BÖLÜM~18 🌻Susmak

424 74 339
                                    

"Uğur'um
Hayatıma giren en özel şansım. Varlığında kendimi bulduğum aşkım. İlişkimizin bu hale gelmesini hiç istemedim, ancak yanımda olmayanın uzaktan gelen sevgisiyle de yetinemezdim. Ben; görmek, dokunmak ve bu yollarla aşkı hissetmek istiyorum. Sana gitme deyişim, özlemlerim hep bu yüzdendi.
Hayatıma bir başkası girdikten sonra seni tamamen bırakmalıydım belki ama şehrime geldiğin zaman sana dokunma fırsatı elde ettiğimde bundan heyecan duydum. Ve bu heyecana kapılarak ne senden geçebildim ne de ondan. Bir gün bu durumun patlayacağını biliyordum ama ne yalan söyleyeyim o düğünü de yaşamayı çok istiyordum. Artık başka bahara, belki bambaşka biriyle kim bilir.. çünkü gidiyorum.
Biliyorum ki artık ne senin için alır beni ne ben onunla olabilirim stressiz, en temizi bu sanırım. Üzülmedim desem yalan olur, hani yaşlı ve çok hasta birisinin ölmesini beklersin ya bu da benim tam da öyle beklediğim bir sondu ve hep hazırlıklıydım...
Sen evden çıktıktan sonra Ümit aradı. Beni sen zannederek direk konuya girdi ve bir çırpıda içinde bulunduğu durumu anlattı. Ona bulduğun kız bakire çıkmış ve evlenmek için diretmiş. Ümit de kızı darp etmiş ormanda tutuyordu. Senden gelecek yardıma aç bir şekilde çaresizce bekliyordu. Gitmeden sana bir güzellik yapıyorum ve Ümit'e yardım edeceğim. Senin başın belaya girmesin diye. Birazdan gelip beni alacak. Ve bizim hikayemiz böylece son bulacak.
Uğur'um, ben iki ayrı erkeği sevip sevilme şansına sahip oldum. Ama gerçek mutluluk bir kişiye adanmakla oluyor. Ben hayatındaki kötü kız oldum, benden aldığın dersle sen daha iyisini bul ve çok mutlu ol. Bir gün yeniden karşılaşmak ümidiyle.. Hoça kal..."

Ormancı elindeki mektubu ne yapacağını bilmeden evirip çevirdi. Polis kaydında böyle bir şikayet olmadığı müddetçe bu mektup bir hurafeden başka bir şey değildi. Gerçekte ne olduğunu tek bilen Ümit'di ve onu da konuşturmak için iyi bir sebebe ihtiyaç vardı. Aslı'yı öldürmüş olsun veya olmasın bir kadını darp edebilecek acımasızlıkta biriydi. Ve bu mektuptaki Aslı'nın pişman olmayan tavrı onun intihar edemeyecek kadar pişkin olduğunu gösteriyordu. Tek anlayamadığı olaylar nasıl olupta bu şekilde son bulduğuydu.

Başını kaldırıp yatağında ağlaya ağlaya uyuyakalmış kadına baktı. Hayatına girmiş olmasaydı Ormancı çoktan kendi varlığından vazgeçerek bu işi çözmüştü. Ancak şimdi korumak zorunda olduğu Ahu'su vardı ve onu teslim edebileceği kimsesi yoktu. Belki de kendi ailesiyle tanıştırırsa en azından başına bir şey geldiğinde ona sahip çıkacak güvenilir birileri olurdu. Mektubu cebine sıkıştırıp günlerdir inmediği bodruma indi.

Şimdi boş olan duvarın önünde sayısını bilmediği geceler boyunca uyuduğunu anımsadı. Bir an kendinden tiksindi. Telefonu alıp yukarıya çıktı, oradan da verandaya. Arama tuşuna basıp beklemeye başladı.

"Abi?"
"Koçum nasılsın?"
"İyi, hayırdır hangi dağda kurt öldü?"
"Hımm hala kızgınsın anlaşılan."
"Yok canım ne haddimize biz kimiz ki sana kızalım."
"Kerem yapma böyle ne olursun, ben durumdan memnun muyum sanıyorsun?"
"Memnun olmasan orada değil burada olurdun demek ki memnunsun."

"Halletmem gereken şeyler var."
"Sen oralı oldun artık, o gerekli şeyler her neyse hiç bitmiyor."
"Pekala anladım ben bu konuyu uzatmayacağım. Şu durumda senden bir ricada bulunmayayım. Muhtemelen yapamazsın."
"Söyle!"

Tebessüm eden Ormancı kardeşinin ne kadar kırgın olsada kendisini geri çevirmeyeceğini biliyordu.
"Abicim şu yatılı liseleri bir araştır bakalım. 16-17 yaşlarında bir kızı veli izni olmadan alabilirler mi?"
"Tamam bakarım."

"Sağ ol, annem de senin gibi mi bana karşı?"
"Annem daha fena, seni direk sildi. Adını bile anmıyor. Özür dilerim ama ben de artık annemi sen konusunda yumuşatmıyorum. Nasıl istiyorsa öyle düşünsün."
"Anladım koçum sağ ol, her şey için, bunca zaman idare ettiğin için. Şu işi araştır, iyi sonuçlar alırsan ben de gelip gönlünüzü alırım."
"Aman zahmet etme, biz geliriz gönlümüzü alman için."
"Kereeemm!"

ORMANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin