BÖLÜM~ 46 👀 Göz Göze

245 22 75
                                    

Alevlerin cızırtısının yanında küçük ağıla yayılan duman ile Ayşe panikledi. Kerem ölüm olgusunun ellerinden çokça geçtiğini gördüğü halde kendi başına bu şekilde geleceğini hiç düşünmemişti. Yine de kızları daha fazla panikletmemek için sakin kalmaya çalıştı. Baygın yatan abisine bakarak düşündü
"Sen olsan ne yapardın abi... ne yapardın...ne yapardın... ne yapardın..."

Ali Karan'ın kaslı görüntüsünden gözünü alarak etrafa baktı. Gördüğü şeyle hafifçe tebessüm etti, o sırada Ayşe
"Uğur yok! Ne zaman gitti.."

Kerem Uğur'u tekmelediği yere baktı gerçekten yoktu. Ardından Ayşe'ye dönerek
"Yanmasından mı endişe edip kontrol ettin?"
"Ne?"

"Bu durumda onun varlığını kontrol etmendeki sebebi anlamaya çalışıyorum."
"Kontrol falan etmedim, bir çözüm ararken yokluğunu gördüm."

"Çözüm buldun mu peki?"
"Hayır."

Kerem alınmış gibi bakarak hiç bakışlarını Ayşe'den almadan konuştu.
"İnci sen abim ile ilgilen. Ben de bizi buradan kurtarayım."

Ali Karan'ı İnci'nin dizlerine yatırdı. Yeniden Ayşe'ye bakıp
"Abimin kolunu havada tutar mısın?"
"Olur olur."

"Burunlarınızı kapatın, dumandan zehirlenmeyin."

Ayşe bluzuyla burnunu kapatırken Kerem Ayşe'nin de kanlanmış ellerini gördü. Yine de ayağa kalktı ve hızla yayılan ateşi yok sayarak ahırın diğer tarafındaki tahtalar arasındaki boşluğa ulaştı. Elleriyle ittirerek yokladı. Derme çatma olduğu aşikardı. Geri çekilerek topladığı tüm gücüyle hızla bir tekme savurdu. Ardından başka bir tane ve başka bir tane daha... vurdukça hırslandı, hırslandıkça vurdu. Alevlerin samanları sardığını, büyük bir hızla kendilerine yaklaştığını gördükçe daha güçlü vurdu. Kızların öksürmeye başlamasıyla hırsına eklediği bağırmasıyla sonunda tahtayı orta yerinden kırdı. Ardından iki tahtayı daha kırınca açılan boşluktan sığabileceklerine kanaat getirdi ve hızla Ayşe'nin yanına gitti.

"Hadi acele edelim. Oradan çıkacağız."
İnci aevinçle gülümseyerek ayaklandı. Ayşe ile Ali Karan'ın bacaklarından tuttu. Kerem de üst gövdesinden kucaklayarak çarpa çarpa açtıkları boşluktan dışarıya çıktılar. Temiz havayı solumalarıyla daha çok öksürdüler, ciğerlere dolan kirli havay temiziyle yer değiştirdi. Kerem acele ederek
"Arabayı getiriyorum." deyip gitti.

İnci Ali Karan'ın yüzüne eğilerek
"İyi olacaksın birtanem, bundan sonra her şey çok güzel olacak söz veriyorum."

Ayşe onların perişan görüntüsüne birde alev alev yanan ahıra bakarken
"Hepsi benim yüzümden, işleri bu hale getiren benim. Benim kararlarım yüzünden.. Keşke Uğur'la evlenseydim, o zaman bunların hiçbirini yaşamazdık. Keşke kaçmasaydım, keşke onunla evlenseydim.."

Cümlenin sonunu duyan Kerem içine bir bıçak gibi saplanan sözle yutkunamadı. Biran ne yapacağını şaşırıp öylece kaldı. Ayşe eğdiği başıyla ne Kerem'in kendisini duyduğunu ne de hayal kırıklığı içinde kendisine baktığını gördü.

İnci durumu fark etmişti ancak oturup onların aşk hayatını toparlamak için doğru zaman değildi. Kerem'i de Ayşe'yi de ayıltmak ister gibi
"Hadi amaa, Ali'yi taşıyalım da biran önce sağlık ocağına götürelim."

Kerem o esnada kucakladığı abisini arka koltuğa yatırdı. İnci yeniden dizlerini yastık yaparken Ayşe öne oturdu. Ayşe'nin yönlendirmesiyle sağlık ocağına vardılar. Kerem hızla bir sedye istedi. Ellerine bir tane olan sedyeyi dışarıya taşıdılar ve hemşirlerle birlikte Ali Karan'ı sedyeye yatırdılar.

Sağlık Ocağının doktoru yanlarına koşturarak ne olduğunu sordu. Kerem tüm teknik bilgisiyle durumu izah etti. Acil müşaade odasına alınırken doktorla beraber hareket ederek abisine ilk yardımı yaptı. Doktor temizlediği bileğe dikiş atarken bir süre sessizce onları izledi. Ardından aklına gelenle koridora çıktı. İnci hızla ayaklanıp
"Kerem, iyi değil mi?"
"İyi iyi, birazdan ayılır zaten. Ayşe nerede?"
"Kapıda."

ORMANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin