BÖLÜM~2 🌴Ormancı

852 166 228
                                    

"Ben kimim?"
Adam tanımadığı kızın bakışlarından sözlerinin doğruluğunu anlamaya çalıştı. Kızın gözleri düşüncelerinin yoğunluğundan sürekli dönerken, beynindeki boşluğa giderek yükselen bir panik havası eklendi. Bacaklarını koltuktan aşağı indirdi. Bu kez daha yüksek sesle kendi kendine sorar gibi "ben kimim?" dedi.

Adam ne diyeceğini bilemediği bakışlarla hareketlerini izlemeye devam etti. Kerem'in saydığı yan etkiler arasında bilinç kaybı vardı. Hafıza kaybından bahsetmemişti. Olabilir miydi? Kız yeniden bakışlarını adama yöneltti bu kez korku, panik, çaresizlik ve acı vardı. Hatırlamak için zorladığı beyni ağrımaya başladı ve kızın gözleri doldu. Başını hayır dercesine iki yana salladı ve sorusuna bir cevap aramak istercesine bu kez fısıltıyla
"Ben kimim?" diye tekrar sordu.

Adam da en az kız kadar çaresizdi. Vereceği hangi cevabın onu rahatlatacağını bilmiyordu. Ama her zamanki gibi hakkını dürüstlükten yana kullandı. Temizlediği boğazıyla, kaşlarını kaldırarak
"Bilmiyorum." dedi.

Kız bakışlarını kıstı. Adamın cevabı kafasındaki boşlukta yankılanmaya başladı. 'Bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum..."

Kuruyan ağzıyla yutkunmaya çalıştı.
"Ne demek bilmiyorum? Beni tanımıyor musun?"
"Hayır!"
Kız şiddetle ağırmaya başlayan başını iki eli arasına alıp sıkıştırdı. Acısı yüzüne yansıyordu. Aynı panik haliyle art arda sorularını sıraları
"Öyleyse burası neresi? Sen kimsin? Bana ne oldu? Neden hiçbir şey hatırlamıyorum?"
Kızın tavrına karşı adam oldukça sakin kalarak açıklama yapmaya çalıştı.
"Dün ormanda biranda karşıma çıktın ve bayıldın. Başını yerdeki taşa çarptın ve biraz yaralandın. Öncesinde de kendini tanıyor muydun bilmiyorum ama çarpmanın etkisiyle böyle olmuş olabilirsin."

"Orman mı?"
"Evet, sanırım birilerinden kaçıyordun ama kimden neden bilmiyorum."
"Kaçıyor muydum?"
"Evet."
Kız adamın verdiği cevapların hiçbirinde kendisini hayal edemediği için masal dinliyor gibiydi. Çatık kaşlarıyla hafızasını zorlamaya devam etti. Ancak karşılığında aldığı tek şey şiddetini arttıran ağrı oldu.

"Burası?"
"Burası benim evim."
"Sen kimsin?"
"Kasabada herkes Ormancı der bana."
Durup düşünmeye devam eden kızın çaresizliği arttı. Hangi kasabada olduğunu bile bilmiyordu. Biranda ayağa kalktı. Şiddetli ağrının ve çarpmanın etkisinden sonra ilk kez ani şekilde ayağa kalkmasıyla gözleri karardı. Yüz renginin hızla değişmesinden yeniden düşeceğini anlayan adam bu kez koltuktan kalkıp bir hamlede kızı yakaladı.

Kolları arasına başını geri atarak düşen kız kendini toparlamaya çalıştı. Adam usulca yeniden koltuğa yatırdı kızı. Kızın gözleri bu kez içinde bulunduğu durumun çözümsüzlüğüne ağlayarak tepki vermeye başladı. Ağladıkça biraz daha şiddetlenen başını tuttu. Adam yine kızın hareketlerinden anlamlar çıkartmaya çalıştı.
"Sen iyi misin?"
"Başım..."

Adam hiç beklemeden girişteki ecza dolabına giderek ağrı kesiciyi aldı, mutfaktan yanına bir bardak su ekleyerek kızın yanına geldi ve ona uzattı. Kız adamın elindekilere baktı. Alıp almamakta kararsız kaldı. Adam keskin bakışlarını kıza dikmişti. Tok bir sesle.

"Gözünü açtığın anda sadece beni gördün, benim evimdesin. Güven konusunda çok yanlış bir zamanlama yapıyorsun. Şimdi ağrının geçmesi için bu ilacı iç belki aklını daha iyi toparlarsın."

Kadın adamın haklılığı karşısında uzattığı ilacı aldı ve üzerine bir bardak suyu içti.
"Bak endişe ettiğinin farkındayım, muhtemelen çarpmanın etkisiyle geçici bir hafıza kaybıdır. Bir kaç saate düzelir. Telaşa kapılma olur mu?"
Kız başını tamam anlamında salladı. Adam durumdan memnun elindeki bardakla mutfağa döndü. Çay yapmak için suyu ısıtırken her zamanki kahvaltısını da değiştirmek zorunda kaldı. Dolaptaki kahvaltılıkları küçük sehpaya koydu. Yanına da yumurtasını kırdı. Bir bardak çayı doldurup masaya bıraktı. Kendi eline aldığı büyük bardak çay ile kızın yanına geldi.
"Daha iyiysen kalk, içeride kahvaltı hazırladım. Onları ye. Sonra da ne yapacağımıza bakarız."

ORMANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin