Çok tedirginim... Eğer cevap kötüyse hiç konuşma. Tırnaklarımı yemeye başladım.
Babam bizi seçti ama bir sorun var gelemiyor.
Bir yanım bizi seçtiği için sevinirken diğer yanım Uraz orada kaldı diye üzülüyordu.
"Metin bey!" Diye bağırdım ama gelen yoktu. Tabii adam yaşlandı sağır oldu! Yazık...
Benim için özel bir zil yapmışlardı oraya bastım. Keşke basmasaydım anasını satayım bunlara ben ne kötülük ettim de böyle boktan bir şey yapmışlardı. Bu korkunç zilden gelen sesten nefret etmiştim.
Sustur şunu anne!
Biliyorum çok sinirlik bir şey! Kapı hemen açıldı. Anandi'nin gömleği biraz yukarı kalkmıştı. Metin beyde nefes nefese kalmıştı. Bu kadar korkmaya gerek yoktu!
"Uraz gelemiyor!" Sesim kırık bir cam parçası gibi çıkmıştı.
"İlk önce sakin olalım belki bir yolu vardır." Diye konuştu Anandi.
Bir çözüm yolu olmalıydı. Hep orada kalamazdı. Metin bey elindeki kremi bana uzattı.
"Morarmalar yine başlamış" dediğinde koluma bakıyordu. Oğlu elden gidiyordu o beni düşünüyordu.
Bu kolumdaki morarmalar çok kötü görünüyordu. Ben kremi almadan Anandi elimden almıştı.
"Abicim sen çık ben kremi sürerim."
Metin bey odadan çıkınca Anandi kremi bütün bedenime sürmeye başladı.
"Onu hayatını yok ettiniz!" Diye söze girdim. Urazı deney olarak kullanmasaydılar belkide böyle olmayacaktı.
Sadece onun değil benim hayatımda yok olmuştu."Kimseye zorla bir şey yapmadık. Uraz bunu isteyerek yaptı." Diye homurdandı. Sanki ben anlamıyordum Altan Altan sinirlendiğini!
Anne babamın neden gelmediğini çözdüm.
"Dur bir dakika!" Anandi kremi sürmeyi bırakmıştı.
Biz geçmişten gelirken ben seninleydim. Şuan babamın yanında değilim.
Beni korkutma, delirmek üzereyim. Kahretsin!
Urazı geri getirmek için bizim şimdi geçmişe gitmemiz gerekiyordu. Bunu nasıl yapacaktık!
Babama dokunmam lazım ufak bir temas bile işe yarayabilir.
Ama sen onunla iletişim kurabiliyordun.
Rüyalar gerçek değil... Onun olduğu zamanda olmalıyım.
Biz nasıl geçmişe gidebiliriz?
Anne ben götüreceğim...Bir umut vardı ve buna sarılmak istiyorum. Aklıma bir sürü kötü düşünce gelmişti. Urazı bir daha görmemeye kendimi alıştırıyordum. Yaşadığım şeylerin daima daha kötüsünü düşünürüm böylece hayatın bana yaşatıkları kolay geliyordu. Üstümde bej renginde sade bir pijama takımı vardı.
Babamın başı belada!
Anandi'nin gözleri benim üstümdeydi ne diyeceğimi merak ediyordu.
Hadi kızım bizi geçmişe götür.
Anandiye el sallayarak dalga geçercesine gülümsedim.
"Urazın yanına gidiyorum. Hoşçakal!" Anandi'yi burada tek bırakmıyordum ki hemen cümlemi düzelttim.
"Hoşçakalın!" Böyle yapmacık bir şekilde gülümsedim.
Ancak arkamdan şaşkınca bakarsın!Annem vurdu ve gol oldu.
***
Uraz bir yere çömelmişti iki eliyle yüzünü kapatmıştı. Bir şeylerden korkuyordu.
