BÖLÜM~23 🍄 Gece

419 51 155
                                    

Gecenin kör karanlığında elindeki fener ile uçurum kenarında korkusuzca yürüyerek her yere ışığını doğrulttu Ormancı. Devamlı olarak oflayıp pufluyor, konuşmadan sessizce ilerliyordu. Ahu hemen yanında elini tutmuş bir şekilde onunla dolaşıyordu.

Ormancının içindeki endişeli korkuyu anlıyor, bu yüzden de karanlık ormanların yanlarından geçerken korkuyorum demeye utanıyordu. Ahu sayısını hatırlayamadığı başka bir virajın kenarında durduklarında Ormancının oflamasına karşılık verdi.

"Buna sevinmeliyiz demek ki kaza falan yapmadılar."
"En azından bu yolda!"
"Şehre varana kadarki en tehlikeli yer burası demiştin.. Bence kaza fikrinden vazgeçmeliyiz."
"Anlayamıyorum Ahu, Kerem sorumsuz bir çocuk değildir, mutlaka haber verirdi. Bu sessizlik beni öldürüyor."

"Eminim çok haklı bir sebebi vardır. Ve bu sebebi öğrendiğinde bu karamsarlığına pişman olacaksın."
"Canlı kanlı sesini duyayım da gerisi inan mühim değil."

"Artık eve mi dönsek ve sonra sabahı mı beklesek?"
"Ahum, geç kalmış olmaktan deli gibi korkuyorum."

"Seni teselli edecek cümle bulamıyorum. Korkularını anlayabiliyorum ama olacakla öleceğin önüne geçemeyiz."
"Offf, buhar olup uçmadılar yaa..."
"Aaa evet belki de uçtular?"
"Ahuu!!"

"Canım uçurumdan değil, kayboldular anlamında."
Ormancı şöyle bir durdu. Kafasını kaşıdı.
"Olabilir mi?"
"Bilmiyorum yolların ustası sensin, olurunu olmazını sen düşün."
"Yani bu devirde kaybolmak biraz saçma, ama imkansız değil."

"Kaza fikrinden daha sıcak olduğu kesin. Artık eve dönebilir miyiz?"
"Çocuk gibisin biliyor musun? Evden çıkacağım zaman bende geleyim diye tutturuyorsun, seni yanıma alınca da eve gidelim diye.."

Ormancının tatlı sert sitemine alınan Ahu
"Pekala sustum." diyerek başını önüne eğdi.
Ormancı kolunu Ahu'nun omzuna atarak
"Susma, ben kadının susanını sevmem. Susmuş kadın mutsuz demektir, içindekileri paylaşmayı istemeyecek kadar ilişkiyi bitirmiş demektir. Sen hiçbir zaman susma olur mu?"

Anında yumuşayıp gülümseyen Ahu
"O zaman eve dönüyoruz?"
Gözlerini deviren Ormancı
"Sen dua et kaybolmuş olsunlar."
"Neden böyle bir dua edeyim ki, ben eve gitmiş olsunlar diye dua ediyorum."
"Sen var yaaa..."

Ahu kıkırdayıp biraz daha sokuldu
"Eee ben var yaa?"
"Hele bir eve gidelim de, göstereceğim."
Ahu eve döneceklerinin rahatlamasıyla, gecenin sessizliğini kahkahasıyla çınlattı.

~~~~~

"Peki hiç mi ailenin onaylamadığı bir şey yapmadın?"
"Bir şey yaptım."
"Heh nedir o?"
"Kitap okumak."
"Nasıl yani?"
"Kasabada kitapçı yok, öyle kütüphane kuracak kültür seviyesi yüksek kişiler de yok. Dolayısıyla kitap okuyamazdım. Zaten babam roman okumamızı hoş karşılamazdı. Bizi saptıracak duygulara sevkettiğini düşünürdü. Ama ben onlardan gizli okurdum."

"Eee kitabı nereden bulurdun?"
Ayşe bu bilgiyi söylemekle söylememek arasında kaldı. Sessizce karanlığa doğru baktı.
"Yapma Ayşe, sence de güven konusunu yanlış noktada harcamıyor musun?"
"Yakalanmaktan o kadar korkuyordum ki, kendime bile itiraf etmediğim bir konuydu. İlkokulu beraber okuduğumuz komşumuzun oğlu getirirdi kitapları. Kendisi lise okumak için şehre gitmişti ve arkadaşlarıyla sürekli kitap takas ettiğini söylerdi. Ancak tatillerde geldiğinde bana da elindeki kitaplardan verirdi. Vereceği kitap kalmadığında ders kitapları verirdi."

"Ders kitabı mı?"
"Evet, önce tarih kitabını okudum. Sonra coğrafya. Ülkemin ne kadar büyük olduğunu o zaman anladım. Başka şehirlerin yüzey şekillerini, bitki örtüsünü, iklimini, dağlarını ovalarını yetiştirilen ürünlerini öğrendim. Ve işte o zaman kendimi kafesteki bir kuş gibi hissettim. Yiyorum, içiyorum ve uçmaya gerek kalmadan olduğum yerde hareket ediyordum. Lütfedip kafesin kapısı açılırsa daha büyük başka bir kafeste az da olsa uçabiliyordum. Ama gökyüzünü hiç görmedim."

ORMANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin