7

2.4K 77 9
                                    

Yavaşça ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Kapıyı açmamla bana sarılması bir oldu.

"Seni kaybetmekten korktum Asel."
************************************

Asır bir anda beni bırakıp geriye çekildi.

"Ne yapıyorsun sen! Kapı kilitlemek de ne? Sen bana emanetsin başımı mı yakacaksın?"

Söyledikleri şeylerle afalladım.

"Bana 'Seni Seviyorum' dedin az önce ve sarıldın. Aradan 10 dakika geçmeden bana böyle davranamazsın."

"Çok da güzel davranırım. Kapıyı açman için söyledim öyle. Seni sevdiğim falan yok kızım."

"Bana kızım deme."

"Sakin olmaya çalışıcam."

"Olma! Ne yapabilirsin? Niye duygularımla oynuyorsun?"

"Mantığını kullan biraz. Az önce kavga ettik. Sana aşık olmak, seni sevmek için aptal olmak lazım."

" Az önce ne yaşadık, şimdi ne yaşıyoruz, ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Kapıyı açmanı sağlayacak tek şey buydu."

"Git odamdan."

"Ase..."

"Lütfen Asır."

"Umrumda değilsin."

Asır odadan çıktığında  kapıyı hızlıca itledim. Seslice ağlamaya başladım.
Arasıra çığlık atıyor, bir yerlere vuruyordum. Ne kadar sürdü bilmiyorum fakat saate baktığımda 03:30 olmuştu. Ellerime baktım, kırdığım bardaktan kesilmişlerdi.
Acısını fark etmemiştim bile.
Elimin etrafında kan olan yeri su ve sabunla temizledikten sonra elime pansuman yaptım. Kesik bile onun beni anlık dâhi olsa kandırmasının acısının yanında hiç gibi geliyordu.
Derin nefesler aldım. Yatağa uzandığımda göz kapaklarımın kapanmasına izin verdim ve uyudum.

Uyandıktan sonra bu olanların rüya olmasını diledim. Rüya olmadığını biliyordum ama bir ihtimal.
Sol elime baktım. Sargı hâlâ olduğu gibi duruyordu. Hareket ettirmek istemiyordum, korkuyordum. Bilerek yapmamıştım elimi. Yanlışlıkla kesmiştim. Asır için kendime zarar vermeye değer miydi? Asla! Yapmadım zaten. 
Saate baktım.
bizimkiler gelmişti. Elimi kaldırmak için hareket ettirdiğimde acımasına rağmen sesimi çıkarmadım. Sağ elimle sol elimi sabit tutmaya çalışarak duvara yaslanarak aşağı inmeye çalışıyordum...
Asaf abim ve Sevim beraber oturmuş yemek yiyor ve konuşuyordu. Çakır ve Kuzgun abim, bir de Mirza sırayla PlayStation oynuyordu. Asır yoktu. Ada'ya gitmiştir diye düşündüm.
Elimden kan aktığını yeni fark etmiştim.
Beni ilk önce sevim gördü.

"As...Ase...Asel." diyerek bağırdı ve beni işaret etti.
O sırada herkes bir anda bana baktı.
Mirza hemen yanıma koşup beni kucağına aldı ve salon koltuğuna oturttu.

"Asel ne oldu!"

"Ne olmuş?"

"Görmüyor musun elini?"

"Önemli bir şey değil."

Çakır abim yanıma geldi, gözlerinin dolduğunu görebiliyordum.

"Kardeşim ne oldu eline hadi anlat bak çok merak ettik güzelim."

''Kesildi."

"Kıyamam, bakabilir miyim?"

"Al, bak." Diyerek elimi uzattım.

"Çok kanıyor."

Çakır abim Asaf abime dönüp;

"Asaf biliyorsun yerini bez falan bir şeyler getir hemen, Acil!"

YAZ YAĞMURUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin