"Ahuuu...Canım mail gelmiş."
Ali Karan'ın hevesli ve heyecanlı seslenmesiyle ellerine bulaşmış unlu hamurlar yere dökülmesin diye dik tuttuğu kollarıyla salona geldi İnci. Bilgisayar başında oturan Ali Karan'a bakarak
"Denetmen maili mi?""Evet, onay vermişler. Tabii bir sürü de eksik listesi var."
"Ohh bee sonunda, vallaha çok sevindim, kaç gün geçti üstünden, çıkmayacak diye ödüm kopuyordu, sana çaktırmamaya çalışsam da artık umudumu kaybetmiştim.""Ben senin bakışından anlamıyorum mu sanıyorsun, ancak bir kere kafaya koydum onay çıkmasaydı da sebebini öğrenip yine bu işi olduracaktım.."
"Neyseki buna gerek kalmadı."
"Evet çok şükür."Gözünü bilgisayardan kaldırıp bakan Ali
"Sen ne yapıyorsun sabahtan beri mutfaktasın?"
"Şuan beni görebilmiş olmana ekstra seviniyorum, can sıkıntısından tarif denemeleri yapıyordum."Ali Karan ayağa kalkıp İnci'nin arkasına geçti ve belinden sarılıp boynunu öptü. Ardından çenesini boynuna yerleştirdi
"Bir kaç gündür çok ihmal ettim seni, Hakan'ın ben burada olduğum için izin alması işlerimi yoğunlaştırdı.""Beni ihmal etmenden çok bu süreçte Gizem ile yanyana çalışman kanıma dokunuyor."
Boynundaki dudaklarını yukarı aşağı sürter gibi kaydırarak öptü.
"Öyleyse bu gece bizim olsun, hadi dışarıya çıkalım.""Yaaa ama hamurum?"
Gülümseyen Ali Karan
"Hamurunu mayalanmaya bırak.""Ay hayır olmaz öyle, gel yardım et tamamlayalım."
"Ciddi misin?"
"Evet, görelim bakalım Ormancı ekmek yapabiliyor mu?"
"Oooo bak bu olmadı şimdi, sen otur ve elinin hamuruyla benim işime karışma."Kahkaha atan İnci eğilip kalçasıyla Ali Karan'ı ittirdi. Dönüp yüzüne bakarak
"Hadi bakalım, hodri meydan."
"Bak bak şu hareketlere bak."Elindeki un kalıntısını uzanıp Ali Karan'ın burnuna sürdü.
"Bende daha bilmediğin ne hareketler var."
İnci mutfağa doğru giderken Ali de onu takip etti.
"Tüm hareketlerinizi bilmek isterim Ahu Hanım."
"Öyle biranda olmaz, yavaş yavaş hepsini öğreteceğim sana."
"Vaktim çok, sabırla beklerim."Kollarını yukarıya çeken Ali Karan hamuru önüne alıp tüm gücüyle yoğurmaya başladı. Yaslandığı tezgahtan gülümseyerek izleyen İnci
"Onay geldiğine göre şimdi ne olacak?"
"Uzun bir liste atmışlar, onları tamamlayacağım.""O zaman kasabaya dönüyoruz?"
"Evet, ama önce yarın bir kaç yerle görüşüp malzeme ve işçi temin edeceğim.""Yola ne zaman çıkarız?"
"Yarın tüm işleri halledersem akşama çıkarız, olmadı ertesi gün.""Pekala ona göre hazırlık yaparım."
"Ben bunu daha yoğuracak mıyım?"
"Yoo, şekil verip fırınlayalım. Hazırlanana kadar da pişer."Ali Karan şekil vermeye başlayınca İnci hayret etmeye başladı. Yuvarladığı iki uzun hamuru birbirine dolayarak simit şeklini verdi. Ardından üç uzun hamur yaparak saç örgüsü yaptı. Her şekilde daha çok şaşıran İnci
"Demek fırın geçmişin de var ve benimle paylaşmadın öyle mi?"
"Kendimi bildim bileli bakkal işletiyorum.""O zaman annenin bütün gün sofralarını sen kurdun."
Kahkaha atan Ali Karan,
"Keşke annemin gün sofraları kuracak çevresi olsaydı ama malesef annemin hayatta kalma çabası buna izin vermedi.""Doktor olamayınca gastronomi okudun?"
"Üniversite okumadım.""Bu yeteneğin doğuştan yüklendiğini mi söylüyorsun yani?"
"Bilmem hemşire hanım sen söyle böylesi bi yetenek doğuştan gelir mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
Roman d'amourNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...