"Naber Güzellik?"
"Uğur!"İnci ne yapacağını bilememenin panikliğiyle ayağa kalkıp ceketini eline aldı. Giyinip hızla orayı terk etmek istiyordu ancak telaş ettikçe ceketi kolları arasında karıştı. Gevşek ve rahat bir tavırla onun paniklemesini izleyen Uğur elindeki ceketi çekip aldı.
"Otur hadi, yemem seni."
"Gitmem gerek.""Korkuyor musun yoksa?"
"Neden korkacakmışım?""Bilmem, öyle görünüyor."
"Yanlış görüyorsun, ver ceketimi.""Yok, otur!"
"Tamam, onsuz da gidebilirim."Sandalyesini geriye iten İnci hızlı adımlarla yürümeye başladı. Peşinden geliyor mu diye arkaya bakmaya korkuyor ancak sanki tam ensesindeymiş gibi hissediyordu. Koşarak ilgi çekmek istemese de adımlarını olabildiğince hızlı atıyordu. Buna rağmen kolundan tutup hızla çekiştirildi. Küçük bir çığlık atan İnci'nin sırtını duvara yasladı. Elini duvara koyup İnci'nin en dibine kadar girdi.
"Ne güzelmişsin sen, Ümit seninle ilgileniyor diye hiç alıcı gözle bakmamıştım."
"Her yerde anlatma bu şerefli davranışınla nazar alırsın mazallah.""Her yer kavramımı elimden aldınız zaten. Daralttığınız sınırlarımdaki kişilerde sizi çok iyi biliyor."
"Yeterince daraltamamışız belli ki sana dört duvar yakışırdı.""Oraya tek bir sebeple girerim, o da siz mezardaysanız."
"Ne istiyorsun?""Güzel soru. Ne istediğimi çok düşündüm. Bir çok planlama yaptım beğenmedim tekrar tekrar yaptım. Ve sonunda buldum. Seni istiyorum."
"Saçma sapan konuşma çekil önümden.""Şimdi Ormancı ile kardeş olmadığınızı başından beri biliyorum zaten. Ateş ve barut aynı evde olduğunuza göre durumunuz malum. E şimdi ben seni alırsam ne olur? Ormancı ikinci kez kahrolur. Çok iyi bir plan değil mi?"
"Sen beni almak istediğinde öyle pat diye alabiliyor musun? Neyim ben, oyuncak bebek falan mı?""Sen şöyle bir etrafına baksana. Herkes nerede, düğünde. Düğün nasıl bir yer, gürültülü. Hava nasıl, karanlık. Peki ben sana şuracıkta istediğimi yapsam kim görür kim duyar?"
Hızlıca gözleriyle etrafı tarayan İnci'nin korkusu artsa da bunu hissettirmemek için kuyruğu dik tutmaya çalıştı.
"Neden yaşadıklarından ders alıp daha düzgün bir yaşam sürmeye çalışmıyorsun?""Polyanna mısın sen? Hangi düzgün yaşamdan söz ediyorsun? Fare gibi kaçıp gittim yurtdışına. Şu kafam bir saniye olsun sustu mu sanıyorsun? Benim sevdiğim kadını öldürmüş o it. Sonra da bana kardeşini yamatmaya çalıştı. Peki siz ne yaptınız beni bir suçlu gibi içeriye tıkmaya çalıştınız. Lekelediğiniz ismim yüzünden babam kalp krizi geçirdi, haftalarca hastanede yattı. Şimdi nerede? Toprak altında. Yapayalnız kalan anamın yanına gelmeye korktum ben. Geleli bir kaç gün olmamıştı ki Ormancının döndüğü haberi yayıldı. Planlarım ona dönmüştü, şuan seni görmek nasıl içimi ferahlattı anlatamam."
"Suçsuz olduğuna mı inandırıyorsun kendini. Sen o kıza tecavüz ettin."
"O kız benim nişanlımdı.""Bu neyi değiştirir, rızası olmadan yaptın."
Yüzüne taktığı yamuk bir gülümsemeyle o anı hatırladığını belli eden Uğur
"Önümde domalırken hiç rızası yok gibi değildi."Midesi bulanan İnci daha fazla konuşmak istemedi.
"İğrençsin! Yaşadığın her şeyi hak ettin sen, şimdi beni bırak."
"Ben bu fırsatı kaçıramam Ahu."Burnunu İnci'nin yanağıyla başlayıp boynuna doğru sürttü. İnci Uğur'un önüne tekme atarak, tüm gücüyle itti. Bu kez koşmaktan çekinmeyerek düğün alanına doğru ilerledi. Devamlı arkaya bakarak ve ağlayarak koştu. Tosladığı bedenle yeniden çığlık atınca düşmemesi için Ali Karan kollarından tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomanceNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...