"Ahum'm kendini nasıl hissediyorsun?"
"Şu son işi de hallettik ya, acayip huzurluyum, yarın rahat rahat evlenebiliriz.""Düğün defteri, çok da elzem bir iş değildi sanki.."
"Şimdi böyle diyorsun ama yıllar sonra konukların yazdıklarını okuyunca iyi ki diyeceksin."
"Defterlere olan bu ilgin ilkokuldan falan mı geliyor?"
"Ama sen dalga geçiyorsun!"
"Hayır, merak ediyorum."
"Hafızamı kaybettiğimde Ormancı Beyin bana aldığı ilk eşyalardan birisi olması münasebetiyle o ilgi oluştu.""Bak ya, tavrımı pişman ettirmek için öyle söylüyorsun."
"Yooo çok ciddiyim.""O deftere yazdığın her şeyi benden gizlemiştin Ahu Hanım!"
"Napim, evli çıkarım da senden ayrılırım diye korktum. Bence çok haklı bir gerekçe. Tıpkı şimdi olduğu gibi o zaman da yokluğunla başa çıkamayağımı biliyordum.""Yine de gizlemene kızmıştım."
"O zamanlar bana kızmaya yer arıyordun zaten.""Hiçte bile! İnanılmaz asi ve dik başlıydın. Sürekli inadıma işler yapıyordun."
"Hayatıma dair hiçbir şey hatırlamamanın öfkesini böyle çıkartıyordum."
"İyi ya ben de hayatımı karıştırmanın öfkesini çıkartıyordum.""Sen de almasaydın beni evine."
"Ormanda aç kurtların eline mi bıraksaydım. O zaman halin ne olurdu düşünmek dahi istemiyorum."Ali Karan'a dönüp ellerini göğsüne koyan İnci, gözlerinin içine baktı.
"Her olumsuz yaşantının altından kocaman bir iyiki çıkıyor. İyi ki seninle yollarımız kesişmiş, iyi ki.."İnci'ye belinden sarılan Ali Karan burnuna minik bir öpücük bırakıp gözlerinin en derinine baktı.
"Bu akşam berberim olur musun?"İnci duyduğu soruyla gülmemek için dudaklarını bastırarak bakmaya devam etti. Ne var ki aklında tekrar eden soruyla kendini sıkmayı bırakıp sonunda içten yükselen bir kahkaha ile gülmeye başladı. İnci'nin bu kadar canlı kahkaha atmasını keyifle izleyen Ali Karan ne olduğunu anlayamadı.
"Ahum, sen hep gül çok gül ama neye güldüğünü bana da söyle?"
"Ay Ali Karan, şiddetli gülmekten çocuk düşecek diye ödüm kopuyor.""Allah korusun, olur mu öyle şey?"
"Her şeyin fazlası zarar demişler.""Neye güldün ki bu kadar?"
"Sana iyi ki karşılaştık dedim, o pozisyonda senden de benzer güzel bir söz duymayı beklerken berberim olur musun dedin.""Çünkü bütün gün aklımda o vardı, sana kendini nasıl hissediyorsun diye sorarken esasen yorgun musun onu öğrenmek istedim. Ama konu evrilince soramadım, ilk fırsatta da söyledim işte."
"Çok yaşa sen Ali, ama benimle yaşa, bizimle yaşa.. Bu arada olur, gülmeden durabilirsem traş ederim seni."
"Öncesinde ben itinayla sakinleştiririm seni."
"Ona ne şüphe..."~~~~
Dolabın kapağında asılan kırmızı göz alıcı elbiseye bakan Ayşe, İnci'nin ısrarıyla aldığı bu elbiseyi nasıl giyeceğini düşündü. Kalp şeklindeki göğüs dekoltesi yetmezmiş gibi bir de kısacık eteği vardı. Acaba altına pantolon giyinsem nasıl olur diye düşünürken pencere camı tıklatıldı. Korkuyla yerinden sıçrayan Ayşe bir hışımla perdeyi çekti. Cama yapışmış suratıyla duran Kerem'i görünce şaşırdı. Pencereyi açarken
"Kerem! Ne işin var orada?"
"Önce bir içeriye gireyim çünkü düşmek üzereyim."Kollarından tutup Kerem'i içeriye çeken Ayşe uyguladığı güç biranda sona erinde yere düştü ve aynı şekilde Kerem de üzerine. Burun buruna kalınca cevap veren Kerem
"Hastaneye diye çıktım, ama sana geldim."
"Pencereden mi?""Evet kimse anlamasın diye. Anlaştığımız şekilde."
"Kerem aynı evde yaşıyoruz.""Ama başkaları da var. Selim çok cin anında anlıyor."
"Şimdi sen bütün gece bu odada mı kalacaksın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomantizmNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...