz boşluğuna sürüklemekten başka çarem kalmadı. Yaşamın içinde ölümü yarattım kendim için. Biliyorum, geldiğin zaman beni kurtarmak adına elinden geleni yapacaksın. Senden tek ricam var, yapma. Daha fazla ıstırap çekmeme izin verme. Beni kötü anılarımla hatırlama Klotho, beni sevdiğin zamanları hatırla her daim. Beraber güldüğümüz anları, mutlu olduklarımızı hatırla. Beraber yaşadığımız maceralardan nasıl zaferle çıktığımızı hatırla. Senden en büyük dileğim bu olur ancak. Ve sev Klothom, şu küçücük kısa ömründe her şeyi sev, her şeye değer ver. Mutluluğunu engelleyecek hiçbir şeyin seni yıldırmasına izin verme. Yüreğinden gelen doğrulara inan, onları takip et yalnızca. Sana karşı dürüst olan yegane şey yine yüreğindeki seslerdir.

ZAMANIN ÇİZGİLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin