BÖLÜM~ 14 💐 Sen ve Ben

502 105 446
                                    

Ormancının sinirli haline aldırmayıp, avucundaki eliyle tüm bedenine yayılan sıcaklığın verdiği keyifle emniyetten çıktılar. Arabanın yanına geldiklerinde elini bırakmasını bekledi ancak Ormancı hemen ardından çıkan Mert'in daha fazlasını görmesini umarak elini bırakmadı. Ahu ne olduğunu anlamadan yumuşak bakışlarla Ormancının gözlerinin en derinine baktı. Ahu'nun bakışlarındaki sıcaklık anında Ormancıyı yakaladı. Fısıldar gibi
"Bana öyle bakma." dedi.

Ahu Ormancının ruhunda gezinen dalgalanmayla ne yaptığının farkında olmadan "Nasıl?" diye sordu.
"Oofff öyle işte!" diyerek kızın elini bırakarak arkasına döndü. Ormancı tek eliyle anlını ve gözlerini kapatıp kendisini bir bakışa böyle kapılmaması gerektiğine ikna etmeye çalıştı. Tekrar Ahu'ya dönmeden "arabaya bin" emrini verdi ve kendisi de gidip koltuğa oturdu.

Arabayı çalıştırıp hareket ettikten sonra Ahu merakını gidermek istedi
"Mert ile aranızda ne geçti?"
Ormancı tam sakinleştiğini düşündüğü anda gelen bu soruyla yeniden öfkelendi.
"Mert kim yaa! Mert kim! Bir gece de ne yaşadınız ki bu kadar samimi oldunuz, nereye kayboldu sizin hanımlarınız beyleriniz?"

"Neden sinirlisin anlamadım ki, kendisi istedi ismiyle hitap etmemi."
"Sende balıklama atladın maşallah, bilsem adını Ahu değil Sazan koyardım."

"Bana bağırmayı keser misin? İsmini kullanmak diğer polislerden onu ayırdığı için tercih ettim."
"Etme o zaman, ayırma da onu başkalarından, bundan böyle o herife dair hiçbir şey zannetme. Zaten bir daha o emniyete gitmeyeceğiz."

"Ne dedi sana?"
"İşini gücünü bırakmış kendisini sana adamış. Bana mecburmuşsun da, seni sahiplenmişim de, hiç düşünmüyormuşum gibi gibi bir sürü zırvalık. "

"Benzer şeyleri bana da söylemişti. Sanırım senin yanında kalmamdan pek hoşlanmıyor. "
"Eğer sen. Kendini mecb.."
"Hayır, gönüllü, keyifli ve mutluyum. Bunu kendisine de söyledim."

Bu cümle ile Ormancı biranda sakinleşti. Yan gözle Ahu'ya baktı.
"Sürekli kendimi sana bağırırken veya kızarken buluyorum. Ben kendime katlanamazken sen nasıl oluyor da benimle yaşamaktan keyif alabiliyorsun?"
"Odunsun çünkü, evvela bunu kabul ediyorum."

Az evvelki bağırmanın delice pişmanlığını yaşayarak gülümsedi Ormancı.
"Sen de pek normal sayılmazsın şu durumda."
"İçinde bulunduğum durumu göz önüne alırsak evet normal değilim."

"Doktor ile nasıl geçti Ahu?"
"Doktor ilk olarak ilacımı değiştirdi. Sen kızmadan söyleyeyim, elimdeki ilaç bittikten sonra başlayacakmışım. Daha var yani."
"Neden değişti?"
"Kafamı daha çok rahat ettirecekmiş bu ilaç. Bir de yazmamı önerdi, gördüğüm rüyaları, hatırladığım anları falan.."
"Tamam kasaba girişindeki markete uğrayacağız okul alışverişini de yaparız."
"Aman ne komik!"

"Selim için bir şey söylemedi mi?"
"Yani bizim gibi varsayımlardan söz etti. Bir de Selim'in ölmüş birisi de olabileceğinden bahsetti. Yani Selim ölmüş ve ben onun acısıyla unutmayı seçmiş olabilirmişim."
"Unutmak bir seçim olabiliyor mu?"
"Onun gibi bir şey söyledi işte takılma kelimelere."

"Başka anlatacağın bir şey var mı?"
"Yok, sıradan konuşmalar işte."
Ahu cevap verirken Ormancıya bakmayıp, geçiştirir gibiydi. Ormancı da üstelemek istemeyerek
"Pekala bir daha ne zaman gitmen gerektiğinden söz etti mi?"
"İki hafta sonra dedi. Şayet hatırlarsam da mutlaka gitmeliymişim."
"Tamam gideriz. Hadi şimdi biraz alışveriş."
"Ne alacağız?"
"Boncuklu tişört."

Gülümseyen Ahu meraklı gözlerle etrafına bakarak markette ilerledi. Ormancı üst kattaki mağazaların olduğu yere Ahu'yu bıraktı ve sessizce peşinden ilerledi.
Ahu mağazalarda gezindi durdu ancak elini hiçbir şeye uzatmadı. Durumu fark eden Ormancı arkadan kulağına doğru eğilerek
"Hepsi mi çok çirkin?"

ORMANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin