Ormancı tabeledan kasaba yoluna girdikten sonra yarım saatlik yol almasıyla kafasında günün kalanını kurguladı. Bu gece yeniden o eve gidip kızın araba sesini duymasını sağlayacaktı. Dışarıya çıkar mıydı çıkmaz mıydı bilmiyordu ancak şansını deneyecekti. Eğer çıkmazsa yarın evden çıkması için bekleyecek bir şekilde karşılaşmış havası vererek sohbet edecekti. Küçük saf bir kızın ağzından laf almakta zorlanmayacağını düşünüyordu.Kasabaya varmadan büyük marketin önünde durdu. Kasaba dışına çıkmışken eksiklerini almak için iyi bir fırsattı. İçeriye girip giyimden, yiyeceğe hayatını kolaylaştıracak her türlü ihtiyacı kasaya taşıdı. Ödeme için elini cebine atıp cüzdanını çıkarttı ve kredi kartını verdi. Ödemelerin banka tarafından otomatik yapıldığını biliyordu. O yüzden rahatça harcama yapıyordu. Kasabada ise sadece nakit kullanıyordu çünkü kimse maddi durumundan haberdar değildi, herkes onun basit bir ormancı olduğunu biliyordu. Poşetleri alıp arabaya doğru ilerlerken marketten çıkan kasiyer kız arkasından seslendi.
"Beyefendi bakar mısınız?"Durup arkasına dönen Ormancı sorgulayan bakışlarla kıza baktı. Kasiyer kız yanına kadar gelerek elindeki kağıdı uzattı.
"Bunu düşürdünüz."Ormancı kağıdı eline aldığı anda kız uzaklaştı, doktorun verdiği reçeteye uzun uzun baktı. Elindeki poşetleri arabanın arkasına koydu. Ve koltuğa oturmadan kafasındaki düşüncelerle savaştı. Bir sürü olasılık döndü durdu.
-Ya polisler kıza yardımcı olmazsa?
-Hadi diyelim oldu, ne yapacaklar otele mi yerleştirecekler onu? Ödemeyi nasıl yapacak?
-Yoksa evlerine mi götürecekler?
-Kızı kapı dışarı ederlerse kız nereye gidecek?
-Yanlış yollara saparsa ve ya birileri ona musallat olursa....Ormancı gökyüzüne baktı ve derin bir nefes aldı. Ardından düşünceleri kafasından atmak ister gibi. Kendi kendine
'Sana ne! Sokaklarda onun gibi yüzlerce insan var kurtaramazsın hiçbirini. Her koyun kendi bacağından asılır. Hayır ne olacak yani kızı alıp eve mi geleceksin? Sonra? Hatırlamasını bekleyeceksin... Eee bu arada kasaba halkı kızı öğrenirse ne diyeceksin? Zaten hakkında bir şey bilmiyorlar her türlü damgalamayı yersin! Yok yok olmaz...'Arabanın yanında volta atmaya başladı. Her adımda başka bir olasılığı düşünüyordu. Biranda durdu aklına gelen son şeyle donup kaldı. Gözleri boşluğa öylece bakakaldı. Şimdi vicdanı konuşuyordu
'Benliğini mi kaybettin Ormancı! Birileri nişanlına da yardım etmiş olsaydı şimdi hayallerini yaşıyor olacaktın. Belki de aynı beşiğin üzerinden bebeğinize bakıyor olacaktınız. Sadece birisi, senin gibi vurdumduymaz düşünmeyen birisi yardımcı olmuş olsaydı...'Acının bedeninde yükselmesiyle böğürmeye ve arabasının tekerleğini tekmelemeye başladı. Marketten çıkan herkes ona bakıyordu, içlerinden birisi seslenerek
"Bir sorun mu var, yardımcı olabilirim?" dedi. O anda kendine gelen Ormancı kendisini izlemekte olan kişilere dolu dolu olan gözleriyle baktı.
"Bakın işinize!" diye bağırarak arabaya bindi, otobanda lastik izi çıkartırcasına geri dönerek gaza bastı.Bir saatte geldiği yolu neredeyse yarım saatte geri döndü. Karakolun önünde ani bir frenle durup koşturarak içeriye geldi. Ensesine gelen uzun dalgalı saçları, kirli sakalı, heybetli görüntüsü ile herkesin dikkatini çekti. Sağa sola bakarak konuştukları polis memurunun karşısına geçti. Nefes nefese kalmıştı. Polis memuru başını kaldırıp sorgulayan bakışlarla baktı. Ormancı emreder bir tonda çıkan sesiyle
"Nerede?" dedi.
"Kim, birlikte geldiğiniz kadın mı?"
"Evet o, nerede?"
"Bilmiyorum, size bakındı sonra da çıkıp gitti."
"Nasıl çıkıp gitti? Öylece gitmesine izin mi verdiniz?"
"Evet ne yapabilirdim ki?"
"Hiçbir şey hatırlamayan bir kızı öylece bıraktınız yani! Nerede kaldı sizin koruyan kollayan haklarınız?"
"Haddinizi bilin beyefendi, bizden yardım talebinde bulunsaydı elbette yardımcı olurduk."
"Ben sizin yapacağınız işin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomanceNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...