83-FİNAL

1.3K 24 5
                                    

17 Yıl Sonra:

"Hazal sürahiyi düşürürsen gerçekten kızarım bak hastaneden yeni geldim yorgunum."

"Tamam anneciğim, dikkatli oluyorum," dedi Hazal lafımı ikiletmeden ve mutfaktan aldığı sürahiyi dikkatlice bahçedeki masaya çıkardı.

Aradan geçen 17 senede çok şey değişmişti, yaşlanmıştık.
Kızlarım büyümüş, Asır ile evlendiğim yaşta olmuşlardı.
O günleri yad ediyorum bazen, her şey ne kadar da hızlı geçmiş.

Çakır abimin bir oğlu olmuştu ismi Ayaz ve 15 yaşında. Sevim ve Asaf abimin bir kızları var. Melisa 16 yaşında, Yankı'yı biliyorsunuz.
Kuzgun abimin ve Aslı'nın 2 oğlu var Deniz 16, Can 15 yaşında.

Şimdi belki de Asır'la beni merak ediyorsunuz değil mi?

Bizim de Açelya ve Hazal'dan sonra bir oğlumuz oldu adı Bartu ve 15 yaşında.

Bu kadar sene içinde Asır'da, ben de okulumuza devam ettik.

Asır avukat, ben ise hep istediğim olan hemşire olmuştum.
Nöbetler yorsa da insan sevince vazgeçemiyor işte.

Açelya koluma dokunduğunda korkarak ona baktım.

"Korkuttum anne kusura bakma da ben şey diyecektim.."

Açelya'nın gözlerine baktım bir yere gitmek istiyor gibiydi.

"Gidebilirsin."

"Ha?"

"Gitmek istediğin yere gidebilirsin diyorum."

"Nasıl anladın anne."

"Anneyim ben, anneler her şeyi anlar."

"Bir de şey..." dedi ve yutkundu.

"Cüzdanda var para oradan alabilirsin."

"Tamam annelerin en güzeli, en ponçiği," deyip yanaklarımdan öptü.
Sonrasında parayı almaya ve hazırlanmaya gitti.

Ben de üzerimi değiştirip bahçeye çıktığımda gözlerimle Bartu ve Hazal'ı aradım. Hazal masada oturuyor, Bartu ise telefonda konuşuyordu.

Bu akşam herkese akşam yemeğine çağırmıştım bu yüzden masayı hazırlamamız gerekiyordu. Hazal'a seslendiğim gibi Hazal yanıma geldi.

"Efendim anne?"

"Kızım sofrayı hazırlamamız gerekiyor yardım edecek misin?"

"Ederim anne de, Açelya nerede?"

"Açelya dışarıya gezmek için gitti. Daha doğrusu hazırlanıyor şu an içeride."

"Açelya sürekli geziyor gezmekten nefret ediyorum."

"Boş ver şimdi Açelya'yı da sofrayı hazırlayalım gelecekler birazdan. Yankı da geliyormuş."

"Yankı mı geliyor?"

"Evet, seversiniz siz birbirinizi."

Hazal çocuk gibi yerinde hoplayıp zıplamaya başladığında ters ters baktım. O da sakinleşip önüne gelen saçlarını topladı ve mutfağa gitti ben de onun arkasından gittim.

***

Hazal'dan:

Herkes sofraya oturduğunda ben sofrada değildim.
Arka bahçedeki banklardan birinde oturuyordum.
Birdenbire ortaokul arkadaşım olan alper görüntülü aradı. Gülümseyerek açtım ve el salladım.

"Naber hazo?"

"Ay iyiyim senden naber, napıyosun?"

"İyiyim bende güzelim. Canım sıkıldı seni arıyım dedim ben de."

"İyi yapmışsın ya," dediğinde arkamdaki bir şeye baktığını gördüm.
Kameradan baktığımda Yankı oradaydı.

"Noluyor burada, bu kim," dedi Yankı.

"Arkadaşım," dedim sessizce.

Ah, bu arada söylemeden geçemeyeceğim... Ben Yankı'ya aşığım.
Hem de ne aşık ama...
O beni sevmiyor, dolayısıyla sevgime karşılık bulamadığım için pek uğraşmıyorum...
Seviyorsa da haberim yok çünkü onu sevdiğimden haberi yok.
Zaten annelerimiz arkadaş olduğu için mecbur aynı ortamda kalıyorduk. Ona kalsa yüzüme bile bakmaz.

Yankı telefonu elimden alıp kapattı.

"Yankı ne yapıyorsun ya!?"

"Konuşamazsın!"

Çok korumacı olduğu için böyle davranıyordu, çok sevdiğinden değil.

"Konuşup konuşmayacağımı sana sormadım?

"Başka erkeklerle nasıl konuşuyorsun?"

"Sadece arkadaşım."

"Sadece arkadaşın?" Tek kaşını kaldırıp sorduğu soruya başımı sallayarak cevap verdim.

"Yavşıyor sana!" dişlerinin arasından konuşmuştu.

Sinirlenince korkunç oluyor...

Alnındaki damarların belirginleştiğini gördüğümde aramızda bir adımlık mesafe bıraktı.

Nefesimi dışarıya üfleyip,konuştum.

"Çünkü benden hoşlanıyor," dedim gözlerine bakarak.

"Hoşlanıyor?" Diye tekrar ettiğinde olumlu yönde başımı salladım.

Sinirden kızarmıştı yüzü. Muhtemelen bunu ona açıklamamı beklemiyordu.

"Lan sen benimle dalga mı geçiyorsun?!" Diye bağırdığında geriye doğru adımladım.

"Ben seni seviyorum ama kıt beyninin bunu görmüyor olması benim problemim değil Yankı."

Çatılı kasları gevşedi ve kendine geldi.
Artık dişlerini de sıkmıyordu.

Aramızda bir adımlık mesafe kapanmıştı. Yüzlerimiz birbirine yaklaşıyordu ancak o, "Bir daha bu çocukla konuştuğunu görüp duymayacağım," dedi ve telefonumu yere atıp ön bahçeye doğru yürüdü.

"Yankı, sen benim gibi kızı bok bulursun!"

Deyip yerden telefonumu aldım. Yankı'nın arkasından yürürken ayağım çukura girdi ve düştüm.

Yankı bu sefer yanıma geldi.

"Ne oldu geri zekalı?"

"Düştüm görmüyor musun?"

"Gördüm, e bir kalk hadi Hazal."

"Kalkamıyorum, kucağına alsana beni."

"Kucağıma mı alıyım?"

"Hıhı."

"Salaksın vallahi."

"Aptal Yankı."

"Çok konuşuyorsun," deyip beni kucağına aldığında boynuna sarıldım.

"Nasıl da aldırdım ama kendimi sana?"

Gülümsedi.

Fısıldayarak konuşuyordu.

"Nedense seni sevdiğimi hissediyorum ama bu normal değil, onu biliyorum."

YAZ YAĞMURUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin