27

914 33 0
                                    

"Günaydın."

Gözlerimi araladım ve "Günaydın," dedim.

"Hadi kalk kahvaltıya, sonra okula."

"Tamam kalkıyorum," dedim ve yatıyor olduğum yataktan istemeye istemeye kalktım.

Banyoya gidip yüzümü yıkadım ve aynadaki görüntüye baktım.

"Kim sevsin seni kızım, herkesi kaybettin. Bak kim var yanında? Sevim nerede, Mirza nerede? En kötüsü abin nerede aptal," dedim içimden kendi kendime.

Banyo dolabını açıp tarağı alıp saçımı taradım.

Banyodan çıktıktan Melodinin sofrayı kurmasına yardım ettim ve beraber sofraya oturduk.

Telefonumun mesaj sesini duyduğumda diğer odada olan telefonumu hemen alıp sofraya oturdum.
Asır'dandı.

Asır Demir: Gece Asaf'a haber vermişsin yerimi, bunun için teşekkür ederim.

Siz: Teşekkür etmen için yapmadım, gerek yok.

Asır Demir: Hem, günaydın prenses

Siz: Sana da.

Asır Demir: Dün seni aramışım, arama kaydından gördüm de...

Siz: Eee? Asır hızlı yaz yemek yiyip çıkıcaz evden.

Asır Demir: Kiminle?

Siz: Arkadaşımla.

Asır Demir: Seni almaya geleyim mi?

Siz: Gerek yok.

Asır Demir: İnsan nezaketen 'sağ ol yine de' der ya!

Siz: Nezaket kurallarının sana geçerli olduğunu düşünmüyorum, görüşürüz.

Asır Demir: Peki. İnanmayacaksın -ki haklısın da- seni seviyorum, yani öyle hissediyorum. Bilmiyorum.

Onun bu dediğine görüldü atıp internetimi kapattım ve kahvaltıma devam ettim.

***

Asır'dan:

Bu sabah sırf ona "Günaydın" yazabilmek için erken uyandım ama yaptığı şey trip atmak.
Banyoya gittim ve yüzümü yıkadım. Yüzümü havluya sildikten sonra aynada kendime baktım.

"Hiçbir şeyi hak etmiyorsun, hiç kimseyi bırakmadın etrafında, Asel bile gitti," dedim banyoda seslice.

Flashback:

"Vahşi ıslak kedi yavrusu."

"Sensin vahşi!"

"Tabii canım, benim vahşi,"

"Sırıtma da çıkar beni burdan."

"Tamam vahşi kedim."

----------------------

"Vahşi kedim," dedim boşluğa.

O sırada ne zaman banyoya girdiğini fark etmediğim vanilya ayaklarına dolandı.
Onu kucağıma alıp mamasına baktım. Hâlâ vardı.
Evin 4 odasından da Alarm sesleri yükseldiğinde sinirlenmemek için zor tuttum kendimi.
Vanilya'yı öptüm, o da patisini yüzüme sürdü.

Asaf'ın odasına girdim.

"Günaydın."

"Asel'le konuşmuşsun dün?"

"Sabah sabah Asel'i mi anlatacaksın?"

"Hayır sen konuşmuşsun."

"Evet, aramışım öyle."

"Anladım, iyi mi o?"

"Yani, hayal meyal hatırlıyorum onu söyliyim.''

''Tamam neyse kahvaltı yapalım hadi.''

Tam odadan çıkmak için arkamı döndüğüm sırada 4 tane boş içki şişelerine çarpıp düşürdüm.

''Sen ne ara içtin ya,'' dedim hafif kaşlarımı çatarak.

''Dün gece seni aldıktan sonra.''

''Sen neden içtin?''

''Asıl sen neden içtin?''

''Ben sevimle ayrıldım.''

''Ne,'' dedim ve bu arada yerdeki şişeleri düzelttim.

''Neymiş de Aseli çakıra ifşalarken kafası güzelmiş bilmem ne, kendi suçunu alkole atıyor.''

''Aselin de suçu var,'' dedim ama bunu bilerek dememiştim. aniden ağzımdan çıkmıştı. Aselin suçlu olmadığını ben de biliyorum.

Asaf sözümü tamamladı.

''Dedi bir kız ona sığındığında onu öylece bırakan ve arabasından ne hikmetse garip bir kız çıkartan ve ayrıca bir daha görmediğimiz kıza 'kaçamaktı ya' diyen Asır Demir.''

Tam bir şey söyleyecektim ki Kuzgun yanımıza gelip yine uyku sersemliğiyle az önce düzelttiğim şişeleri tekrar döktü..

Asaf Kuzguna imalı imalı baktıktan sonra yüzüme baktı.

''Sen ne ara içtin,'' dedi ve hafif kaşlarını çattı.

O arada da döktüğü şişeleri topladı.

''Asır'ı alıp eve getirdim ya, ondan sonra.''

''Allah Allah, neden?''

''Sevimle ayrıldım ben.''

''Hasiktir, neden?''

Yüzüme baktı.

''Söylesene Asır,'' dedi.

Kuzguna döndüm.

''Bir olay oldu ya Asel ve o arasında.''

''Anladım,'' dedi ve dışarı çıkmak için kapıya yöneldiği sırada düzelttiği şişelere yine çarptı.

''Hay böyle işi ne yapayım ben,'' dedi ve esnedi. Ardından salona gitti. Ben ve Asaf da arkasından gittik.

***

Asel'den:

Normalde derste not alırım veya not almasam bile dersi dinlerim.
Ama bugün gözüm sürekli Sevime ve Mirza'ya kayıyordu.
Defterime küçük bir kız resmi çizdim.
Zilin çalmasını beklerken kafamı masaya koydum ve gözlerimi kapattım.

Uyandığımda teneffüsteydik.

''Şey, Asel ben seninle bir şey konuşucam.'' Sevim'in sesini duyduğumda ona döndüm. 

Ayağa kalktım ve karşısına geçtim.

''Ne var,'' dedim sert bir ses tonuyla.

Elleriyle oynamaya başladı.

''Öz...Özür Dilerim.''

''Neden, hayatımı boka çevirdiğin için mi, yoksa beni herkese rezil ettiğin için mi, ya da daha beteri evden kovdurduğun için mi, abilerimi bana düşman ettiğin için mi,'' diye bağırınca sınıftaki herkes bize baktı.

"Biz Asaf'la ayrıldık."

"En iyisi olmuş, ailemde bir yılana tahammülüm yok. Ah, pardon benim bir ailem artık yok."

"Yapma böyle," dedi  ve bir elimi tuttu.
Elimi yine sertçe çektim.

"Bizi barıştır, lütfen."

"Düşmanım olsa böyle yapmazdı."

"Özür dilerim ama kendimde değildim."

"Gayet kendindeydin."

"Hay..."

"Sakın tek kelime daha etme bana, benim senin gibi arkadaşım yok," diye bağırdım ve hafif itleyerek yanından geçtim.

YAZ YAĞMURUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin