"Doktor bey durumu nasıl?"
Evet, o filmlerde genellikle gördüğümüz hastane klişesi sorusunu sormak ne yazık ki benim de başıma gelmişti. Yaklaşık bir saattir kapıda bekliyordum ve kapıdan çıkan herkesten bir haber alabilmek için yakasına yapışıyor ve soru yağmuruna tutuyordum. Genelde çoğunun verdiği cevap beni tatmin etmiyordu. Çünkü hepsi geçiştirmek için yan yana gelen kelimelerden ibaretti.
O bekleyiş süresince sanırım hayatım boyunca ettiğim duanın toplamından fazla dua etmiştim. Mantık olarak ölmemesi gerekiyordu çünkü gelecekte çoğu kez onunla karşılaşmıştım. Ama yine de zamanda bir değişiklik olmasından ve bunun sonucunda korkunç bir hataya yol açmaktan korkuyordum. Thomas ölürse zaman tamamen değişirdi. Yaptığımız, başarmaya çalıştığımız her şey boşa giderdi. Belki onunla hiç tanımamış bile olurdum.
Ama en önemlisi de o olmazsa sanki bunların hiçbirinin önemi yokmuş gibi gelmesiydi.
"Tedaviye cevap verdi."
Üç kelime on sekiz harften oluşan bu cümle dizisi içimdeki korku ateşine öylesine serin bir su serpmişti ki sevincimden doktorun boynuna atlamış olmam da bunun bir sonucu olmalıydı. Neyse ki yaptığımın farkına varır varmaz hemen mahcup bir şekilde geri çekildim. Doktor ise hiçbir şekilde bozuntuya vermeden konuşmaya devam etti.
"Sizinle polisler de ayrıca görüşmek istiyorlar fakat ben de merak ettiğim bir husus hakkında bir şey sormak istiyorum. Bu yaralar nasıl oldu?"
Polisler? Nereden çıkmıştı şimdi polis? Onca kaosun içinde bir de bu detaylarla mı uğraşacaktım? Zihnim allak bullaktı. Bir an önce Thomas'ı görmeye ihtiyacım vardı. Yine de o an telaşa kapıldığımı fark ettirmemek adına hemen bir yalan uydurdum.
"Hiçbir fikrim yok." Evet mükemmel bir yalan.
O sırada iki polis memurunun yanımıza gelmesiyle paniğim daha da arttı. Doktordan izin isteyip beni boş bir odaya götürerek kapıyı kapattılar.
"Kimliğinizi görebilir miyiz? Ayrıca beyefendinin nesi oluyorsunuz?" dedi sert mizaçlı genç polis.
Kimlik mi? Şu an kimliğimi göstersem daha sonra şu zaman diliminde yaşayan beni bulurlardı ve işler daha da çığırından çıkardı.
"Adım Emma Green. Kimliğimi evde unutmuşum maalesef, çıktıktan sonra fark ettim." N'olur inansınlar, lütfen!
"Pekala, o zaman şimdilik ifadenizi alacağız, fakat daha sonra karakola onaylatmak için gelmek zorundasınız Bayan Green."
En azından şimdilik bu sorunu atlamıştım. Sevimli sevimli gülümseyip onayladım. Bir yandan da bu sevimliliğimin ortamı yumuşatmış olmasını diledim.
"Hastanın nesi oluyorsunuz? Kayıtta ismi yazmıyor fakat hemşireler ambulansta ona Thomas dediğinizi duymuşlar." diye sorguya devam etti polis. Ondan daha yaşlı olan da duvara yaslanmış, dikkatle beni izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN ÇİZGİLERİ
Science FictionOldukça sıradan bir hayatınız varken dünyanın en önemli görevi size verilseydi ne yapardınız? Hem de bu görevi hayatınızın büyük kısmını zindana çevirmiş bir adamın gençliğiyle üstlendiğinizi öğrenseniz? Zamanda yolculuk yaparken aynı anda yaşadıkla...