1.3

1.4K 66 12
                                    

Medya
Karan Demirkıran
..

"Dora, eğer şu an diğerlerinin arasına karışmak istemezsen seni başka bir yere götürebilirim. Hatta gerekirse uzakta da seni bekleyebilirim canın yalnız kalmak isterse-"
"Hayır!" diye lafını kestim Karan'ın. "Şu durumda yalnız kalmak en son istediğim şeylerden biri sanırım." Derin bir nefes alıp verdim. "Nefesini doğru alabiliyorsun. Sakinleşmen ve en azından şu ağaç ev mevzusu bitene kadar kendini toparlaman gerekiyor."

Aslına bakarsanız yüksek sesle kendi kendime konuşuyordum. Karan da bunu anlamıştı doğal olarak. Kendini toparlaması gereken kişi bendim çünkü.
"Dora, korktuğunu anlayabiliyorum bak. Ama şu an iyi rolü kesmene gerek yok."
"İyiyim."
"Geliyorlar."
"OOOOOO DİNO ERKENCİSİN BUGÜN!" diye bağırarak yanımıza geldi Atakan. "Sana da selam Karan! Sizin niye suratlar saklı kıtaya gitmiş?"

Hemen kendimi toparladım.
"Sabah sabah bildirimleriniz yüzünden uyandığım için olabilir mi?"

Atakan ellerini havaya kaldırdı.
"Valla dino ben de senin gibi mağdurlardanım. Hiç bana kızma."
"Heeeh! Dori'nin acılı Doritosa dönme zamanı gelmiş. Ben kaçıyorum."

Araz cümlesini bitirince ağaç eve çıktı.
"DORAAAAA, çok heyecanlıyım lila olacak ağaç evimiz." dedi Işıl bana sarılırken. Gözlerim dolmuştu çünkü şu an cidden birinin bana sarılmasına ihtiyacım vardı. Gülümseyerek Işıl'a baktım.
"Evet ben de çok heyecanlıyım ama boyayan taraf biz olacağımız için."
"Hadi çıkalım madem bu kadar heyecanlısınız." dedi Oğuz.

Hepimiz ağaç eve çıktığımızda Araz çoktan boyaları hazırlamıştı. Ve aşırı heyecanlıydı.
"Ben her şeyi planladım. Işıl, Ogi ve ben ağaç evin her yerini ama her yerini lilaya boyarken; Dora, Atakan ve Karan ağaç evin balkonuna çıkıp kapının yanına hepimizi temsil eden şeylerin silüetlerini çizecek."
"Nasıl yani?" diye sordu Işıl.
"Hemen onu da anlatıyorum. Çünkü hepimizinkini buldum. Işıl Rapunzel, Oğuz Flynn yani Rapunzel'in prensi. Ben kesinlikle Bakugan'ım, Atakan da Red Kit! Dora zaten belli: Doraemon. Karan'a da tam uyan birini buldum: Buzzlightyear."
"Yani 'buz' lightyear. Dışarıdan buz gibi çünkü de." dedim gülümseyerek. Karan'sa sadece gözlerime baktı.
"Kabul edin benim esprilerim daha iyi." dedi Atakan.
"Ya bir dakika! Araz sen bunları tamam düşündün de bunların hepsi birbirinden farklı oğlum." dedi Oğuz.
"Olayı da o zaten. Ama bunları çizerken detay çizmeyeceksiniz, sadece silüet. Lila ağaç evimizin üstüne, siyah silüetten karakterlerimiz olacak."
"En başından bunu planlıyormuş belli." dedi Karan. "Hadi çizmeye başlayalım."
..

"Ben bittim." diyerek içeriye Atakan'ın üstüne attım kendimi.
"Allah'ını seven yarın devam edeceğiz desin bana." dedi Atakan yakınarak.
"Bitmek üzere zaten hadi ya!" diye bizi gazlamaya çalışıyordu Araz da.
"Saat kaç oldu Oğuz?" diye sordu Işıl.
"19.56."

Saati duymamla Karan'a döndüm. İki gözünü kırptı gözlerime bakarak. Korkuyordum ve o bunu gözlerimden anlayabiliyordu. Park dibimizdeydi, kim olduğunu öğrenmek istiyorsam buradan bakıp ona görünmeden gelen kişiyi görebilirdim. Ama görmeye bile korkuyordum. Aslında yazılan şeyin doğruluğu beni korkutuyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum, anneme ya da abimlere söylemeli miydim? Onlara kalsa eminim olanları öğrenmek isterlerdi, ama bunu söylemem ne kadar doğru olurdu?
"Dora sen iyi misin?" diye sordu Atakan.
"İyiyim."
"Kalk bir hava alalım. Bir şey oldu sana, iyi değilsin." dedi kafamı koyduğum bacağını sallayarak.
"HAYIR!" dedim birden panikle. Yaptığım hatayı anlayıp sakinledim. "Yani dışarı çıkmak istemiyorum."
"Dora, konuşalım mı bir? Biliyorum bir şey olmuş."
"Sonra."

Atakan kulağıma fısıldamaya başladı."Korktuğunu hissedebiliyorum. Bir şey seni korkutuyor ve bana söylemedin. Bunun hesabını sonra göreceğiz. Ama seni her şeyden, herkesten koruyabileceğimi unutma."

