16

1.3K 41 9
                                    

Evet, şimdi diyorsunuz ki 'akşam yemeği nasıl geçti?'
Cevabım; tam bir fiyaskoydu.
Aslında beni sevmeyeceğinden emindim ama... Neyse.
O gün gece geç saatte eve geldik. Tabii abimler beni sorguya çekti.
İşin içine birazcık (!) yalan katarak anlattım. Çoğu kızın aksine yalan söylerken yanaklarım kırmızı olmuyordu. 4 erkekle yaşamanın faydaları diyebiliriz.
Tabii ki her konuda yanımda olan Asaf abimin de desteğiyle gece eve 12'de gelmiş olmamın acısını sadece sorguya çekilerek çıkarttılar.
Abimlere size yalan söyleyemiyorum diyorum ama en büyük yalanı aslında onlara söylüyorum.

"Evet Çakır abi, Mirza'yı seviyorum."

"Evet Asaf abicim, Mirza da beni çok seviyor."

"Ah, Tabii ki kuzgun abi Mirza'nın hayatımın aşkı olduğunu düşünüyorum."

Okulda yine her zamanki gibi Mirza ve Sevim'le takılırken Melodi yanımıza geldi.

"Sevgili olduğunuzu az önce dışarda duran kızdan haberini aldım. Okulun diline düşmüşsünüz."

"Bütün okulun işi gücü yok bizi konuşuyor zaten," dedi Mirza tavırlı konuşarak.

"Lafın gelişi söyledim."

"Susar mısın?"

"Sen sus be."

Mirza göz devirip ayağa kalktı.

"Ben bizim çocukların yanına gidiyorum. Siz takılın."

"Tamam," dedim ve göz kırptım.

Tebessüm etti ve hızlıca kapıdan çıktı.

Neredeyse 1 haftadır sevgiliydik. Mirza'yı akşam yemeğine davet edip konuşmak bile istiyorlardı.
Tabii Asır bu konuya sıcak bakmıyordu ve Çakır abimi dolduruyor gibi geliyordu. Çünkü çakır abimin ağzından çıkan bazı kelimeler Asır'ın kelimeleriydi ama bir şekilde hallediyordum.

***

Emin olun evde sizi sevip sevmediğini bile bilmeyen korkak birini sevmekten daha gurur kırıcı bir şey yok.
Ama gururun kırılmasına alışmış olduğundan bu seni ne kadar incitir ki?
Aslında ben gururumun kırılmasına, annem ve babamın öldüğü gün başladım. Okulda benimle sadece 'abim' var diye dalga geçilirken..
Belki de Asır'ı sevmemin nedeni onun beni sevmiyor olmasına rağmen o zamandan beri sahiplenmiş olmasına bağlıdır, kim bilir?
Hayal meyal hatırlıyorum bize hep gelirdi. O zaman da seviyordum. Onu hep sevdim.
Unutmaya çalıştım, beceremedim.
Başkasıyla yerini doldurmaya çalıştım onu da beceremedim. Sanırım aşk konularında çok beceriksiz biriyim...

***

Sınıfın kapısı çarptığında ürperdim düşüncelerimi aklımdan atarak Melis hoca'nın -Edebiyat hocası- bugün bana soru sormayı aklından geçirmemesi için neredeyse dua etmeye başladım. Çünkü ne zaman dalgın olsam kadın o anımı yakalıyor, soru soruyordu.

"Herkes oturabilir," dedi Melis hoca.

Oturduk.

Elindeki kitabı, siyah deri çantasına koydu ve çantayı öğretmen masasına bıraktı.
Tahtanın önüne geçip ojeli ellerini birbirine sürttü.
Sonra yine öğretmen masasına gidip çantasının içinden telefonu aldı, bir şeyler karıştırıp yerine bıraktı.
Boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Sözlü olucaz."

Bıkkınlıkla ellerimi yüzüme götürdüm. Nereden çıkmıştı şimdi sözlü!?

"Melodi! Kalk ayağa!"

Melodi oflayarak ayağa kalktı.

Tahtadan, epey uzun bir soru açtı. Ben bile okumaya üşendim ve o tarafla ilgilenmeyi bıraktım. Kafamı sıraya koyup Melodiyi izlemeye başladım.
Mirza ise Melodi'ye bakıp hafifçe sırıtıyordu.
İkisinin birbirine olan nefretini em baştan beri anlamıyordum.

YAZ YAĞMURUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin