Vücudumun terden sırılsıklam olmasına ve tüm kaslarımın yorgunluktan bitap düşmüş halde olmasına rağmen yaklaşık bir saattir durmadan kum torbasını yumrukluyordum. Son olaydan sonra öğrenmiştim ki eğer düşmanımı yenmek istiyorsam en az onun kadar güçlü olmalıydım. Bundan dolayı yaklaşık bir aydır dövüş ve savunma kurslarına gidiyordum. Ayrıca Thomas'ın evini de tam bir spor salonuna çevirmiştim. Onun da kendini bu konularda geliştirmesi için elimden geleni yapıyordum.
"Biraz ara vermelisin yoksa seni yerden bir sıvı olarak toplayacağız." dedi Thomas elindeki havluyu bana doğru uzatırken. Havluyu aldım ve yüzümdeki teri sildikten sonra yorgunlukla yere oturarak yerdeki su şişesini aldım ve şişe yamulup içinde su kalmayana dek içtim.
"Beni hafife alıyorsun, hala seni bile alt edebilirim." dedim şişeyi bir kenara fırlatırken.
"Seni tek hamlede yere sererim." Sesindeki alay sinirimi bozmuştu. Aniden ayağa kalktım ve ellerimi yumruk yaparak ona doğru tuttum.
"Gardını al o zaman. Ustadan bir şeyler öğrenme zamanın." dedim aynı alaylı ses tonuyla.
"Şaka yapıyor olmalısın!"
"Korkuyor musun yoksa?" Bu sorum onu gaza getirmiş olmalıydı ki o da ayağa kalkarak aynı pozisyonu aldı.
"Senden korkan senin gibi olsun."
Bir süre birbirimize baktıktan sonra ilk hamleyi ben yaptım. Yüzüne gelecek yumruğu arkaya doğru eğilerek atlattı. "Iska!"Ardından o bana doğru bir yumruk savurduğunda ben de aşağı eğilerek yumruğundan kurtuldum. Yorgun olduğum için hamlelerini art arda yapıyordu ve biraz daha böyle devam ederse bir yumrukla yere yığılacağımı biliyordum. Bu yüzden öğrendiğim en önemli teoriyi uygulama zamanım gelmişti. Dikkat dağıtmak!
"Beth kim?" diye sorduğumda aniden olduğu yerde kalakaldı. "Sen.. Sen nereden..." Yaşadığı şoku atlatmadan hamlemi yapmam lazımdı. Kötü kız gülüşümü yüzüme takındıktan sonra önce sağ sonra sol kroşe ve ayağına takılan küçük bir çelmeyle yere düştüğünde, "Nakavt!" diye bağırdım.
"Ah!" diye yerde inlerken başına eğildim ve "Usta kimmiş gördün mü?" dedim.
"Yaptığın hile sayılır." diye inledi.
"İyi bir dövüşçü olmak istiyorsan hiçbir şeyin dikkatini dağıtmasına izin vermemelisin evlat!" dedim ukala bir tavırla. Ardından kalkması için elimi ona uzattım. Elimi sıkıca tutup hızla kalktığında burun buruna kalmıştık.
"Bunun intikamını alırım." dediğinde yüzümde hissettiğim nefesi ve kullandığı seksi ses tonuyla dudaklarımın hafifçe kıvrılmasına sebep oldu. "Al o zaman." dedim ben de aynı şekilde.
"Ama önce bir duş almalısın, kokarca gibisin." diyerek kalçama vurdu ve ardından yanımdan ayrılarak diğer odaya doğru yürümeye başladı.
"Sen... Sen tam dayaklıksın! Sensin kokarca!" diye bağırdım ardından. O ise sadece kahkaha atmakla yetindi. Tamam insanlar sevdikleriyle uğraşırdı, onları uyuz etmek hoşlarına giderdi fakat bu adamdaki sınırı aşıyordu. Benim sinirlenmemden adeta zevk alıyordu.
Duş almak için banyoya doğru giderken koltuk altımı kokladığımda gerçekten kokarca gibi koktuğumu fark ettim ve üzerimdekileri hemen kirli sepetine atarak duşa girdim.
Duştan çıktığımda mutfaktan gelen mis gibi yemek kokularına doğru hipnotize olmuş gibi kendimi sürükledim. Mutfağa girdiğimde sofranın hazır bir şekilde beni beklediğini gördüm. "Sen bu işte gerçekten iyisin!" dedim hızla sandalyeyi çekip otururken.
"Senin çorba diye yaptığın acı suyu içtikten sonra bu işleri sana bırakır mıyım sanıyordun?"
"Aman tamam şampiyon!" dedim ona ters ters bakarak, "Bu yılki en iyi ev hanımı ödülü sana geliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN ÇİZGİLERİ
Science FictionOldukça sıradan bir hayatınız varken dünyanın en önemli görevi size verilseydi ne yapardınız? Hem de bu görevi hayatınızın büyük kısmını zindana çevirmiş bir adamın gençliğiyle üstlendiğinizi öğrenseniz? Zamanda yolculuk yaparken aynı anda yaşadıkla...