Gergin ve telaşlı bir şekilde arabaya binen Ayşe hızla oradan uzaklaşmak istiyordu. Yakalanmaktan çok karar değiştirmekten korkuyordu. Etrafına bakmadan kafasını gömdüğü elleri arasında kendisini doğru yaptığına ikna etmeye çalıştı.
Kerem Abisi ile vedalaştıktan sonra kasabadan çıkmak için hızla geri dönüp son sürat hareket etti. Araba sessizlik içinde hareket ediyordu. Kerem arada aynadan Ayşe'ye bakmaya çalışıyor ancak Ayşe gömüldüğü kendi dünyasında gözükmüyordu.
Kerem abisi ile yaptığı görüşmeyi hatırlayarak kasaba yolundan çıktığı gibi şehre inmeden başka bir orman yoluna saptı. Böylece olası bir şikayette araba kameralara yakalanmamış olur demişti. Kenardan yükselen ağaçların arasından uzanan uzun ince yol Kerem'e oldukça kartpostal havası yaşatmıştı. Yolun güzelliği keyif verince elini radyoya uzattı açmadan önce seslendi
"Müzik açmamda bir sakınca var mı?"
Ayşe evden uzaklaştıkça düğümlenen boğazıyla konuşamayacak gibiydi. Ve sadece
"Iı ıhh" şeklinde çıkardığı sesle müziğe onay verdi.Kerem radyoyu açtı ancak bulundukları yerde hiçbir frekans çekmediği için istediği havayı yakalayamayıp, kapattı. Bu kez kendisi bir şeyler mırıldanmaya çalıştı. Arada yandaki camdan elini uzanıp temiz havanın arabaya girmesi için yol oluşturdu. Arabanın arkasında gelinliğiyle oturmuş bir kız yokmuş da tek başına tatile çıkmış gibi bir keyif vardı. Düz yolda öylece giderken biranda önüne yol ayrımı çıktı. Durup bir tabela bakındı ancak göremedi.
"Pekala, sen yolu biliyorsundur değil mi?
Bocalayan Ayşe
"Be be ben bilmiyorum.""Güzel çünkü ben de bilmiyorum. Şu durumda deneme yanılma yapacağız. Söyle bakalım sağ mı sol mu?"
"Benim hislerim yanıltır genelde."
"Biz de tersini seçeriz.""Sağ."
"Tamam sola gidiyorum."
Kerem sola dönerek yoluna devam etti.~~~~~
"Ve şimdi hesaplaşma vakti!"
Masadaki takım elbiseli üç adamda birbirine baktı. Ardından etrafın ne kadar kalabalık olduğuna bakındılar. Ümit'in ve babasının yüz ifadeleri anında düşüp kızarmaya başladı. Uğur ortaya konan mektubun ne olduğunu anlayıp elini hızla üzerine koyup kağıdı kendine çekti.
"Burası ne yeri, ne de zamanı bay Ormancı!"Alaycı bir şekilde gülümseyip rahat tavırlarıyla sandalyesine yaslanan Ormancı
"Burası tam yeri, tam da zamanı!"Mektuba kavuşmuş olmanın rahatlığıyla cebine sokan Uğur'u acıyan gözlerle takip etti Ormancı.
"Yalnız hatırlatayım elindeki mektup orijinalin renkli fotokobisi. Yani birebir çakması! Peki orijinali nerede diye merak ediyorsan söyleyeyim. Polisin elinde kriminal tarafından inceleniyor. Peki neden inceleniyor dersen çünkü orada yazanların ışında Aslı'nın nişanlısı olarak şikayette bulundum ve dosya yeniden açıldı."Ümit gözleri büyümüş bir şekilde
"Ne yaptın ne yaptın?"
"Aslı'nın aslında intihar etmediğine dair düşüncelerimi kanıtlarla birleştirip şikayette bulundum."Ümit in babası durumu tam olarak anlayamamış bir şekilde öylece durdu. Ümit'e baktı ve aklındaki sorulara cevap aradı
"Bir dakika benim kafam karıştı! Aslı kim? Şu senin hırpaladım dediğin kız mı? Ayrıca mektup ne demek, ne yazıyor o mektupta?"Ormancı sesini çıkartmadan dudaklarıyla oooo çekti.
"Beybabanın olaydan haberi yok anladığım kadarıyla. Dur ben hemen bilgilendirme yapayım."Ümit hızla araya girerek
"Ne istiyorsun?" dedi.
Ormancı gülümseyerek
"Babanın bilmesini istemiyorsun anladığım kadarıyla. E güzel bu da benim için bir koz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
Storie d'amoreNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...