BÖLÜM~49 ✉️ Zarf

190 20 94
                                    

Sabahın erken saatlerinde uyanan Ali Karan yüzüne gelen sarı saçlarını çekip göğsünde uyuyan kadına baktı. Kapattığı ela gözleriyle huzurlu görünen uykusu Ali Karan'ı da sarıp sarmaladı. Yaralarının kapanması için tam da ihtiyaç duydukları şey buydu; huzurlu ve sakin bir yaşam. Aklına gelen Mert faktörü bu huzuru bozabilir miydi bilemedi, ancak İnci öğrenmeden onun önünü kesmeliydi.

İnci'nin göğsündeki başını usulca yastığa koyup yataktan çıktı. Aşağı inip kahvaltıyı masaya hazırladı. Tabağa evin anahtarıyla beraber notunu koydu, tekrar yukarıya çıkıp üzerini giydi ve sevdiğine masumca bir öpücük bırakıp hayal ettiklerini hayata geçirebilmek için evden çıktı.

Ali Karan'ın evden çıkmasından kısa bir süre sonra çalan zile uyandı İnci. Yanında Ali Karan'ı göremeyince gelen kişinin o olduğunu düşündü. Uyku mahmuru haliyle sallanarak aşağıya indi ve kahvaltı masasıyla notu gördü.

"Günaydın Sevgilim, bu sabah erken uyanma sebebim kemiklerinin bana batması. Biraz kilo alman farz oldu. Karşında ben varmışçasına, bu sofra tamamen bitecek. Sana güveniyorum afiyet olsun :) Not: Anahtarım sende kalsın, akşam kapıyı açanım sen ol ;)"

Yüzüne yayılan geniş bir gülümsemeyle kapıya doğru yöneldi. Ali Karan'ı görmeyi beklerken Mert'in ciddi suratını görmek tüm gülüşünü soldurdu. Tek bir kelime dahi etmeden açtığı kapıyı kapatmaya yeltendi.

Buna engel olan Mert
"Bir günaydın yok mu Ahu hanım?"
Gözlerini deviren İnci
"Benim adım İnci! Ne istiyorsun?"

"Sabah sabah bu ne asabiyet, epeydir ortalıklarda yoktun, seni özledim diye geldim. Nasıl olduğunu merak ettim ancak görüyorum ki iyi değilsin."
"Tamam gördün, hadi güle güle."

Tekrar kapıyı kapatmak için yeltendi ve bu kez araya ayağını koyarak kapanmasını engelledi.
"Boğazına ne oldu?"
"Sa-na-ne!"

"İntihar mı, cinayet teşebbüsü mü?"
"Sa-na-ne!"

"Ormancı mı yaptı başkası mı?"
"Sa-na-ne!"

"Şikayetçi oldun mu yoksa sessiz mi kaldın?"
"Saa-naa-nee!"

"Seni düşünen birisine karşı fazla kabasın, güvendiğin kişinin ne kadar doğru birisi olduğunu ne biliyorsun?"
"Ya sen anlamak mı istemiyorsun, seni görmek seninle konuşmak istemiyorum, içinde bulunduğum hayattan da kişiden de memnunum. Bir ömür de memnun kalacağım. Bu yüzden lütfen bir daha kapımıza gelmemek üzere git!"

Yüzü düşen Mert ceplerini karıştırmaya başladı. Onun ne yapmaya çalıştığını anlayamayan İnci daha fazla beklememek için kapıyı kapattı. Kapının ardından seslenen Mert
"Al şu kağıda bak kapıya iliştiriyorum, belki bu biraz olsun gözlerini açar, istediğin yere de doğrulatabilirsin. Yine görüşeceğiz İn-ci!"

Perdenin arkasından bakan İnci Mert'in uzaklaştığını gördü. Kapıya gerçekten bir şey iliştirdi mi merak ederek kapıyı açtı ve zarf ayaklarının dibine düştü. Alıp içeriye girdi ve Ali Karan'ın hazırladığı kahvaltı masasına oturdu.

"Kim bilir yine neyin peşindesin!" Diyerek zarfı açtı. İki parçadan oluşan kağıt yıllar önceki bir davanın bilgilerini içeriyordu. Davalı Ali Karan Çakıl adını görmek şaşırtmıştı. İçeriğini okudukça şaşkınlığı daha da arttı. Gözlerini kağıttan kaldırıp okuduklarını anlamlandırmaya çalıştı. Kalbi hepsinin uydurma bir saçmalık olduğunu söylese de beyni inkar ediyordu. Aynı yerleri yeniden okudu, özellikle Ali Karan'ın kendi savunmasının yazıldığı paragrafı. Kağıtları masaya, sevdiğinin sabah kendisine bıraktığı notun yanına bıraktı. Bir nota bir kağıtlara bakarak
"Hayır yaa, Ali Karan bir kadını taciz etmiş olamaz!" dedi.

ORMANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin