Kerem'i kapıda görmesiyle panikleyen Ayşe kendini ifade etmek için öne doğru atıldı.
"Kerem ben..."dedi ancak Kerem tek bir kelime dahi duymak istemediği için elini kaldırıp Ayşe'yi susturdu.Bu kez müdahale etmek isteyen Ali Karan oldu.
"Abicim gel biraz seninle yürüyelim?"
"Abi, git İnci ile evine. Mutluluğunu yaşa doya doya, sonra çat diye kesiliyor o mutluluk neden olduğunu bile anlamıyorsun. Öyle sik gibi kalıyorsun ortada."
"Kerem!""Vallaha bak, uğrumda deli divane olan kız daha doğrusu karım, tam anlamıyla karım artık beni sevmiyor. Ben ne zaman sevilecek adam oldum ki?"
Ardından gelen Ayşe
"Kerem öyle değil, bir dinlesen.."
"Yok yok yok Ayşe, sana sunduğum tüm fırsatlar kaçtı. Şimdi git odana 18 yaşını bekle, doğum günü hediyende özgürlüğün olur. Yarın davayı açıyorum anlaşmalı olarak biter."Ali Karan artık iyice ağlamaya başlayan Ayşe'nin yanından itekleyek uzaklaştırdı Kerem'i.
"Abi bırak yaa.."
"Tamam çirkinleşme Kerem."
"Ben gidiyorum."
"Nereye?"
"Boşver."Ali Karan hızlı adımlarla uzaklaşan Kerem'e baktı. Diğer tarafta büzüştüğü yerde ağlayan Ayşe. Saatine baktı ve geç olduğunu evde İnci'nin beklediğini düşündü. Oflayarak eve girdi, Ayşe'yi yerden kaldırıp odasına götürdü, yatağa yatırdı, hüngür hüngür ağlayan Ayşe'nin başını okşadı.
"Ah be Ayşe, insan sevmediğinin ardından böyle ağlar mı?"Ayağa kalkıp odadan çıktı. Dış kapıda karşılaştığı bohça yapmak için gelen kadınlara buruk bir gülümsemeyle hoş geldiniz diyerek evine doğru yol aldı.
Ayşe ile Kerem'in hüznüne kapılmış halde canı sıkılan Ali Karan ile annesinin mezarı başında ağlayarak üzülen İnci birbirlerini kapıda gördükleri an sıkıca sarıldılar. Sanki görüşmeyeli yıllar olmuş gibi bir hasretle tüm üzüntülerin uçup gitmesini beklercesine sarıldılar.
Konuşmadan sessizce içeriye girip koltuğa oturan Ali Karan'ın anında dizine yattı İnci. Bir süre sessizliği paylaştıktan sonra babasıyla yaptığı konuşmayı sakince anlattı. Yattığı yerden Ali Karan'a bakarak.
"Biliyorum, yersiz ve zamansız şeyler söyledim. Ama bu konudaki kırgınlığımı bastırmaktan çok yoruldum."
"Ne diyebilirim ki Ahum seni çok iyi anlıyorum ve hak veriyorum. Belli ki baban bir kumar oynadı. En yakın arkadaşını seçerken ya çok mutlu olacağını ya da kahrolacağını biliyordu. Her kumarbaz gibi iyi olacağını düşünerek bir adım attı ve batırdı. Yaptığı seçim hata gibi gözüksede eğer işin içinde gerçek duygular varsa buna hata diyemeyiz. Ama evet dediğin gibi yöntemi yanlıştı. Bir baba olgunluğunda değildi. Ancak o da senin tepkinden korktuğundandı bence ve korktuğu başına geldi. Her şey oldu bitti. Belki artık kabullenmek size daha iyi gelir.""Bunu bende düşünüyorum ancak sanki içimi dökmeden kabullenemeyecekmişim gibime geliyor. Yani istiyorum ki babam çıksın karşıma ve evet kızım haklısın Hande'yi seçmem hataydı ama geri dönemem artık hem seviyorum onu hem de bir çocuğumuz var desin. Ben de ona tamam, herkes hata yapabilir diyerek affedeyim. Ama babam bu cümleyi bana kurmuyor ve ben onu affedersem kendi kendime küsüp barışmışım gibi olacak."
"Babana beslediğin bu duygu sana ağır gelmiyor mu?"
"Geliyor, onu affetmeyi çok istiyorum ama beceremiyorum.""Yarın duygularını serbest bırak olur mu, babana eski zamanlardaki haliyle bak. Hatasına değil de güzel anılarınıza odaklan. Sıkışırsan da bana bak."
"Ortamda sen varken babam bile olsa başkasına bakmam pek olası gibi değil."
"Sen bana bakma güzelim, ben zaten senin baktığın yerde olurum."Tebessüm eden İnci
"Nasıl bu kadar güzel bir yüreğe sahip olabiliyorsun. Kimseye kin beslemiyorsun, Aslı'ya bile!"
"Duysam kaç yazar Ahu, Aslı bunu hissetmedikten sonra. O duygu sadece bana zarar verecek hatta belki de sana. Duygusal hisler beslediğim bir kadından nefret etmem başkasını hayatıma almamı zorlaştırır. İlk zamanlarımızı düşün. Hep öyle kalabilirdim.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomanceNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...