BÖLÜM~ 19 🌸 İsim

411 67 368
                                    

Ahu gecenin bir vakti uyandığında yatakta yalnız olduğunu fark etti. Uykuya devam etmek isteyen bedenini zorla doğrulttu. Kendine gelmeye çalışırken dışarıdan gelen balta seslerini duydu. Gözlerini ovuşturarak evin kapısına geldiğinde, Ormancı hararetli bir şekilde odun kırıyordu. Bir süre onun neye öfkelenmiş veya üzülmüş olabileceğini düşündü ama sebepler arasından budur diyebileceği bir şey çıkmadı.

Yavaşça yanına yaklaştı.
"Yine sarılmışsın odunlara."
Kızarmış gözleriyle Ahu'ya baktı
"Uyandırdım sanırım."
"Hayır uyandırmadın, ancak odunların çokluğuna bakılırsa uyandırmış olmanı tercih ederdim. Bir şey mi oldu?"
"Geç kaldım."

Ahu anlamaya çalışırken
"Yoo, kış daha gelmedi dur bakalım, geç kalmış sayılmazsın."
Elindeki baltayı yere bırakan Ormancı ağlamaklı gözlerle baktı.
"Sana sarılabilir miyim?"

Ormancının hüznü her yerinden belli oluyordu. Ahu şaşkınca kekeler gibi
"Eee ee elbette..." diyerek kollarını açtı.

Ormancı Ahu'nun yataktan çıkmış sıcak bedenine sarıldı, orada kaybolup gitmek istedi. Ormanın derinliklerinden gelen cırcır böceklerinin sesinden başka ses yoktu. Gecenin kör bir vaktinde acı çeken bir ruh, sarıldığı bedende teselli arıyordu. Ahu odun kokan adama sarılırken kendini ona verir gibi gözlerini kapattı. Ellerini terli sırtında gezdirdi. Tüm vaktini bu şekilde geçirebilirdi öyle iyi geliyordu ki ona dokunmak. Ancak şuan Ormancının bir derdi vardı ve usulca sordu.
"Ne olduğunu anlatacak mısın?"

Ormancı geri çekilip Ahu'yu evin kapısındaki verandaya çekti. Ahu oturunca direk yanına oturup başını dizlerine koydu. Ahu da şefkat gösterir gibi saçlarını okşadı, sessizce Ormancının anlatmasını bekledi.
"Ayşe ile konuştum."
"Öyle mi, ne zaman, nasıl?"

"Bu gece sen uyuduktan sonra evlerine gittim."
"Demek senin de kapılarına dayanmaktan başka seçeneğin kalmadı."

"En azından sen gibi kimsenin gözüne sokmadım."
"İyi be tamam, ne konuştunuz?"

"Ayşe'ye onu buradan alıp şehre kaçıracağımdan söz ettim."
"Sahi mi! Eee sonra?"
"Ayşe istemedi."
"Aaaa ama neden?"

Ormancı nasıl söyleyeceğini bilemeden bir süre sessiz kaldı. Boğuk çıkan sesiyle
"Ahum, o herif Ayşe'ye.."
"Tamam dur! Dur devam etme... Oooff!"
Ahu da hissettiği geç kalmışlık hissiyle, Ormancının sıkıntısını şimdi çok daha iyi anlamıştı.

"Tam böyle her şeyi yoluna koydum inancıyla yükseliyorum, sonra öyle bir şey oluyor ki her şey üstüme yıkılıyor. Çaresizlik çok ağır geliyor."
"Ne olacak şimdi?"

"Bilmiyorum. Kalakaldım.. kızın yaşadığı acıyı düşündükçe ruhum çekiliyor. Ona yetişememiş olmak beni tüketiyor."

"Sen bu hayata fazla iyisin Ormancı. Bu yüzden de senin tükenmeye hakkın yok. Ayşe'nin acısını ne kadar telafi edebiliriz bilmiyorum ama daha büyük acılara kapılmaması için onu durmamalısın."

"Öyle bir kuyuya düşmüş ki kurtarılmak istemiyor."
"Çünkü insan acısına öyle bir hapsoluyor ki iyi olan hiçbir şey o acıyı geçiremez sanıyor."

"İyi de o istemediği müddetçe ben onu kurtaramam."
"Evet haklısın ancak doktor bana dedi ki olumsuza kapılma, olumsuzu nasıl düzeltebilirim diye düşün. Şimdi bizde öyle yapalım. Ayşe'ye kurtarılabileceğini, mutlu olabileceğini göstermeliyiz."
"Vaktimiz yok, 2 güne evleniyor."
"Neden yok diyorsun, koskoca 2 günümüz var işte."

Ormancı dizlerindeki başını çevirip Ahu'nun yüzüne odaklandı.
"Kendine bu kadar karamsarken başkalarına nasıl bu kadar umut dolu olabiliyorsun?"

ORMANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin