"Bizim aramızda hiçbir şey olamaz!"
Ahu tüm utangaçlığını unutup Ormancıya baktı.
"Neden öyle bir şey söyledin şimdi?"
Ormancı çayından bir yudum aldı. Söylediği cümlenin sebeplerini nasıl sıralaması gerektiğini bilemedi. Aslında bu cümle Ahu'dan çok kendisine yaptığı bir uyarıydı. Çok sevdiği halde aldatılmış biri olarak yeniden birine güvenmesi zordu. Duyguları karma karkarışık, hangi hissin doğru hangisinin yanıltıcı olduğunu anlamıyordu. İçindeki Aslı sevgisini öldürmek isterken kimsenin zarar görmesini istemezdi. Üstelik bu karşındaki gibi masum ama tam bir sır küpü olan biriyse. Ormancı Ahu'nun yüzüne bakarken içinde bir yerlerin kıpırdadığını hissediyordu. Bunca zaman kaçtığı bu hissi geçmişten az çok tanıyordu ancak kapılmak için hiç doğru bir zaman olmadığı gibi doğru kişi olmadığını da biliyordu. O yüzden en iyisi inkar edip yok saymaktı."Sözlerin biraz buraya çıkıyor. O nedenle öyle söyledim."
"Yanılmışsın, senin gibi oduna karşı duyulacak tek his öfke olur."
Ormancı arkasına yaslanırken
"Açıkçası işime gelir."Ahu Ormancı'nın rahat ve bir o kadar ukala tavırlarına sinirlendi. Oturduğu koltukta yatar pozisyona geçti ve arkasını döndü. Evet, bir kaç gündür içinde daha farklı bir his dolanıyordu. Bunu Ormancı'nın kendisine daha ılımlı davranması olarak yorumladı. Ormancı'nın sandığı gibi bir şey olmadığına emindi. Sonra aklına gelen ormandaki burun buruna duruşları kalbinin hızla atmasına neden oldu. Onu sakinleştirmek ister gibi sırt üstü döndü. Tavana bakarken Ormancı'nın rüzgarı hissettirmek için ensesindeki duruşu aklına geldi, ardından koridordaki halleri. Bedenini saran ateşle biranda doğruldu.
Onun hareketlenmesine bakan Ormancıyla göz göze geldi. Ahu gözlerinden ateş atar gibi yanından kalkıp dışarıya çıktı. Yağmur sonrası oluşan hafif esintiyle verandada oturdu. Neden kızgın olduğunu kendi de bilmiyordu. Ormancı kendisini yanlış anladığı için mi yoksa kendisi Ormancıyı doğru anladığı için mi? Hayatının tam bir boşluk olması bir kez daha içini acıttı. Karamsar düşünceler beyninde oradan oraya savrulurken boğazı düğümlendi, dolan gözleri usulca akmaya başladı. Durduramadığı düşünce trafiği ağlamasının şiddetini arttırdı. Dizlerinin üzerine koyduğu kollarına yatarak hüngür hüngür ağladı.
Kapının eşiğinden onun ağlayan haline bakan Ormancının da canı sıkıldı. Elinden bir şey gelmiyor oluşu ve Ahu'nun kendi kötü giden hayatına dahil oluşu Ormancıyı üzüyordu. Yavaşça yanına gidip oturdu. Ahu geldiğini fark etmeyecek kadar kapatmıştı kendisini. Ormancı usulca omzuna dokundu, başını kaldırıp yaşlı gözleriyle bakan Ahu
"Ben hiçbir zaman hatırlayamayacağım, bu hayata hapsoldum. Benim kimsem olmayacak, benim gidecek bir evim olmayacak hep sığıntı gibi kalacağım. Böyle yaşamak istemiyorum ben...."
Ormancı Ahu'nun acısını kalbinde hissetti. Hiç beklemeden
"Şiiiii olur mu öyle şey..." diyerek sıkıca sarıldı.
Yüzünü Ormancının göğsüne kapatarak ağlamasına devam etti. Ormancı da ağır ağır sıvazladığı sırtıyla teselli etmeye çalıştı."Sen sığıntı falan değilsin, burası bir ağılken burayı yuva yaptın. Elini değdirdin, artık senin de evin burası. Ve ben seni bırakmayacağım. Hatırlayana kadar yanında kalacağım söz. Lütfen ümitsiz olma..."
Bir süre sonra ağlaması duran Ahu Ormancı'nın huzur veren, kendisini sakinleştiren göğsünden ayrılmak istemedi. Kokusunu en derinine çekip kendisine saklamak istedi. Ormancı küçük bir çocuğu avutur gibi sardığı Ahu'nun yüzüne bakmaya çalıştı. Hafifçe gerileyen Ahu'ya
"Daha iyi misin?"Ahu evet dercesine başını salladı. Gözlerinin içine baktı. Aynı şeyi tekrar duymak istedi.
"Gerçekten beni bırakmayacak mısın?"
"Söz verdim bir kere, bırakmayacağım."
Hala ıslak olan gözleriyle gülümser gibi oldu ve
"Teşekkür ederim." dedi.
"Yarın yeniden doktora gidelim. Sonra da emniyete uğrarız bir gelişme var mı diye."
"Tamam."
"Hadi git yat dinlen. Yarın yorucu bir gün olacak."
Ahu ayağa kalktı eve bir adım atıp geri döndü.
"Ormancı, sen eve dönemeyeceğini ailene haber verdin mi?"
"Hayır, aramaya cesaret edemedim."
"Gelmeyecek bir şeyi beklemek çok büyük bir hayal kırıklığı. Ailene bunu yaşatma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomantikNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...