6

2.9K 88 13
                                    

Asel'den:

Asır dışarı çıktığında yatağa oturdum ve kalbimi tuttum. Yaşadıklarım ağır geliyordu. Nasıl onu sevmekten vazgeçeceğimi bilmiyordum.
Seneye?
Belki olabilirdi. Üniversite sınavına girecektim ve başka şehire gidecektim. Onu günlerce, haftalarca, belki de yıllarca göremeyecektim. Onu unuturdum, değil mi?

Sevim'in içeri girmesiyle düşüncelerimi dağıtıp yatağa yattım.

"Gelsene."

"Tamam Asel de, sen Asır'la ne konuştun?"

"Boşver."

"Uyuyalım o zaman."

"Tamam."
************************************
Ertesi sabah:

Erkenden uyanıp abimlere, Sevim ve Mirza'yla sofra hazırladık.

"Sevim sen Asaf abimi kaldır. Odasını biliyorsun dün giderken gördün. Mirza, sen de... Ya da sen otur ben kaldırırım onları merak etme."

İkisi de hep bir ağızdan "Tamam" dedi.

Sevim'den:

Asel'in abisi, yani Asaf'ın odasına yürüdüm.
Ne diyecektim, nasıl çalacaktım kapıyı?
Kendimi çok büyük bir şey yapacak veya söyleyecek gibi hissettim.
Alt tarafı sofraya gel diyecektim.
Gözlerimi kapatıp kapıyı çaldım. İçimde anlamsız bir heyecan vardı.

"Gel."

Asaf'ın uykulu sesi çok hoş geliyordu.
Sebepsizce kapıyı tekrar çaldım.

"Asel, gel kardeşim."

"Sevim ben."

"Sevim?"

"Asel'in arkadaşı. Sizde kaldım ya. Dün tanışmıştık."

"Evet, sen de gelebilirsin."

Yavaşça kapıyı açtım.
Asaf yatağa oturmuş saçlarını karıştırıyordu.

"Günaydın Asaf."

"Günaydın."

"Sana ben Asaf diyorum ama bir problem yok değil mi?"

Asaf tebessüm etti.

"Tabii ki de bir problem yok."

"Şey...Asel gönderdi kahvaltı hazırlamış da."

"Tamam geliyorum."

Asaf'a gülümsedim ve dışarı çıkıp kapıyı kapattım.

Derin bir nefes alıp salona doğru ilerledim. Mirza da dahil, Asel'in abileri sofraya oturmuştu. Hatta kahvaltıya başlamışlardı bile.

Asel'den:

Sevim sofraya oturduğunda resmen ölüm sessizliği vardı sofrada.

"Asaf ve Asır nerede?"

Kafamı yediğim yemekten kaldırdım ve Kuzgun abi'ye baktım.

"Asaf abiyi Sevim çağırdı, Asır abimi uyandırmadım, işe gitmiyor ya artık."

"Asır'ı da uyandır yesin."

"Peki Abi." 

"Git gel bakalım kuzum"

Yavaşça ayağa kalktım ve Asır'ın odasına yürüdüm. İçerden Asır içerde telefonla konuşuyordu.

"Bende seni seviyorum Ada. Dün için kusura bakma olur mu tatlım.

Kapıyı sert bir biçimde çaldım.

"Gel."

Kapıyı açtım ve baygınca konuştum;

YAZ YAĞMURUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin