Zaman bir sürü koşuşturmacanın içerisinde su gibi akıp giderken kapıldıkları selde bolca özlem ile boğuşuyorlardı. Herkesin içine çöreklenmiş yokluğun buz gibi soğuk yüzü üşütüyordu. İşler yapıldıkça rahatlatsa da, buruk bir hisle gün bitiyordu.
Kararmış karlı bir havada arabayı park eden Ali Karan eve doğru yürümek için bir hamle yaptı. Arabanın kapısını açmasıyla içine dolan soğuk titretti. Yorgunluğun etkisiyle ağır adımlarla ilerlerken kapıda kendisini bekleyen şeyi görünce inanamadı.
Yanlış mı görüyorum acaba diye gözlerini kısarak yeniden baktı. Yanılmadığını anladığında gülümsemesi arttı ve adımlarını hızlandırdı. Verandaya varınca yere çömeldi ve Gece'ye sıkıca sarıldı.
Aylardır görmediği dostuna kavuşmuş olmanın sevinciyle Gece de sarılır gibi sokuldu. Geri çekilip bakan Ali Karan
"İnanamıyorum, bu kez dönmen çok uzun sürdü, ben hiç gelmeyeceksin sandım..."Köpeğin buğulu bakışlarına bakarken gözleri dolan Ali Karan ayağa kalkı.
"Hadi eve girelim, hava çok soğuk." dedi.
Havlayan köpek içeriye girmeyi reddetti. Boynunu eğip bakan Ali
"Geçerken falan mı uğradın, en azından kışı yanımda geçirseydin?"Paltosunu dişleri arasına alan Gece Ali Karan'ı çekiştirmeye başladı.
"Hadi bakalım bu kez ne çıkacak altından." diyerek ilerleyen Ali Karan arka tarafta köpeklerin mezarının yanında yavru bir köpek gördü. Minicik bedeni karın üzerinde titreyerek yatıyordu. Ali Karan incitmeden köpeği kucakladı, etrafına bakındı. Sonra da Gece'ye dönerek
"Anneleri nerede?" dedi.Boynu bükülen Gece sessizce durdu. Gece ile beraber yüzü asılan Ali
"Hadi eve girelim." diyerek yürümeye başladı. Ardından gelen Gece, kucağında yavru köpeğiyle Ali Karan'ın evine girdi. Battaniyeye yatırdığı köpeğin hemen yanına geçti Gece ve güven verir gibi ısıtmak isteyerek ona sokuldu. Onların görüntüsünü izleyen Ali Karan tebessüm etti.
"Ne kara bahtın varmış be Gece, neyseki bu kez en azından yavrun yanında. Size yiyecek bir şeyler getireyim."Mutfaktan onlar için bir şeyler çıkartıp önlerine bıraktı. Her yerinden dökülen bedeninin ağrılarıyla yatağa uzandı. Eline aldığı telefonuyla sevdiğini aradı.
Yemek sonrası topladığı masada Selim'in ders çalışması için alan oluşturan İnci, oturduğu koltukta sessizce kardeşini izlerken aklında sadece Ormancı vardı. Seven iki insanın hiçbir şartta ayrı kalmaması gerektiğini düşünürken ara tatilin gelmesini dört gözle bekliyordu.
Selim hocalarının ayarladığı kayak tatiline gidince kendisi de kasabaya gidecekti. Her gece üşüyorum diyen sevdiğini ısıtacaktı. Isıtacağı pozisyonları düşünürken gülümsüyordu. Telefonun sesiyle ayağa kalkan İnci ekranda gördüğü isimle hızla merdivenlerden çıkıp kendisini yatağa attı.
"Hasretim, tüm gün aramanı bekledim."
"Ahum, bugün sıralar geldi. Kaç sınıf için taşıdım inan bilmiyorum.""Bitsin artık bu okul, öyle üzülüyorum ki yorulmana."
"Merak etme ben altından kalkıyorum. Sadece seni ihmal ediyorum..""Yarın dinlenemez misin?"
"Olmaz, işçilerin ikisi zaten hasta gelemiyor. Dinlenmem demek sana kavuşmam için bir gün daha uzaması demek.""Ama Ali'm..."
"Dur sana güzel bir haberim var."
"Hadi bakalım neymiş o?"
"Gece döndü.""Nee! Ciddi misin?"
"Evet ben de çok şaşırdım ancak döndü. Üstelik yalnız da değil. Yavrusuyla geldi.""Yaaa demek yeniden yavrusu oldu, desene yine ailesiyle sana sığındı."
"Dişi köpek yok, neden yok bilmiyorum ama Gece üzgün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomanceNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...