Yerde kar kalınlığı artarken ona paralel olarak gün ışığı azalıyordu. Havanın hızla kararmasıyla İnci'nin içine sıkıntı ağır ağır çörekleniyordu. Sıkıntıyı atmak için sürekli derin nefes alıp verdi. Camdan dışarıya bakınca o bildik yolların karla kaplı bembeyaz görüntüsü içine ferahlamayı vermiyordu. Tüm dünya güzellikleri Ali Karan'ın sağlığının yanında önemini kaybediyordu.
Arabanın biranda durmasıyla daldığı yerden sıyrılan İnci şoföre baktı
"Daha var, neden durduk."
"Abla, yol kapalı açmamışlar.""Nasıl açmamışlar en az 10 dakika daha gitmemiz gerek. Zincirin yok mu?"
"Zincirim var ama zincir bizi karın üzerine zıplatmaz.""Tamam biz açalım yolu."
Söylediği şeyin saçmalığıyla şoför dönüp İnci'ye baktı. Yola bakan İnci
"Pekala yürüyeceğim o zaman, yapmadığım şey değil.""Hava iyice kararıyor kurtlar iner buraya, boşverin başka zaman.."
"Hayır! Hayvanlar koruyucudur bir şey yapmaz.""Abla sendeki polyanna kafasından bana da versene biraz."
"Al paranı dön git!""Donarak ölürsün bu yolda."
"Benim yaşamak için çok sebebim var, hadi eyvallah."Kapıyı açıp adımını dışarıya atan İnci gecenin ayazında titredi. Yola diktiği gözleriyle
'Beni evden attığında buralara gelmiştim, şimdi geri dönme zamanı. Yaparsın İnci, sen Ormancının kadınısın. Hadi bakalım.."Şoförün şaşkın bakışları arasında hiç duraksamadan kendini karlı yola attı. Durup üşümeye fırsat vermeden, ormandan gelen hayvan seslerini duymamaya çalışarak ilerledi. Diline yerleştirdiği şarkıyla kendisini motive ederek ilerledi. Sıkıntısız ilerledikçe varmaya az kaldı diyerek seviniyor ve kendisiyle gurur duyuyordu.
Ne zamanki kendisinden başka bir sesin varlığını işitti o zaman korku tüm bedenini sarmaya başladı. Neyi göreceğini bilemediğinden asla arkaya dönüp bakamıyor daha hızlı adımlarla ilerlemeye çalışıyordu.
Kendi ayak seslerine karışan arkasındaki canlının sesleri ile içindeki korku büyüdü. Eve yaklaştığını bildiği halde tükenmiş bir şekilde, 'Buraya kadarmış!' dedi.
Ve korkusunun üzerine giderek biranda geriye döndü. Kocaman siyah iki köpeğin varlığıyla önce çığlık attı. Çığlığına karışan havlama sesleri sessizliğin içinde yankılandı. Ardından rahatlamış gibi nefesini bırakan İnci "Gece.." dedi.
Koşup bacaklarına dolanan Gece kendisine sarılmaya çalışıyor gibiydi. Biraz korku, biraz yorgunluk ve soğuğun etkisiyle İnci'nin titreyen bacakları artık kendisini tutmuyordu. Karın üzerine oturdu ve Gece'ye sarıldı.
"Korkuttun beni Gece, hem de delicesine.."Nefes alış verişleri düzene girince yeniden ayaklandı.
"Duramayız Gece, bacaklarım çok üşüdü ve Ormancıyı çok özledim ve nasıl olduğunu çok merak ediyorum. Hadi gidelim."Gece ve diğer köpek ile ilerlemeye başladılar. İki köpeğin durup durup birbirlerine sokulmasını gülümseyerek izledi. Terleyen bedenine vuran esintiyle artık iyice üşümeye başlayınca atacağı bir adım bile önünde upuzun göründü. Ne gidecek gücü, ne de duracak isteği vardı. Sonunda döndüğü sapakta küçük evi gördüğünde diline doldurduğu şükürlerle, ve kalan son gücüyle mutlulukla koşmaya başladı. Evin kapısına gelince kapalı olduğunu gördü. Gece'ye dönüp
"Şimdi ne yapacağız?" dedi.Gece neşeyle koşarak mutfak camına ulaştı. Aralık olan cama bakan İnci
"Sen mükemmel bir köpeksin.." diyerek camdan içeriye girdi. Hızla kapıyı açarak köpekleri de eve aldı. Sobanın yanına gelip tüm odunları içine attı ve eski gazete parçalarıyla sobayı tutuşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMANCI
RomantizmNişanlısının ölümüyle kendisini ormanlık bir labirentte bulan adam, tek başına doğru yoldan çıkmaya çalışır. Tek amacı adalet iken labirentin karşı tarafından koşarak gelen kadın yalnızlığına yoldaş olur. Ruhen yaralı bir adam ile kim olduğunu dahi...