"Uraz..." Dedim. Sesimi duyunca kafasını kaldırdı. İki ellini yüzünden çekmişti. şaşkın bir şekilde bana baktı sonra ayağa kalktı.
"Senin burada ne işin var!" Diye endişeli bir şekilde konuştu. Bizim için endişe duyuyordu.
Söze girmek için boğazımı temizledim.
"Eğer gelmeseydik sen sonsuza kadar burada kalacaktın. Biz sensiz olamayız."
Mavi gözleri gergindi... Sürekli etrafına bakıyordu. İnsanlardan bu kadar korkması ilaçlar yüzünden olabilir miydi? Neden içimde sürekli bir şüphe duygusu vardı.
Bedeni titremeye başladı.
Metin beye alışmıştı, banada alışmıştı ama yeni gördüğü kişilere tahammülü yoktu.Ayak sesleri geliyordu. Uraz daha çok tedirgin oluyordu.
"Korkma..."
Onu nasıl teseli edeceğimi bilmiyordum. Sadece gözlerinin içine bakıyordum.
"Hiçbir şey olmayacak!" Yatıştırıcı bir ses tonunda konuştum.
Anne iyi gidiyorsun...
Ona hafif bir şekilde gülümsedim ama Urazın yüz ifadesi değişmişti. Bu bakışına anlam verememiştim.
"Dişlerin neden bu kadar sararmış!" Diye sordu.
Benim yüzümden...
Burada ki en masum insan sensin. Kendini suçlama. Ben nasıl ona söylüyebilirim? İkimize ait olan bir parça yüzünden bu durumdayım.
Gerçeği söyle
"Zera..." Dedim ve sustum çünkü Uraz ne demek istediğimi anlamıştı.
***
Beraber kutsal Helena denen zımparayı arıyorduk.Burada çok değişik bitkiler vardı.
Zera kızım bitkilere iyi bak hasret gider.
Anne benimle dalga geçme...Her an buraya biri gelicekmiş gibi tedirgin oluyordum.
Uraz elindeki bitkiyi bize gösterdi. Yüzü çok mutluydu! Sahi en son ne zaman böyle mutlu olmuştu?
"Buldum!" Dedi heyecan dolu sesiyle.
Anne o bitkiyi al ve tut.
Artık bana sarılacaktı ya da acı çekince ben onun elini tutabilecektim.
"Uraz, bitkiyi bana ver. Zera istiyor."
Benden biraz uzaktaydı. Bitkiyi uzattı. Bu böyle ne tuhaf bir bitkiydi!
Karnına doğru sabit tut!
Zera'nın dediği şeyi yaptım. Bitki erimeye başladı. Sadece yutkundum.
Bu eriyen kısmını babamın bileğine yapıştır.
Urazla göz göze geldik. Uraz ona dokunmama asla izin vermezdi!
Şimdi ne yapacağımı bilmiyordum!Elimde eriyen bitkiye baktım, uraza da veremezdim çünkü benim avucunun içinde erimişti.
"Bunu eline yapıştırmam lazım!" Diye uraza doğru yürüdüm!
Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Sizce Uraz kriz geçirecek mi?
Kafanıza takılan bir soru var mı?
Bölüm biraz geç geldi çünkü bir şeyler düşünmem lazımdı ilhamlar gelir gelmez yazdım❣️❣️❣️❣️🤩🤩🤩🤩🤩🤩🤩🤩🤩
İçimde size karşı kocaman bir sevgi var💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNCAK BEBEK
Romance+18 İÇERİR! "Soyun!" Şimdi ben ne yapacaktım? *** Leyla işe ihtiyacı olan bir genç kızdı ve Her şey gördüğü bir gazete ilanıyla başlamıştı. "OĞLUMA OYUNCAK BEBEK OLUR MUSUNUZ?" bu iş ilanıyla o eve gitmişti. Karşısında duran adamı dinliyordu. "Uraz...