Ormancının baktığı yöne bakan Ahu karanlıkta hiçbir şey göremedi. Az evvel tartışan kendileri değilmiş gibi, endişeli bir şekilde
"Orada biri olduğuna emin misin?" diye sordu.
Ormancı gelen kişinin kim olabileceğini düşünerek düz bir sesle "evet" dedi, arabayı durdu. İkiside ciddi bir yüz ifadesiyle ön camdan eve doğru bakmayı sürdürdü.
"Ne yani hırsız falan mı?"
Ormancı duyduğu soruyla laçka haline gelmiş sinirleriyle gülerek Ahu ya baktı. Onu içinde bulundukları atmosferde böylesine gülerken görmek Ahu'yu şaşırttı.
"Ne gülüyorsun, delirdin mi?"
"Delirmiş olan sensin. O evde çalınacak bir şey var mı?"
"Evet yok ama bunu yalnızca sen ve ben biliyoruz. Bir hırsız bilemez.""Beni bu kasabada herkes tanır."
"Bu kasabadan biri olduğunu nereden biliyorsun?"
"Bilmiyorum ama şimdi öğreneceğim. Sen arabada kalıyorsun. Ben gelip kapını açmadıkça dışarıya çıkmıyorsun."
"Neden sana güveneyim?"
"Çünkü başka seçeneğin yok! Burada kal!"
Ormancı arabadan inerken Ahu sıkılgan bir halde arkasından
"Emredersin!" diye mırıldandı.Kendinden emin hızlı adımlarla evine doğru ilerledi Ormancı. Verandada oturmuş kendisini bekleyen kişi Ormancıyı gördüğü gibi ayağa kalktı. İyice yaklaşınca kişinin yüzünü gördü. Çattığı kaşlarıyla onay beklercesine
"Ümit?" diye seslendi
"Evet benim abi. Sabah konuşmuştuk ya."
"Evet."
"Konuşmamızın ardından ben hemen şehir merkezine gidip bir usta ile görüştüm. Yarın öğlen gibi gelecek. Bir de ortağım gelecek. İkisiyle de tanışmanı istiyorum."
"Tamam anladım, öğlen gibi gelirim ben. Başka bir şey var mı?"
"Yok abi, o zaman ben gideyim."
"İyi geceler."
"Size de.."Ormancı adamın tamamen gittiğinden emin olduktan sonra arabaya gelip oturdu. Meraklı bakışlarla bakan Ahu
"Eee kimmiş?"
"Önemli biri değil."
"Şu durumda hırsız da değil?"
"Yani."
"Senin bu önemsiz gördüğün şeyler genelde beni korkutuyor ya neyse."Ormancı kızı duymazdan gelerek arabayı çalıştırdı. Kız artan merakıyla sordu.
"Neden inmiyoruz, nereye gidiyoruz?"
"Şartını yerine getirmeye."
Hayretle etrafına bakınan kız
"Bu saatte ve bu karanlıkta mı?"
"Seni gündüz gözüyle gezdireceğimi mi zannettin?"
"Ama her yer zifiri, ben böyle ne anlayacağım?"
"Anlamanı gerektirecek bir şey yok zaten."
"Buna da mı sen karar veriyorsun? Ama bu durum çok saçma!"
"Neresi saçma, kasabayı gezmek istedin ben de gezdiriyorum."
"Hayal ettiğim şey bu değildi."
Yan gözle kıza bakan Ormancı.
"Benim de!" dedi.Ahu sinirle kollarını göğsünde birleştirip önüne döndü. Ormancıyı çözmeye çalışmak kendi hayatını hatırlamaya çalışmaktan daha zordu. Bir an gülümsüyorsa bir anda delirir gibi sinirleniyordu. Bu durum ister istemez Ahu'yu da etkiliyordu.
Kasabanın merkezine gelen Ormancı arabayı durdurdu. Tamamı kapanmış mekanları parmağıyla göstererek tanıttı.
"Burası kahvehane en kalabalık dolayısıyla kasabanın en sosyal yeridir, hemen yanındaki manav, karşısındaki kasabanın tek restorantı, daha ilerde fırın ve postahane var. Bunların arka ve ara sokaklarında evler var. Genelde müstakil derme çatma evler işte."Araba farlarının aydınlattığı yerleri daha iyi görebilmek için yüzünü cama yapıştırdı Ahu. Gözlerini kısarak Ormancının sözleriyle gördüklerini birleştiriyordu. Daha yakından görmek isteyerek elini arabanın kapısına attı ve kapıyı açtı. Parlattığı gözleriyle ona baktı Ormancı.
"Nereye gidiyorsun?"
"Ben daha yakından bakacağım."Ormancının itiraz etmesine fırsat tanımadan arabadan indi ve karanlık meydanda ilerlemeye başladı. Ormancı da arabadan inerek yavaşça kızı takip etti. İleride diye gösterdiği postanenin oraya vardı. Ve daha ileride gördüğü tabelaya doğru merakla ilerledi. Arkasından gelip kolunu tuttu ormancı.
"Nereye varmaya çalışıyorsun?"
"Oradaki tabelaya bakacaktım?"
"Okul orası. İlköğretim."
"Tamam öyleyse ara sokaklara girelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomanceNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...