İçindeki ağır özlem ve pişmanlık dolu hislerin yerini alan kıskançlık İnci'nin gözlerini kararttı. Gizem'in elindeki anahtar ile içeriye girdiğini görünce o kıskançlık katlanarak tüm düşünme yetisini kaybettirdi. Hızlı adımlarla eve doğru ilerlerken aklında sadece sevdiği adam ve ona duyduğu aşk vardı. Bu aşkın yoğunluğu onu yolundan alıkoyamazdı ancak biranda arkadan gelen biri belinden sarılıp ilerlemesine engel oldu.
Korkuyla çığlık atan İnci'yi susturmak için elini ağzına koydu ve hızla çevre insanların görüş alanından çıkmak için kenara çekildi. Ayakları yerden kesilen İnci kişinin kim olduğunu görebilmek için panik halinde çırpındı.
Evlerden birinin duvarına İnci'yi yaslayıp önüne geçti. Eli hala ağzını kapatırken göz göze geldi. Kısa bir anlık sakinleşen İnci gördüğü yüzle sinirlenerek bir hışımla ağzındaki eli indirdi.
"Ne işin var burada Mert?"
"Asıl senin ne işin var, tutmasaydım kendini açık edecektin.""Umrumda bile değil, kaldı ki zaten tutma beni, çünkü o kalktak içeride."
"Kim? Sekreter mi?""Sen de gördün işte."
"Ne var bunda Ahu, adam bekar erkek. Senin yasını tutacak hali yok. Sekreterde güzel şimdi Allahı var..""Sen beni iyice delirtmeye mi çalışıyorsun? Çekil git önümden."
İnci gitmek için bir atak daha yaptı. Bu kez bileğinden kavrayan Mert
"Saçmalama Ahu, hadi götüreyim seni buradan.""Hayır götüremezsin gidip hesap soracağım."
"Neyin hesabını soracaksın? Hangi hakla?"Mert'in haklılığı İnci'yi daha çok çıldırttı.
"O zaman sen git sor. Nasıl o kadına anahtar verir!"
"Oha! Bir de anahtar mı vermiş, e desene atı alan üsküdarı geçti diye."Mert'in itici gülüşüne eklediği alaycı tavrıya katlanmak istemeyen İnci gitmek için yeniden atılımda bulundu, ancak yeniden durduruldu.
"Ahu dur, hadi gel bir yerde oturup konuşalım.""Bırak beni Mert, anlamıyorsun içim dağlanıyor şuan."
Sözlerini umursamayıp tuttuğu bileğinden sürükler gibi götüren Mert'e direnmeğe çalışsa da içindeki acıdan gücü tükenmiş gibiydi. Mert'in arabasına oturunca hızla mahalleden uzaklaştılar."O kadınla bizim evimizde başbaşa olduklarını düşününce deliriyorum."
"Hemcinsim diye demiyorum ama erkekler böyledir Ahu, bir kadının ardından en fazla üç gün yas tutarız.""Ben ölmedim ama!"
"Sen öldün! Ahu öldü, neydi yeni ismin İnci, o yaşıyor.""Ali Karan sıradan bir erkek değil."
"Hıı onu da az evvel gördük..""O kadın zaten kancayı ona takmıştı fırsat kolluyordu. Ben gidince o fırsat ayağına geldi hooop yanına bitti."
"Bu iyi bir şey değil mi, daha çabuk unutur seni.""Değil, ben unutulmak istemiyorum!"
Arabayı durdurup İnci'ye odaklanan Mert
"Sen ne istiyorsun Ahu, çektin gittin işte daha geriye neden bakıyorsun!"
"Ahu deme bana."
"Alışkanlık."
"Ben Ona aşığım."
"Ama sana gerçekten aşık olan kişi benim, ne zaman göreceksin beni.""Benim gözüm Ormancıdan başkasına kör."
"Adamın umrunda değilsin, izin ver ikimiz olalım.""Sen neden söz ediyorsun, ben onun umrunda olmasam bile o benim umrumda, her hücrem onun hayaliyle ayakta duruyor."
"Bana bir şans verirsen tüm hücrelerine kendimi sevdirebilirim.""Neden seni gerçekten sevebilecek bir kıza gitmiyorsun da benim için bu savaşa giriyorsun?"
"Çünkü çok güzelsin, seni ilk gördüğüm o anda etkilendim. Masumdun ve korkuyordun. O adamın insafına kalmış olamaktan çaresizdin. Kendine dair hatırlayamadığın her bilginin boşluğu bakışlarınla yansıyordu. İçime işledin. O saatten sonra beni gör diye bir sürü şey yaptım. O adam seni kapıya attığında yanında olmaya çalıştım, mesleğimi hiçe sayarak bir aramanla yanına gelip usulsüz imza attırdım ve yalancı şahitlik ettim, o adamın ne mal olduğunu anla diye bu işi araştırdım ve seni karakola çekerek uyarmaya çalıştım. Bunlar belki hata belki değil ama hepsi fark edilme çabası."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomanceNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...