Gecenin sessizliğinde büyük bir gürültüyle park ettiği arabasından inen Ali Karan bakışlarını yerden kaldırıp gökyüzüne yöneltti. Yıldızların çokluğu kendisini bir an kasabada gibi hissettirse de soluduğu hava hissettiği yerde olmasına engel oluyordu.
Gökyüzünden geçip sokağa bakındı. Sokak lambalarının aydınlattığı sokak daha ileriye baktıkça giderek karanlığa gömülüyordu. Tıpkı içi gibiydi. Ahu'yu görmüş olmak içinde en yakın yerleri aydınlatıp rahatlatmıştı, ancak beyni sorular sormaya başlayınca giderek karanlığa gömüldü.
Evin bahçe kapısından girmeden eve bakındı. Ahu ile ilk geldiği gün bahçeye bakıp Gece'ye yeter mi diye endişe etmişti, ardından evin kırmızı kapısının hakkını vermeliyiz demişti. Eve nasıl girersek evdeki hayatımız öyle geçer diyerek Ali Karan'ın kolları arasında kıkırdayarak içeri girmiş ve iki beden tüm hakları ödemişti. Kolları arasındayken burada çok mutlu olacağız diyen kadın, şimdi her şeyi terk edip gitti.
Bahçe kapısından içeriye giren Ali Karan peşine takılan soru işaretleriyle beraber kapıda duran masaya oturdu. Yanına koşturarak gelen Gece uykulu gözlerle baktı. Ali Karan hafifçe köpeğin başını okşadıktan sonra Gece Ali Karan'ın ayakları dibine uzandı. Arkasına yaslanan Ali Karan köpeğine bakarak
"Kasabada dört veya beşinci günümdü. Gecenin bi vakti salondaki tahtaları değiştiriyorken eve girmiştin. Kapıdan bana bir bakışın vardı bu boş işle mi uğraşıyorsun der gibi. O kadar yorgun, uykusuzdum ki. Bir de duygusal olarak derin bir boşluktaydım. Senin o bakışınla elimdekileri bırakıp oturup ağlamıştım. Sen de yanıma gelip bana omuz oldun. O günden bu güne bir çok şey yaşadık. Gel gör ki şuan ikimizde aynı noktadayız. Aynı duygusal boşlukta, aynı yorgunluk ve uykusuzlukla. Şimdi senin baktığın gibi bakıyorum ben de. Ne yapıyorum?"
Ali Karan eğdiği başını iki eli arasında ezdi. Uzun süre boşluğa baktı. Sonra usul usul dudakları kıvrılarak tebessüm etti. Gece hissetmiş gibi başını kaldırıp baktı. Köpeğiyle göz göze gelen Ali Karan açıklama yapma gereği hissederek
"O çok güzeldi. Her zamanki gibi. Genç delikanlılar gibi delice bir heyecan duydum."Gülüşünü solduran Ali
"Şimdi ben başkasının kadınını mı düşlüyorum? Çok ağır geliyor bana, kolundan tutup çekerek saçmalamayın o benim diyesim geliyor."Ayağa kalkan Ali Karan bir ileri bir geri yürüdü.
"Kafam tam bir çorba. Bir sürü soru işareti var. O kızın bu akşam o eğlencede ne işi vardı? Orası Kerem için toplanmıştı. Yani aynı hastanede mi çalışıyorlardı? Öyle olsa Kerem tanımaz mıydı Ahu'yu? Tabii birisine eşlik etmiş de olabilir. Ama bu bir varsayım... Ayşe ismini nasıl öğrendi? Orada görünce konuştular muhtemelen. Neden bana onu al yeniden Ahu yap dedi? İnci olarak çok mutsuz dedi, Ayşe benim bilmediğim neyi biliyor? Peki İnci... İnci... Bir isim bir kişiye bu kadar mı yakışır. Oofff... Kapılıyorum ben, nasıl kopacağım bu düşünce aleminden?""Belki de sorularını cevapları alabileceğin birisine sormalısın?"
Ali Karan hızla başını evinin kapısına çevirdi. Sırtına aldığı battaniye ile kendisine bakan Gizem'i orada görmeyi beklemiyordu."Bana taşındın da benim mi haberim yok?"
"Burası senin mi gerçekten, o kadar az geliyorsun ki?""Benden daha sık geldiğin belli oluyor da ne alaka onu çözemedim."
"Seni merak etmiştim.""Etmemen gerektiğini hangi dille ifade etmeliyim?"
"Elimde değil..""Git buradan."
"Bu saate mi?""Evet tam da bu saatte."
"Ama saat fazla geç değil mi?""Senin gibi bir kadın için değil, sonuçta korunmaya muhtaç bir kadın olsan tanımadığın bir erkeğin evinde durmazdın!"
"Ama ben sizi tanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomansaNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...