BÖLÜM~ 20 🌺 Seni Seviyorum

495 60 384
                                    

Ahu ısrarlı çalan kapıyı açtı. Karşısında takım elbisesini giymiş halde Mert duruyordu. Ahu sıradan kılığıyla onu öyle görünce gülmeden edemedi.
"Sen olayı biraz yanlış anladın galiba, eminim damat bile böyle giyinmemiştir."

Kendi bedenine dönüp bakan Mert
"Ben daha önce hiç kına gecesine katılmadım, nasıl giyinmem gerektiğini bilemedim."
"Aslına bakarsan yine katılmayacaksın."
"Nasıl yani benimle gitmekten vaz mı geçtin?"
"Hayır ama kına gecesinde erkek yoktur, anladığım kadarıyla bir de bekarlığa veda var orada olacak erkekler."

"Bunu söylemek için kapına gelmemi mi bekledin."
"Bilirsin sandım."
"Nasıl bilebilirim, hiç evlenmedim ki?"
"Bazı şeyleri bilmek için illede yaşamak gerekmez ama neyse. Gerekli evrakları getirdin mi?"

"Getirdim de, bunun işe yarayacağına emin değilim."
"Neden öyle söyledin?"
"Nasıl ikna edeceksin kızı?"
"Bilmiyorum, onu o zaman düşüneceğim."
"Pekala gidelim mi?"

Ahu telefonu yanına alarak evden çıktı. Mert gelene kadar birazdan yapacağı şeyin doğruluğuna inandırdı kendisini. Her şey Ormancı için deyip durdu. Bu konuda attığı her adıma kızacağını biliyordu ancak yanında olsun da varsın kızsın düşüncesindeydi.

Mert'in arabasında kasaba merkezine doğru yol aldılar. Ahu elindeki evrakları okuyup anlamaya çalışıyor, Mert yandan gelen bakışlarla onu süzüyordu. Eğdiği başından dökülen sarı saçları, kulağının arkasına sıkıştırırken ortaya çıkan biçimli dolgun dudakları ve düşünceleri arasında olan Ormancının onu gülümseten haliyle çok güzeldi.

"Anlamadığın yer var mı?"
Ahu hiç Mert'e bakmadan başını hayır anlamında salladı.
"Hayır yok, gayet açık."
"Ama benim var?"

Ahu düşünceli şekilde Mert'e döndü. Mert aklındakini sordu.
"Muhtemelen yarın gece çıkartırlar onu, bu geceden çıkması için bu savaş neden?"
"Yarın gece çıkması demek neredeyse iki gün onu görememem demek. Bu kadarına katlanamam."

"O kadar çok mu seviyorsun onu?"
"O kadar kelimesi sınırlı kalıyor. Ben o kadar seviyorum diyemem, hep daha fazlası, daha çok.. Sonsuzluk gibi... ama o kadar değil."

Mert aldığı cevaptan hiç hoşlanmayarak önüne döndü. Ahu'nun hakkında öğrendiği üç beş bilgiyi sunmak ile biraz daha araştırıp kesin verilerle karşısına çıkmak arasında kaldı. Bu çelişkide hamgisini çekmesi gerektiğine karar veremedi.

"Bu aşamada birisine bağlanmak ne kadar doğru?"
"Birisine bağlanırken önceden plan yapamazsın, sen sıradan hayatını yaşarken bir bakmışsın ki birileri senin için vazgeçilmez olmuş."

"Senin hayatın pek de öyle sıradan değil yalnız."
"Benim hayatım kelimenin tam anlamıyla koca bir boşluktu. Ve ben onu bir kişiyle tıka basa doldurdum."

Ahu karanlıkta etrafına bakındıktan sonra
"Sağdaki ev."
Mert arabayı park edip Ahu ya döndü
"Hayatında boşluklar bırak ve oralara başkalarını da al. Ormancı çıkıp gittiğinde yeniden oluşacak boşlukta düşmeyesin."
"Uyarını dikkate alacağım."

Arabadan inen Ahu gözünü kararttığı eve doğru baktı. İçindeki kararlı taraf sürekli kendisini gaza getiriyordu. Ahu ile beraber inen Mert
"Evet şimdi ne yapıyoruz patron."

Ahu ayıldığı düşünce aleminden Mert'e baktı.
"Ben eve gireceğim bir şekilde evrakı imzalatacağım sonra karakola gidip Ormancıyı çıkaracağız."
"Evde işler yolunda gitmezse?"
"Kadınlar bana ne yapabilir ki? Sen az ileriye park et Uğur ve Ümit gelirse arayıp haber et."

"O kişileri tanımıyorum."
"Herhangi bir erkek gelirse haber et o zaman. Tamam, oyalama beni biran önce halledeyim şu işi."

Ahu eve doğru bir adım atmışken Mert kolundan tuttu.
"Nasıl bir cesaret sende ki anlamıyorum. Sıkıntılı bir şey olursa haber ver anında dağıtırım orayı."
Hafifçe gülümseyen Ahu
"İki saate Ormancıya sarılacak olmamın düşüncesi yetiyor."

ORMANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin