BÖLÜM~25 🥀 Veda Akşamı

425 45 315
                                    

Ahu gözünü açtığında etrafına baktı. Evlerindeydi, sıcacıktı.. Hafifçe doğrulunca salonun köşesinde yanan sobayı gördü. Başını cama çevirdi karanlıktı. Saat kaçtı, günlerden neydi, ne kadar süredir baygındı, buraya nasıl geldi bilmiyordu. Sobanın kurulup yakılmasını dahi duyamayacak kadar derinlerdeydi belliki.

En son hatırladığı şey Mert'in sözleri ve gördüğü o anı! Tekli koltukta uyuyakalmış Ormancı'ya baktı. Bedenini sığdıramadığı koltukta başı omuzlarına düşmüş, usul usul aldığı nefesle uyuyordu. Sevdiği adamın yüzünde gezinen bakışlarıyla öğrendiği bilgiler bir bir aklına geldi.

"Seni ormana getiren Ali Karan demişti. Babasının adıyla araç kiraladı dedi. Sana tecavüz etmek isterken kaçtın ama yine ona yakalandın dedi. Neden seni hemen hastaneye götürmedi dedi. Hafızanı kaybettiğini anlayınca seni kandırmak için yaptı her şeyi dedi. Sonra hatırladığım anı. Gerçekten bir erkek vardı ve tecavüz etmek istemişti. Üstelik ceylan diye seslendi ve Ormancı da ismini Ahu koydu!"

Karma karışık olan aklı doğru bildiği her şeyi yargılıyordu. Kalbinden gelen sesler saçmalama Ahu, seni sevdiğini pek ala hissediyorsun, Mert'e güvenemezsin dese de; aklı evet o gün Ormancı'dan kaçtın ve yine ona yakalanınca korkuyla bayılıp başını taşa vurdun diyor.

Kendi kendine mırıldanan Ahu
"Ben gerçekten Ormancıdan kaçıp Ali Karan'a yakalanmış olabilir miyim, bunca zaman bana rol yapmış olabilir mi?"

Derin bir nefes aldı, hayır dercesine başını salladı
"Ne amacı olabilir ki? Bu kadar incelikli, merhametli bir adam neden bana böylesi bir zarar versin ki! Saçmalıyorsun Ahu! Ya da adın her neyse.."

Doğrulmaya çalışırken unuttuğu bacağındaki yara acıdı, istemsiz çıkarttığı sesle Ormancı uyandı. Ahu'nun ayıldığını görünce hızla uzandığı koltuğa geldi, Ahu'ya yardım etmek ister gibi uzandı.
"Ahu'm nasılsın?"

Ahu Ormancının gerçekten korkmuş olan gözlerine baktı. Nasıl olduğunu kendisi de idrak edemiyordu. Ne iyi ne kötü, ne mutlu ne üzgün, ne sakin ne de kaygılı.. hepsinden biraz biraz barındırıyordu. Verecek bir cevap bulamayınca bakışlarını kaçırıp, tamamen sustu doğrulmaya devam etti. Ormancı tavrından ne olduğunu çözemeden Ahu'ya bakmayı sürdürdü. Aklında acaba hatırladı mı sorusu geçerken sakince konuşmasını bekledi. Ahu tamamen oturunca Ormancı'ya döndü.

"Ne kadar zamandır baygınım?"
"Dört beş saattir."
"Soba kurmuşsun?"
"Evet alacağım demiştim, senin için."
Senin için kelimesiyle Ahu'nun boğazı düğümlendi. Başını eğdi ve gözünden yaşların süzülmesine izin verdi. Ormancı Ahu'nun yüzünü iki eli arasına aldı ve gözlerinin en derinine baktı.

"Her şey üst üste geldi biliyorum. Sana daha sakin bir hayat sunmam gerekirken sürekli başka bir olayın içinde buldun kendini. Ama söz gideceğiz buradan. Sana hakettiğin hayatı yaşatacağım."

"Ali Karan?"
"Efendim canım?"
"O sen değildin di mi? Beni bu kasabaya getiren kişi?"

Ormancı Ahu'nun Mert'in sözlerine inanmış olmasına şaşırmıştı. Ancak belirsiz olan aklının ona böyle bir oyun oynayacağını da tahmin ediyordu. Yine de sevgilerinin bu durumu bertaraf edeceğini düşünmüştü. Bu açıklamayı yapmaktan hiç hoşlanmasa da

"Ben değildim; sen, ormanda benim karşıma çıktın."
"Peki neden bana Ahu ismini verdin?"
"Çünkü korku dolu bakışların vardı, ürkektin ve gözlerin çok güzeldi ki hala güzeller... Ceylanlar da tam bu özellikleri taşımaz mı?"

Ahu'nun yeniden gözünden yaş süzüldü
"Ben, iyi değilim Ali. O arabayı hatırladım, ben ormanda birisinden kaçıyordum artık buna eminim. Bana kötü niyetle yaklaşan birisiydi. Yüzünü hatırlayamıyorum ama iri elleri vardı sen gibi... Bir de bana sarı Ceylan dedi, sen gibi..."

ORMANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin