"Şu evde kimseye güvemeyecek miyim ben," diye bağırdı yüzüme Çakır abim.
"Ben..."
"Ben böyle bir şey biliyordum ama size yakıştıramıyordum ben."
"Asır'ın bir suçu yok," dedim duyulur duyulmaz bir sesle.
"Çünkü tüm suç sen de!"
"Evet."
"Yani bak anlayamıyorum seni," dedi ve eliyle masaya vurdu.
"Çakır fazla üzerine gitme kız..."
Kuzgun abim sözünü tamamlamadan abim ona da bağırdı.
"Sen de bu işteydin, sakın karışma! Sakın!"
"Ne yapsaydım kızı sana ifşalasaydım daha mı iyi olurdu Sevim gibi. Ailemiz dağılmasın, birbirimizi kırıp dökmeyelim diye! Bu kız, arkadaşı tarafından resmen ihanete uğradı farkında mısın kıt beyinli!"
"Bu önemli mi sence Kuzgun?"
Söylenenler karşısında neredeyse dilim tutulmuştu. Abimin sinirli ve yargılayan bakışları, Kuzgun abimin acıyan bakışları, Asaf abimin hissiz ve beni savunduğuna pişmanlık duyarmış gibi bakışları...
Bir insanın üzerine yüklenen bunca bakışın ağırlığı dayanılır bir şey değil... Demiş Victor Hugo.
Bugünden itibaren aramızda bir duvar örülmüştü evdeki herkesle. Hiçbir şey eskisi gibi değildi artık...
"Sen benim arkadaşıma nasıl aşık olursun abin o senin Asel Abin ya!"
Gözümden bir damla yaş süzülüp yere düştü.
"Onu hep seviyordum, inkar etmiyorum. O bana hep dedi ki 'Çakıra ihanet edemem, seninle sevgili olamam ya da yakınlaşamam , sen benim kardeşimsin' dedi hep bana."
"Öyle mi hanımefendi, şimdi git nereye gidiyorsan," diye bağırdı ve çantamı elime verdi. Kolumdan itleyerek beni dışarı çıkardı.
Arkamızdan gelen Asaf abim onu tutmaya çalıştı ama o kadar sinirliydi ki onu itledi. Sokak kapısından çıktığımızda hava çok karanlıktı.
Bu sırada arabasıyla eve gelen Asır'ı gördüm.
O arabadan indiğinde onun elini tuttum."Asır, beni evden atıyor resmen engel olsana," diye bağırdım.
O elini benden bıkmış gibi çekti.
"Hayatım, gelsene buraya seni kardeşlerimle tanıştırayım," dedi.
Şaşkınlıkla arabaya baktım.
Arabanın arka koltuğundan siyah saçlı, kahverengi gözlü, topuklu ayakkabılarla bir kız çıktı."Tabii hayatım geliyorum," dedi ve kimseye bir şey sormadan eve girdi.
"Sen gözüme gözükmüyorsun Asel," dedi Çakır abim.
Daha sonra da Asır'a döndü."İçerdeki kadın artık kimse o gidince senle konuşucaz."
Onlar içeri girdiğinde ben de girmeye çalıştım.
"Şşhh sen duruyorsun, çık dışarı, benim senin gibi kardeşim yok!" dedi ve kapıyı yüzüme kapattı.
Kapalı kapıya -artık ne kadar delirdiysem-
"Hah-hah güzel, dedim.Başıma ne gelirse zaten salak kafamdan geliyordu.
Mirza'nın aramalarına ve mesajlarını görmezden gelerek telefonumu çantaya koydum.
Biraz yürüdüm ve bomboş bir sokağa girdim.
Sahi, beni artık prensesim diye seven bir abim olmayacak mıydı?
Ya da bana sarılıp saçımı okşayacak?
Okey, artık yalnızdım. Hiç kimsem yok.Kendi kendime güldüm. Gülerken bir anda ağlamaya geçtim. O geçişin nasıl olduğunu bilmiyorum fakat çok içli ağlıyordum.
Annem olsaydı da abim bana böyle yapabilir miydi. Bu siktiğim dünyasında 18 yaşındayım ben.
Ne abim, ne Asır, ne Asaf, ne de Kuzgun abim vardı benim için artık.
Varlıklarıyla var olmadım ya, yokluklarıyla da yok olmazdım.
Benden bir daha karşısına çıkmamamı istemişti. Artık soyadına da ihtiyacım yoktu.Onlar beni dakikada nasıl sildiyse ben de onları silecektim öyle. Aklımdan binbir türlü şey geçiyordu.
Buradan defolup gitmek!Telefonumu çıkardım. Birkaç tuşa basıp telefonu kulağıma koydum.
"Alo?"
"Asel, sen misin?"
"Evet benim."
"Sesin çok kötü geliyor, iyi misin?"
"Değilim."
"Nerdesin konum at."
"Tamam."
Bir bank'a oturdum ve sakinleşmeye çalıştım.
Yol kenarına oturdum. Tek tük arabalar geçiyordu.
Çantamda olan kulaklığımı taktım.
İlk önce Melodi'ye konum attım sonra ise bir şarkı açtım.
Az önce yaşadıklarım gözümün önünden geçti.Asır Demir🚮: Böyle olacağını ikimiz de biliyorduk.
Asır Demir🚮: Bana doğum günümde şey demiştin Asel...
Asır Demir 🚮: "ha-ha-ha bundan sonra her şey senin keyfine göre olmayacak. Benim istediğim gibi olacak..."
Asır Demir 🚮: Nerdesin peki, ben bu evde seni göremiyorum.
Asır Demir 🚮: Ben kazandım sayın Asel Aktaş.
Asır'ın bu yazdıklarına bir cevap vermedim ama içime işlemişti. Kulaklığı çıkarıp telefonla birlikte çantama koydum ve Melodiyi beklemeye başladım.
Kırmızı arabayı gördüğümde ayağa kalktım.
Araba önümde durdu ve bir camı açıldı.
"Asel, bin hadi arabaya."
Arabaya bindiğimde Melodinin yüzüne bakmamaya çalışıyordum.
"Bu saatte neden dışardasın, sizinkiler nerede," dedi doğal olarak.
"Ben kovuldum."
"Evden?"
"Evet."
"Neden?"
"Asır vardı ya, anlatmıştım sana..."
"Eee?"
"Sevim, Asır'ı sevdiğimi söylemiş bizimkilere."
"Oha," dedi ve arabayı bir anda durdurdu.
Aptalca güldüm.
"Sonra da aptal abim beni evden attı."
Gülüşüm yine ağlamaya döndü.
Sakinleştikten sonra Melodiye baktım.
"Şarkı açsana."
"Emin misin?"
"Evet.
"Ne açıyım?"
"Bilir o beni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ YAĞMURUM (TAMAMLANDI)
ChickLitAilesi tarafından türlü yaralar açılan, Birbirinin ailesi olmuş 4 Erkek ve 1 kız. Asır, Çakır, Kuzgun, Asaf ve Asel. Peki, Asel senelerdir Aşık olduğu Asır'a aşkını itiraf ederse ne olur? -Kafa dağıtmak için yazılan bir kurgudur- Başlangıç: 03.05...