Duygular ruhu mu karıştırır yoksa bedenimi, organlarla mı hissedersin yoksa sadece beyinle mi? Belki de ne beden ne ruh tek işleyen kalptir.
Ayşe duydukları karşısında ne hissedeceğini bilemez bir şekilde kalakaldı. İlk gördüğü andan itibaren etkilenip, kalbiyle o etkinin peşinden sürüklenerek aşık olduğu kişi defalarca kendisini kırıp dökmüştü. Hislerini çocukça görmüş, bazen o çocuksu varlığını bile yok saymıştı. Artık ondan aşka dair bir şeyler beklemeyi bırakmışken gelen bu haber sevinç yaratırken aynı zamanda hüzünle dolmasına da sebep oluyordu.
Çünkü bir insanı tanımak sadece kendisine olan tavrıyla olamaz, Ormancı ile Ahu'ya yaptıkları, hatta Sibel'e karşı tutunduğu tavır da Kerem'i daha iyi tanımak için sebep olmuştu. Ormancı gitmeden bu konuda uyarmış ve kendini onunla ziyan etme demişti. Şimdi kuş gibi çırpınan kalbi, titreyen elleri sıkıca boynuna sarılıp kokusuyla sakinleşmek isterken, kafasında dönüp duran düşünceler Dur! diyor.
Kendisine yardım eden Kerem mi yoksa abisine bunları yaşatan Kerem mi gerçek Kerem önce onu bilmeliydi. Kendisi onca zaman içindeki bu aşkla beklerken, Kerem'de aşkı için gösterecek sabır var mı görmeliydi. Uzandığı her şeye anında kavuşan çocuk mutluluğunu ona yaşatırsa, çabucak harcanabilirdi. Bu yüzden ellerini yavaşça çekip sessizce ayağa kalktı.
"Geç oldu, yatsam iyi olur." diyerek kapıya doğru ilerledi.Beklemediği bu tavırla bakan Kerem
"Sana seni sevdiğimi söyledim, bir şey söylemeyecek misin?" diye sordu.Ayşe Kapının yanında durup doğru kelimeleri toparlamaya çalıştı. Eli kapının kolunda Kerem'e baktı. Gözlerindeki hayal kırıklığı açıkça görülebiliyordu. O an 'acaba benim yaşadığım kırgınlıklar böyle hiç gözükmedi mi?' diye düşünmeden edemedi. Cevap bekleyen Kerem'e
"İçinde bu güne kadar tatmadığın bir duygu oluşmuş, önce sen bir hazmet sonra bana gel.""Yani bekle mi demek istiyorsun?"
"Aşkı tat demek istiyorum. Belki gönül gözün açılır da çevrendekilere ne yaptığını daha net görürsün. İyi geceler."Söylediklerini tam anlayamasa da, hızla yanına gidip kolundan tutan Kerem
"Peki boşanma işi, yine de kararlı mısın?"Tam burnunun dibindeki adama en derin bakışlarla bakan Ayşe bu gece konuşmakta zorlanıyordu.
"Şuan tek düşündüğüm şey sınavlarım." diyerek ucu açık bir şekilde bıraktı.Hiç beklemeden odasına girip kapıyı kapattı. Yalnız kalınca kendisini güvende ve iyi hissetti. Yatağına yatıp karanlıktaki tavanına baktı. Dudaklarında çikolatanın tadı, kalbinde seni seviyorum cümlesi ve hala sırtında olan Kerem'in kokusunun olduğu hırka ile kendisini onun kollarında hissedip gülümsedi. Tüm olumsuzluklara rağmen böylesi sevilmek kendisine yüklediği değersizlik hissini bir nebze olsun hafifletti. Gözlerini kapatırken dudakları hala gülümsüyordu.
~~~~~Isınamadığı için düzgün uyuyamayan İnci odaya giren ilk güneş ışığı hüzmesiyle ayağa kalktı. Hareket edersem ısınırım diye düşünerek mutfağa girdi ve kahvaltıya dair bir şeyler hazırladı. Ali Karan uyanmadan Gece'nin mamasını da dışarıya çıkarttı.
Oldukça dinlenmiş bir şekilde uyanan Ormancı üzerindeki battaniyeye baktı, evde var olan tek battaniyeyi kendisinin üzerine sermiş olmasına içerledi. Nasılsa daha uyanmamıştır diye düşünerek battaniyeyi kucaklayıp odadan çıktı. Koridorda karşılaştıklarında İnci bir Ali'ye bir kucağındaki battaniyeye baktı. İmalı bir şekilde
"Günaydın." dediAli Karan suç üstü yakalanmış bir şekilde bocalayarak
"Eee battaniye çok şey olmuştu."
"Ne oldu?""şey, benim üzerimden, eeee tüy evet tüy oldu, ben de onu şey yapayım dedim."
Ahu şaşkın ve dikkatli bir şekilde bakıyordu. Ali Karan bu kadar bocaladığı için rahatsız hissederek
"Neden sana açıklama yapıyorum ki!" diyerek battaniye ile verandaya çıktı. Numaradan bir iki silkeler gibi yapıp yine kendi odasına götürdü. İnci onu takip ederken gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomanceNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...