Ve geri çekildi. İçimden geçen his neydi şimdi?  Kulağıma fısıldadığı için kendimi çok tuhaf hissediyorum.
..

"Dora, uyan hadi! Ya bu kızın her yerde uyuması beni çıldırtacak bir gün." dedi Oğuz.
"Ya bırakın uyusun işte. Sanki bir tek o uyuyor." dedi Işıl da.
"Harbi sen git Ayaz'la Karan'ı uyandır, benim kızı bana bırak." derken gülümsüyordu Atakan.
"Yemedik kızını." dedi Oğuz Araz'ın yanına giderken.
"Dori, kalkman lazım. Yoksa burada uyumamız gerekecek."
"Üşüyorum."
"Poponda şort var ve akşam serini oldu. Üşümen çok normal Dora. Uyan da eve gidelim bir an önce. Yoksa burada sabahlayacağız."

Birden doğruldum. Benim doğrulmam yüzünden Karan da uyanmıştı. Köşede duvara yaslanmış, bir ayağını uzatmış bir ayağı kendine doğru katlamış, katlı dizine dirseğini koymuş, eline de kafasını yaslamıştı.

"Saat kaç?" diye sordum Atakan'a telaşla.
"21.34."
"ABİM BENİ ÖLDÜRECEK. Telefonum çaldı mı?"
"Evet, konuştum ben Bora abi aramıştı."
"Ne dedi?"
"Bir şey demedi, azar falan yemeyeceksin. Şimdi kalk ve şunu beline sar." dedi Atakan üstündeki kapüşonluyu bana uzatırken. "Bir daha da şort giydiğini görmeyeyim- Yani bu havada şort mu giyilir Dora ya? Üşüyorsun sonra."
"Evdeki yetmiyor bir de sen başla."
"Karan sen nerede oturuyorsun?" diye sordu Işıl.
"Parkın hemen karşısındaki evde."
"Oha şu mükemmel görünen mi?" dedi Işıl tekrar.
"Anlamadım?"
"Ya biz o evin aşırı güzel olduğunu düşünüyorduk da. Gri olan."
"Evet gri olan."
"Hadi gidelim artık." dedi Oğuz.
"Bence de, ben eve gidip uykuma devam edeceğim." dedi Araz da.

Dışarı çıkmak istemiyordum. Duraksadım. Herkes çıkarken hem içerde kalmak hem dışarı çıkmak korkutuyordu beni. Karan son anda durup yanıma geldi.
"Korkma biz varız. Ben de geleceğim seninle evin önüne kadar."

Kafamı sallayıp dışarı çıktım. Evin önüne geldiğimizde Karan,
"İyi geceler, kusura bakmayın konuşacağınız konuyu engelledim ama geçerli sebeplerim vardı kendimce. Muhtemelen birazdan anlayacaksın zaten Atakan. Tekrar iyi geceler." dedi ve evine doğru yöneldi.
"İyi geceler!" dedik Atakan'la aynı anda.

Karan gittikten sonra Atakan bana döndü. Bizim evin önünde sap gibi dikiliyorduk.
"Dinliyorum."

Atakan benim her şeyim. Söylemezsem öğrendiğinde kızacak, Karan öğrenmişken onun öğrenememesine daha çok kızacak hem de. Ve ona gerçekten bu konuda çok ihtiyacım var.
"Tamam anlatıyorum."

İlk günkü mesajdan Karan'ın öğrendiği ana kadar her şeyi anlattım.
"Belki biri büyük bir eşek şakası yapıyordur Dora. Bunun gerçekliğine hemen inanamayız. Abinlerle konuşman lazım."
"Yapmak istediğim son şey ailemin huzurunu kaçırmak."
"Pekala, abinlere anlatma. Ama bana izin ver, bu şakayı hangi orospu çocuğunun yaptığını öğreneyim."
"Nasıl olacak o?"
"Şu an değil ama biraz zaman geçtiğinde eğer tekrar mesaj atmazsa biz mesaj atacağız. Her türlü vereceğimiz cevap buluşmak istediğimiz olacak ve sen değil ben gideceğim."
"Öğrendikten sonra ne olacak?"
"Babam kim olduğunu, neci olduğunu öğrenecek."

Atakan'ın babası polis. O yüzden böyle konuşuyor. Ve fikri kafama da yatmıştı aslında, sadece onu tehlikeye atmak istemiyordum.
"Seni her kimse yanına göndermek istemiyorum. En azından tek başına. Ben de geleceğim."
"Senin gelmeni asla kabul etmem ama belki Karan olur. Bunu sonra konuşuruz, şimdi eve git ve dinlen. Sabah görüşürüz, ben alacağım seni. Tam buradan."

Gülümsedim.
"İyi geceler!"
"İyi geceler Dino."
..

Eve gelip direkt odama çıkmaya yeltendim.
"Dora bas geri abim. Sabahtan kalma bir hesabımız var."
"Abi şimdi hiç sırası değil. Hatta kes yırt at şortumu ama bırak uyuyayım."
"Dora iyi misin?" diye sordu abimler aynı anda.
"İyiyim, yorgunum ve uyumaya ihtiyacım var sadece. İyi geceler, sizi seviyorum."
"Biz de seni seviyoruz ama bu konu konuşulacak." dedi Bora abim.
..

FİKİRLERİNİZİ PAYLAŞMAYI UNUTMAYINNNNN💗

ABİLERİM (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin