"Size neden bir şeytanın ismi verilmiş?"
Böyle bir soru sormamı beklemiyormuş gibi yüzü önce gerildi. İki saniyelik süren bu duygu geçişi yerini hemen sade bir gülümsemeye bırakmıştı.
"Benim ailem, heykellerin modelleri olur kendileri." Odada en çok dikkatimi çeken kadın ve erkek heykellerine sevgi dolu gözlerle baktıktan sonra devam etti.
"Direnişe ilk önderlik eden insanlar. Onlardan önce birçok yerde yine küçük çaplı isyanlar oluyordu. Fakat birbirinden bağımsız gerçekleştiği için etkisi hem az oluyor hem de bastırılması kolay oluyordu."
Konuşurken bir yandan da görkemli tahtına oturdu. Ona buradan bakınca önderlik ruhuna sahip olduğu gözler önüne seriliyordu. Birleştirmek ve yönetmek için yaratılmıştı.
"Annemle babam birçok yere haber salarak bu isyancı grupları topladı ve gizli toplantılar düzenlemeye başladılar. Gitgide büyüyen isyan hareketi yükselen sarayın gözünden kaçmadı tabii ki. Ardından içimizdeki hainlerin kumpasa düşürdüğü, kanlı 13 Mart günü yaşandı."
Bahsettiği günde her ne yaşandıysa hala onu kötü etkilediği gözlerinden belli oluyordu. Fark ettirmemeye çalışsa da gözlerine toplanan gözyaşı damlaları, ışıltılı mor gözlerinin daha da parlamasına sebep olmuştu.
"Bu seni zorlayacaksa ben de anlatabilirim Önder." diye lafa girdi Aiden. Lucifer ise onun söylediğini duymamış gibi sözlerine devam etti. Ne kadar acı çekiyor olursa olsun zayıf görünmeye tahammülü olmayanlardandı.
"Tüm konsey üyelerinin toplandığı gizli bir toplantı düzenleniyordu. Bu toplantı eğer hainler tarafından ihbar edilmeseydi çok önemli adımlar atmamızı sağlayacaktı. Belki de şu an tüm insanlar olarak eşit yaşıyor olacaktık. Fakat toplantıyı basan kralın ordusu orada bulunan herkesi yok etti. Daha doğrusu ordu, en büyük silahları olan yok edici komutanlarını korudu."
"Nasıl yani?" dediğimde konuyu biraz daha açmasını istiyordum.
"Komutan Sadora, yükselenler arasında en tehlikeli olanlardan. Yeteneği beyinlere yüksek enerji yollayarak onları eritene kadar yakmak."
Yine konuşmakta zorlandığını belli edercesine yutkundu. Elleriyle tahtın kenarlarını sıktığını fark edince biraz daha rahat durmak istercesine tahttan tekrar kalktı.
"O gün orada hepsinin beyinlerini yaktılar. Tüm konseyi yaktılar. Böyle olunca isyancılar da dağılmaya başladı. Korkup kaçtılar. Biz ise bu süreç boyunca pes etmek yerine daha çok çalıştık. Bu gizli adayı görünmez yapmayı başardığımızda ben de önderlik edecek çağa gelmiştim."
Adımlarını hızlandırarak önüme geldiğinde, çok yakın durmasından dolayı biraz tedirgin olsam da kendimi geri çekmedim.
"Adımın neden Lucifer olduğunu merak ediyordun değil mi?" diye sordu. Başımla onayladığımda ise, "Çünkü onların şeytanı olmamı istediler. Ve ben de ailemden kalan tek mirasa hayatımı adadım." dedi.
Sözleri bittiğinde uzaklaşarak oda içinde dolaşmaya başladı. Ben ise o an ne diyeceğimi pek bilemiyordum. Bu yüzden konuyla alakasız kaçacağını bildiğim halde, hala beynimi kemiren soruyu yinelemeye karar verdim.
"Eternus nerede?"
Aiden'ın da Lucifer'ın da böyle bir soru soracağımı beklemedikleri yüzlerindeki şaşkınlıktan belli oluyordu. Bir süre ikisi de sessiz kaldığında artık tahammül sınırlarımı aşmıştım.
"Tanrı aşkına söylemeyecek misiniz? Başına kötü bir şey gelmiş olsa bile bilmeye hakkım var!"
Sesimi fazla yükseltmiş olmama rağmen Lucifer aynı sakinlikte cevap verdi. "O iyi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN ÇİZGİLERİ
Science FictionOldukça sıradan bir hayatınız varken dünyanın en önemli görevi size verilseydi ne yapardınız? Hem de bu görevi hayatınızın büyük kısmını zindana çevirmiş bir adamın gençliğiyle üstlendiğinizi öğrenseniz? Zamanda yolculuk yaparken aynı anda yaşadıkla...