33

776 26 2
                                    

Önceki bölüm hatırlatma:

Kulaklığı çıkarıp bir kulaklığı ona birini de kendime taktım. Onun sevdiğini tahmin ettiğim bir şarkı grubunun şarkısını açtım.

O son bakışın, bana son gülüşün, hiç aklımdan çıkmıyor. 'Başkasında bulur muyum?'  derken her şey bir anda darmadağın oluyor. Denedim, denedim, sensizliği denedim, ama olmuyor. Sormadın nasılım, nerelerdeyim? Hiç iyi değilim, hiç iyi değilim, gittin gideli denedim gizlemeyi ama hiç iyi değilim. 

''Seviyorum bu şarkıyı ama sana söylemem gereken bir şey var,'' dedi ve kulaklığı çıkardı, o çıkartınca ben de çıkarttım.

***************

"Ne söyleyeceksin," dedim merakla.

"Asaf bana 20 dakika önce mesaj attı."

"Ne diyor," dedim ve hafif kaşlarımı çattım.

Cebinden telefonu çıkardı  ve mesajlar bölümünü açtı.
Kalp atışlarının sesini duyuyordum neredeyse.

"Bak, sinirlenme tamam mı?"   

Asır mesajı gösterdiğinde sinirin etkisiyle ve bunu dışa vuramamaktan dolayı gözlerim doldu.

Asır'dan:

Bir yandan mesaja, bir yandan da Asel'e bakıyordum.
Mesajda yazan şey, onun belki de tek güvendiği kişinin kendi duyguları yüzünden onu satmasını özetliyordu resmen.
Mesaja tekrar baktım ve okudum.

Asaf Kardeşim: Sevim geliyor bu gece, eve geleceğin zaman söyle. Ayrıca bir şekilde Asel ile görüşüp konuşuyorsan da bunu ona söyleme. Duygularıma engel olamayıp...

Asaf Kardeşim: Neyse.

Asel gözlerini kapattı ve bana sıkıca sarıldı.

"Üzülmene yine engel olamadım, benim yüzümden yine üzüldün," dedim.

"I-ıh hayır," dedi.

Derin nefes alıp  ona sarıldım.

Metro da ineceğimiz yere geldiğimizde elimi  beline koyarak yürüdük ve metrodan çıktık.
Ara sokaklardan Asel'in arkadaşının evine yürümeye başladık.
Birdenbire yağmur damlacıkları gelmeye başladığında yutkunup konuştum.

"S...Seni hızlı bırakalım evine de ıslanma."

"Olur," dediğinde adımları biraz daha hızlanmıştı.

Yarım saatin sonunda sırılsıklam olarak Melodinin evine bıraktım Asel'i.

"Asır gelsene daha fazla ıslanma, saçlarını falan kuruturum," dedi.

"Hayır," diyerek reddettim ve Kuzgun'u arayıp sokağın adresini verdim.
Bu sırada Asel de içeri girip camdan bakıyordu.
Dakikalar sonra kuzgun'un geldiğini gören Asel hemen içeri girdi ve Kuzgun beni alıp ev yoluna döndü.

Asel'den:

Melodinin evde olmaması işime gelmişti resmen.
Duşa girmeye karar verdim. Dün evden aldığım eşyalarımı hazırladım ve duşakabine girip ılık suyu açtım. Metroda gördüğüm mesaj; benim bu hallerde olmama sebep olan olan kız benim evimdeydi ve ben yoktum.
Bunların aklıma tekrar gelmesiyle duşakabinin yerine çöküp hıçkırarak ağlamaya başladım. Neden  bütün kötü insanlar mutlu olurken, neden iyi insanlar sürekli üzülüyordu?

"Neden!Neden! Neden!" Bunu kim bilir kaç kere banyoda bağırarak söyledim bilmiyorum ama aynaya baktığımda gördüğüm tek şey yine ağlamaktan şişmiş gözlerim, duyduğum tek  şey ise kısılmış sesim..

Sağımın solumun düşman olmasına mı, yoksa şuan düşman olarak gördüğüm insanların bundan çok az bir süre önce benim tarafımda olduklarını hissettirdiklerine mi üzüleyim?

İnsanlar bir kalemde nasıl silinir, ben bilemedim?

Yarın ölecek gibi yaşamaktansa hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak daha mantıklı geliyordu.
Asaf abi hiç mi düşünmemişti benim bir şekilde kulağıma geleceğini?
Her neyse.
Bornoz giyip kıyafetlerimi giymek için hızlıca odaya gittim.
Yatağın üzerindeki telefonumu elime aldım ve bir arama var mı diye baktım. Asır ve Melodi aramıştı.
Bir de mesaj vardı...Melodi'den.

Melo: pişt, baksana. (10:10)

Melo: Asel, Asel, Asel, Asel...  (11:10)

Siz: Ne oluyor?

Melo: Çok kötü bir şey oldu.

Siz: Bunlar daha iyi günlerimiz merak etme, ee ne oldu yine?

Melo: Kızım Asaf'ın yanında sevim vardı.
Ben, Çakır, Asaf, Sevim sizin evdeydik.

Siz: Biliyorum, Asır geldi mi?

Melo: Geldi ama 'yorgunum ben odama gidiyorum' dedi ve gitti.

Siz: Güzel. Eve ne zaman dönersin?

Melo: Çakır bizim araya döndü şuan 10 dakikaya evdeyim.

Siz: Tamam bekliyorum.

YAZ YAĞMURUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin