"Kasabaya bir lise yaptıracağım."
Ali Karan cümlesini bitirir bitirmez sırayla hepsinin yüzüne baktı. İfadesiz yüzlerinin altında düşünceli, şaşkın ve oldukça karamsar bir duruş vardı. Onların sessizliğinin yanında Ali Karan da sessiz kalıp dik duruşunu sergiledi. Kerem de abisinin ifadesine göz kırpmadan baktı ve sonunda
"Sen ciddisin?" dedi.
"Evet ciddiyim."Nedense bir şok dalgasıyla bakakaldı Kerem. Kafasında bir şeyleri oturtmaya başlayan Ayşe gülümsedi.
"Ben bu fikre bayıldım. Gerçekten harika olur, ne çok Ayşeler kurtarırsın orada sen."
"Teşekkür ederim Ayşe, inancın bana iyi geldi."Garsonun yiyecekleri getirmesiyle herkes iyice bir düşünme fırsatı oldu. Kerem araya girerek
"Neden böyle bir şey yapmak istiyorsun, memlekette okuldan çok bir şey yok.""Evet okul çok ama hiçbiri kasabada yok. Orada yaşayanlar kızlarını ortaokuldan sonra evde tutup zengin koca avına çıkıyorlar ve o kızları evlendirme başlığı altında bir çeşit satıyorlar. 14 yaşında evlenen kız gördüm ben. O kızların bir şekilde kurtarılması gerek Kerem. Okumanın kızlara hiçbir zararının olmadığı oranın halkına öğretilmeli. Sadece kızlar da değil, erkeklerin de en üstün varlık benim, asarım keserim istediğimi elde ederim mantığını kırmak gerek. Ailesine karşı gelebilecek güçte bir kız çocuğu kendisini okumak için şehre attığında sonlarının ne olduğunu beraber gördük. Arkalarında bir ailenin desteği olmadan pavyonlara düştüler, sokaklarda yatıp kalktılar ve sonunda yine güçlüyüm diye gezinen erkek müsvettelerine yem olarak öldüler. Bak bunlar benim gördüklerim, göremediklerim kim bilir ne halde?"
İnci masanın altından destek olmak için elini tuttu. Sıcacık dokunuş duşa girmiş gibi Ali Karan'ın tüm bedenine yayıldı ve İnci'nin elini sıktı.
"Yalnız abi bu fazla teferruatlı ve uzun bir iş. Ve senin alanının çok dışında. Becerebilecek misin?"Ali Karan İnci'ye dönüp baktı.
"Becerebilir miyiz?" dedi.
Gülümseyen İnci
"Bu bir iş teklifi mi?"
"Nasıl değerlendirirsen."
"İkimizin birlikte üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yok."Ali Karan bu destekle Kerem'e dönüp
"Kolay iş yoktur Kerem evet bilmediğim bir konu ama öğrenemeyeceğim bir konu da değil"
"Tamam o zaman fikir mükemmel, ne gerekiyorsa ben de yapmaya hazırım."Ali Karan tamamen rahatlamış bir şekilde İnci'ye döndü.
"Öyleyse biz de şehre dönüyoruz. Ne gerekiyor öğrenelim, evrak işlerini halledelim."Araya giren Ayşe
"Peki kasabada nereye okul yapacaksın?"
"Güzel soru Ayşe, abin ilk yanıma geldiğinde bir binadan söz etmişti. Otele çevirip kasabanın sosyo-ekonomik düzeyini arttırmayı amaçlıyordu. O bina tabii olaylar sonrası öylece kaldı. Orayı okul yapacağım."Ayşe aydınlanır gibi baktı.
"Orası Uğur'un üzerine, nasıl alacaksın ondan?"
"Yok yanılıyorsun, orası Uğur'un üzerine değil.""Bu konuda da bizi kandırdı yani, şaşırmam. Peki kimin üzerine biliyor musun, yani böyle bir şeye o kasabadan birini nasıl ikna edeceksin?"
"Konuştum kendisiyle, mantıklı buldu.""Sahi mi, bak şimdi kasabamızdaki bu medeni insanı daha çok merak ettim."
"Karşında oturuyor."Yeniden herkes şaşkınlıkla donakalan yüzü ve pörtlettiği gözleriyle dönüp Ali Karan'a baktı. Ayşe
"Orası senin mi!" diye yayarak sordu.Kahkaha atan Ali Karan
"Yalnız bu bilgi fikrimden daha çok şaşırttı sizi. Evet benim."
"Ama nasıl, yani ne zaman aldın orayı, nasıl sattılar sana?"
"Bu şimdilik bana kalsın mı?"
"Gizemli Ormancı geri geldi. Tamam nasıl istersen, sadece şunu merak ediyorum. Abim Uğur'la beraber orası için hayaller kurarken de senin miydi?"
"Evet benimdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
Roman d'amourNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...