23

1K 31 0
                                    

Medya: Asel'in elbisesi ve ayakkabısı

''Ben çıkıyorum Beyefendiler."

"Nereye bu saatte," dedi Asır.

Çakır, Kuzgun ve Asaf abim de bana meraklı şekilde baktı.

"Mirza'nın doğum günü var. Oraya gidiyorum."

"Üzerindeki elbiseyle mi," dedi Asır.

"Ne var üzerimde ki," dedim ve tek kaşımı kaldırdım.

Asaf abim sırıttı.

"Hiç o elbisenin altına o ayakkabı olmuş mu? Seni kınıyorum Asel Dem...Aktaş."

"Soyadımı sevmiyorum söyleme ya."

"Ben bırakayım mı seni, Sevim'e gidiyorsun değil mi."

"Yok Asaf abi birkaç yere daha uğrayacağım hediye falan alıp öyle geçeceğim Sevime."

"Tamam, aslında beni de çağırdı sevim ama veterinere uğramam lazım. Gece çok geç kalma güzelim. Telefon aç alırım ben seni."

"Asel, ben götüreyim mi seni, hatta Mirza'ya da bir özür borçluyum. Bir hediye alıp olayı kapatabiliriz," dedi Asır gülümseyerek.

Biraz enayilik yaparak "Evet, olur," dedim ve dışarı çıktım. Yeni yapılan arabasının önünde durdum ve onu beklemeye başladım.
O geldiğinde arka koltuğa yöneldim ama o ön koltuğu işaret edince ön koltuğa bindim.
Emniyet kemerimi taktım. Bu sefer Müziğin olup olmadığını Asır'a sormadan kendi telefonumdan açtım.

Garip bir şekilde Asır bu duruma kızmadı veya söylenmedi.

Dolu Kadehi Ters Tut- #24

Şarkıyı son ses açtım. Tabii ben de söyledim ama, şunu da söylemeden geçemeyeceğim; sesim kötüdür. Arabayla yanından geçtiğimiz insanlar bana tip tip baksa da umursamıyordum. Bir daha görmeyeceğin insanların sana bakması neden umrunda olsun ki?

Sonunda alışveriş yapacağımız yere geldiğimizde arabadan inmek istedim fakat Asır beni kolumdan tuttu.

"Ne oluyor be!"

"Hiç... Hiçbir şey. Sadece ellerine bakmak istedim ben, yanmıştı ya."

"Aman ne umrunda cidden."

"Sen hâlâ benim güzel, küçük kardeşimsin."

"Kardeşini mi öpüyorsun," dedim ve minik bir kahkaha attım.

"İstersem yine öpebilirim."

Emniyet kemerimi çıkarıp dışarıya adımımı attığımda Asır beni içeri çekti ve arabayı çalıştırdı. Doğal olarak telaşla kapıyı çektim.

"Salak mısın sen, arabadan düşüp ölebilirim geri zekalı," deyip koluna vurdum .

Arabayı hızlı sürüyordu. Tekrar emniyet kemerimi bağladım ve nereye gittiğimizi anlamaya çalıştım.

"Nereye gidiyoruz?"

Bu soruma cevap vermedi.

Saate baktım, 7 buçuktu. Doğum gününün başlamasına tam olarak 30 dakika kalmıştı.
Sevime bir mesaj attım.

YAZ YAĞMURUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin