BABAM

22.5K 1.1K 258
                                    

Evlilik söylenince kulağa çok kolay bir şeymiş gibi geliyordu. İş ciddiye binince insanın biraz tuhafına gidiyordu. Ben bu evliliğe hazır olup olmadığımı bilmiyordum. Dengesizin önde gideniyim. Ne istediğimi bazen bilmiyordum.

Uraz unutamayacağım bir evlilik teklifi yapmıştı. Şuan gözlerimin içine bakıyordu benden bir cevap bekliyordu.

Zera uyanmıştı...

Bu kadar korkmana gerek yok. Sen bunun üstesinden de kalkabilirsin.

Bilmiyorum bu yükü kaldıramayacağımı hissediyorum. Kendime bu konuda güvenemiyorum.

Anne! En fazla ne olabilir?

Kendimizden bıkabiliriz. Ben buraya iş için geldim başıma bunların geleceğini bilemezdim.

"Cevabını bekliyorum"
Uraz hâlâ yerdeydi. Evet demek istiyordum ama beni durduran bir şey vardı! Uraza evet dememe engel oluyordu.

Anne Anne hep kötü tarafından düşünüyorsun! Birde iyi tarafından bak! Her sabah uyandığında babam yanı başında  olacak!

"Evet" dedim. Uraz ayağa kalktı bana sarıldı bende ona eşlik ettim ve yüzüğü parmağıma taktı.

" Sen artık benim karım olacaksın." Uraz böyle söyleyince bende tebessüm ettim.

"Sende benim kocam olacaksın..."

Hey bende varım beni unutmayın!

Urazın elini karnıma götürdüm.

"Sende bizim güzel kızımız olacaksın."

Bebeğimin kıkırdama sesini işitebiliyordum. Uraz elini hiç karnımdan çekmedi.

Babama tekme atacağım

Tamam ama yavaş at sonuçta seni taşıyan benim!

"Uraz kızın futbolcu olacak baksana sana tekme atmak istiyor."

Urazın mavi gözlerindeki o heyecanı gördüm. Baba olmak ona çok yakışmıştı. Geçiremediği çocukluğunu belkide zera da telafi edecekti.

"Benim kızım ne olmak isterse ben arkasındayım."

Elimle urazın omzuna dokundum.
"Sen iyi bir baba oldun." Dedim.

Zera bir sürü tekme atıyordu. Uraz bunları hissettikçe gülümsüyordu. Gülmek bir insana bu kadar mı yakışırdı?

Uraza her şey yakışıyordu. Güneş batmak üzereydi ve biz bu manzarayı izliyorduk.

Ben Uraz ve kızımız... Üçümüz güzel bir aile olmuştuk.
***
Evdeki herkese evleneceğimizden bahsetmiştik. Sorunlarımızı konuşarak çözdüğümüzü falan söyledik tabii onlarda yedi! Herkes bu haberi bekliyormuş gibi sevinç bayrağına girmişti.

Herkesi anladım da celil beye noluyordu. Bu ailenin bozuk kuru yemişi gibiydi. Bu nasıl benzetme!
İlk bizi metin bey tebrik etmişti.
"İsviçre'den bana teklif geldi sizin düğününüzden sonra gideceğim."

Bu metin beye bak sen! İsviçreden ne teklifler alıyor? Gariban ben sadece isim olarak bu ülkeyi duyuyordum hiç gitmedim. Kesinlikle Balayına oraya gidecektim.

Metin bey bize teker teker baktı ve benim gözlerimde durdu.

"Ben buralardan gideceğim artık özgürsünüz!" Böyle söylediğinde içime bir sevinç dalgası girdi artık bizi rahat bırakacaktı. Ne mutlu bana!

Celil bey memnun olmuşçasına gülümsedi. Anandi'nin elini tutu ve bir öpücük bıraktı.

"Bende güzelimle Londra'ya  gideceğim..." Hepinize güle güle istediğiniz yere gitmekte özgürsünüz... Bende zaten dünden razıydım.
***
Odama geldim ve kendi kendime sırrıtım. Parmağımdaki yüzüğü havaya kaldırdım.

"Taşı da baya bir büyükmüş!" Dedim

Anne ya!

Zera eğer sende birgün evlenirsen sana böyle büyük bir taş alan adamla evlen.

Paraya ihtiyacım yok...

Ay sende hep bir ciddisin biraz espirili ol... sen kiminle evlenmek istersen onunla evlenmene izin vereceğim.

Anne böyle konuları konuşmak için erken değil mi?

Yok canım kızım önceden bu konuları bilmek daha iyi...

Yatağıma uzandım... Çok güzel hayaller kuruyordum. Böyle beyaz gelinlik giyecektim nikah günü urazın ayağına basacaktım ve Uraz beni istemeye gelecekti. Babam beni vermekte inat edecekti.

Babam...

Hemen ayağa kalktım. Ben geldiğimden beri babamı hiç sormamıştım. Şuan bu yeni benim aklıma geliyordu.

Anne hiç sırası değil...

Zera ben babamı görmeye gideceğim ve bu benim son kararım.

Anne sana söylemem gereken önemli bir şey var.

Zera ben hiçbir şey duymak istemiyorum.

***
Dışarı çıkınca kendimi biraz garip hissediyordum. Sanki ilk defa dışarı çıkıyordum.

Babamın kaldığı huzur evine gelince yavaş adımlarla içeriye girdim.
Babamla ilgilenen hemşireyi koridorda görünce hemen yanına gittim.

"Merhaba şey beni tanıdınız mı?" Diye sordum. Beni ilk defa görüyormuş gibi yüzüme baktı.

"Hatırlayamadım." Dedi.

"Ben Leyla!"

"Kusura bakmayın ama çıkaramadım." Bu hemşireyle hergün iletişim içindeydik beni nasıl tanıyamazdı!

"Babamın adı rıza! Alzheimer hastası ve şuan bu hastanede yatıyor."

Bana üzgün bir şekilde baktı.

"Rıza adında bir hastamız yok. Üzgünüm..."

Hemşireyi dinlemeden bütün odaları aradım. Babam burada yoktu! Benim babam nerdeydi?

Anne geçmişe giderken müdahale ettin ve şuan ailen seni ölü olarak biliyor...

Bu bölümü uzun yazmak isterdim ama heycanlı bir yerde bitmesi gerekiyordu 😉

Bu yeni bölümü nasıl buldunuz?

Sizce neler oluyor?

OYUNCAK BEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin