3.9

836 50 31
                                    

Sabah olduğunda Karan bizim kaldığımız kulübeden çıktı ve bir süre sonra ben de çıktım.  Başımızdaki iki öğretmen acilen toplanmamızı istemişlerdi. Herkes toplanıp yerde oturucak bir şeyler bulup, kaya ya da bir ağaç parçası gibi, denilecekleri merakla beklemeye başladı. İlk sözü Mert Hoca aldı.
"Çocuklar, bugün Yağmur arkadaşınız yanımıza geldi ve 200 lirasını bulamadığını söyledi. 'Düşürmüş olabilirim tabii ki ama az buz bir para değil, belki birinden çıkar baksanız mı?' diye rica etti. Sizi suçladığımızı düşünmeyin, sadece biz çantalarınızı ve odalarınızı ararken burada bizi bekleyin."

Herkesin yüzü garip hallerdeyken ben umursamayıp yerde oturmaya devam ettim. Hafif bükülü dizlerime kollarımı uzattım ve kafamı da kollarımın arasına gömüp beklemeye başladım.
..

"Çocuklar, bu çanta kimin?"

Hülya hocanın sesiyle kafamı kaldırdım ve yarım açık gözlerim hocanın elindeki sırt çantasını gördüğümde tamamen açılmıştı. Çünkü bu benim çantamdı.
"B-benim çantam hocam." dedim şaşkınlıkla.
"Kimin?" diye tekrar sordu hoca muhtemelen kimin konuştuğunu anlayamamıştı. Elimi kaldırdım ve tekrar benim olduğunu söyledim.
"Para bundan çıktı Dora."

Kaşlarımı çattım.
"HOCAM SAÇMALAMAYIN DORA BÖYLE BİR ŞEY YAPMAZ!" diye bağırdı Atakan.
"Resmen saçmalık!" dedi Işıl da.

Karan ne olduğunu anlamaya çalışırken, Oğuz ve Araz kendi arasında bunu yapmamın imkansız olduğunu konuşuyorlardı.
"Hocam, yanımda 200 lira getirmedim evet o para benim değil ama o paranın Yağmur'a ait olduğunu da kanıtlayamazsınız." dedim umursamaz bakışlarımla.
"Kanıtlarız, çünkü üstüne baş harfimi yazmıştım." dedi Yağmur ve o an altımız da bunun bir oyun olduğunu anlamıştık.
"Nasıl bir psikopatsın? Paraya baş harfini yazmak ne ya?" dedi Araz.
"Ben çalmadım hocam, çalmak için ihtiyacım olması gerekmez mi? Şu an hiç parasız bile olsam ihtiyacım olan en son şey para olurdu." dedim göz devirirken.
"Bunlar okulda konuşulacak ve ailelerinize haber vereceğiz. Hiçbir şeyi kanıtlayamadığımız için suçlayıcı olmak istemiyoruz." dedi Mert hoca ama onun bakışları bile benim yapmadığıma inanıyordu. Diğer herkes çoktan dedikodulara başlamışlardı ama bu umrumda değildi. Aslında şu an olan olayın hiçbir kısmı umrumda değildi çünkü yapmadığımı biliyordum ve vicdanım çok rahattı.
"Biz göle gittiğimizde koymuş olmalılar." dedi Karan hepimize.
"Net plan zaten, hangi manyak paraya baş harfini yazar ki?" dedi Oğuz da.
..

Gezi bittiğinde ve hepimiz okula döndüğümüzde müdürün odasında sadece bizimkiler, ben, Yağmur ve hocalar vardı. Diğer herkes evine gitmişti. Bizse ailelerimizi bekliyorduk.
Ben yine umursamaz bakışlarımı etrafta gezdirirken önce Bora abim, sonra Kaya abim girdi odaya.
"Dora!?"
"Güzelim n'oldu?"
"Bir şey yok abi, boş şeyler."
"Boş şeyler öyle mi?" dedi müdür garip bir tonlamayla.
"Pardon?" diye döndü Bora abim de sinirle.
"Kardeşiniz hırsızlık yapmış da, siz öğretiyorsunuz sanırım bunları ona."
"Ne saçmalıyorsunuz siz?" diye lafa atladı Kaya abim.
"Dora hırsızlık yapacak son insandır." diye devam etti Bora abim de.
"Abi bir şeyi savunmanıza gerek yok, ben almadığımı biliyorum, ceza da verseler gönlüm rahat olacak."

Yağmurun da annesi geldiğinde biraz cırladı. Ama abimler saygılarını koruyup sustular. Müdür her şeyi anlattıktan sonra son sözünü söylemek için ağzını açtı.
"Lütfen kardeşinize hırsızlığın kötü bir şey olduğunu öğretin."

Müdürün konuşması Bora abimi kızdırmıştı ama Kaya abiminse bakışları tuhaflaşmıştı. Neydi bu bakışlar? Onda ilk defa böyle bir şey görüyordum. Ne anlama geldiğini bile bilmiyordum. Kaşlarımı çatarak onu izledim. Şu an benim için önemli olan buydu.
"Bu bir uyarı Dora Arkan. Eğer tekrar yaşanırsa uzaklaştırma vermem gerekecek." dedi müdür ve beni resmen kanıtsız bir şekilde idam ettiler. Bizimkiler durmayıp kanıtlamaya çalışacaktı biliyordum ama buna ben uğraşır mıydım emin değildim.
Bakışlarım hala Kaya abimin gözlerindeydi, Bora abim benimle göz teması kurmak için büyük bir çaba sarfederken Kaya abim yüzüme bile bakmıyordu. O sinirle odadan çıktığında Bora abime döndüm.
"Abi, kızdı mı? Kime kızdı? Bana kızmadı di mi? Ben yapmadım çünkü. Ben gerçekten yapmadım."
"Biliyorum sevgilim, Kaya da biliyordur senin yapmadığını. Seni tanıyan herkes senin yapmadığını bilir."

Yutkundum ve boğazımdaki yumru öfkelenmeme sebep oldu. Müdürün odasında olmamızı ve Yağmur'un annesinin yanında olmasını umursamadım. Ona işaret parmağını salladım.
"Eğer, sevdiğim herhangi birinin benden uzaklaşmasına sebep olursan ki ki özellikle bu abilerimden biri olursa sana yemin ederim..."

Durdum önce annesine, sonra müdüre baktım ve devam ettim.
"...kimin yanında ve nerede olduğumuzu önemsemem. Seni çok fena s-"
"Dora tamam sakin!" dedi Karan küfredeceğimi anlayıp beni omuzlarımdan tutup geri çekti.
"Yaparım!" dedim üstüne basa basa.
..

Arabaya bindiğimizde Kaya abim çoktan ön koltuğa oturmuş sadece ileriye odaklanmıştı. Oldukça da öfkeli görünüyordu. Bora abim kafasını bir kez aşağı indirerek binmemiz gerektiğini söyledi ve arabaya bindik.
"Abi?"

Elimi kaya abimin omzuna koymuştum. Omzunu sertçe çekti.
"Abi niye böyle yapıyorsun?"
"Dora bir süre benimle iletişime geçme. Kendimle kalmam lazım."

Kaşlarımı çatıp Bora abime baktım aynadan. O da şaşırmış görünüyordu. Kaya abim cidden benim bir şey çaldığıma üstelik bunun para olduğuna inanıyor muydu? İçimde köpüren öfkem, Kaya abime patlamak için hazırlanıyordu.
"Abi sen ciddi misin?"

Sustu.
"Cidden, gerçekten kalbinden gelerek o parayı çaldığıma mı inanıyorsun sen?"

Yine sustu. Bu abimin vereceği cevaptan kaçma seçeneğiydi. Öfkemden eser kalmamıştı, çünkü içimde tam kalbimde bir şeyler kırılmıştı.
"Ama Bora abim dedi ki, seni gerçekten tanıyan herkes bunu yapmadığını bilir. Sen beni tanımıyor musun abi? Sen hep demez miydin, Dora'yı en iyi ben tanıyorum diye? Senin için artık para çalan bir hırsız mıyım?"
"DORA SUS!"
"Abi, sen ciddi misin? Bu tavırların, bu bakışların bana ilk defa bu kadar soğuksun. Benden ilk defa bu kadar uzaklaştın. Hem de bana inanmayarak yaptın bunu."
"DORA SANA SUS DEDİM!"
"Kaya sen geri zekalı mısın abim? Dora böyle bir şey yapabilicek biri mi sence? Bir de gelmişsin hayvan gibi bağırıyorsun burada kıza."
"Yapmış demek ki abi, o kadar öğretmen yalan mı söyleyecek? Demek ki yapmış!"
"Ne!?" diyebildim sadece.
"SEN BÜYÜK GERİ ZEKALISIN KAYA! SEN GÖRDÜĞÜM EN APTAL İNSANSIN KAYA!" diye bağırdı abim.

Kulaklarımı kapattım.
"Abi tamam bağırmayın artık n'olur?"
"Sen tam bir beyinsizsin Kaya!" diye fısıldadı Bora abim.
"Abi, yemin ederim ben çalmadım o parayı. Tüm gün boyunca bizimkilerin yanındaydım zaten. Bana neden inanmıyorsun?"

Kaya abim susunca Bora abim burnundan soludu ve konuştu.
"Dora, neyi kanıtlamaya çalışıyorsun? Sana inanmayan birine neden sana inansın diye yalvarıyorsun sen abim?"
"Ama abi, benim bildiğim Kaya abim bana hep inanırdı. Kendim söylesem bile inanmazdı yapabileceğime."
"İNANMIYORUM DORA, OLDU MU!?" diye bağırdı Kaya abim.
"Kendin duydun işte!" dedi Bora abim de.

İşte tam şu an içimde bir şeyler kopmuştu. Göğüs kafesim sıkışmıştı. Zar zor nefes alıp verirken Bora abim ilacımın yanımda olmadığını fark etti ve Kaya abime seslendi.
"Torpidodan ilacını versene."

Kaya abim bu cümleye karşı hareketsiz dururken, ben gördüklerim karşısında daha çok sıkışıyordum. Benim kılıma zarar gelse hiç düşünmeden dünyayı yakacak adam, şu an beni böyle bırakmış mıydı cidden? Onu asla affetmeyecektim.
"NASIL BİR PİÇSİN LAN SEN!?" dedi Bora abim torpidoya ilacımı almak için uzanırken. "KARDEŞİN O SENİN! YA DA SİKTİR ET KARDEŞİ FALAN, ŞURADA DÜŞMANIN OTURSA O İLACA UZANIRDIN. BU YAPTIĞIN BÜYÜK PEZEVENKLİK KAYA! Büyük pişman olacaksın, çünkü ortada bir iftira var. Beyni olan herkes bunu anlardı."

İlacımı verdikten sonra düzeldim ve Kaya abime bu sefer onun bakışlarıyla baktım.
"Her şeyi unuturum. Bana inanmadığını, güvenmediğini, hırsız olduğumu düşündüğünü... Ama bunu, beni nefessiz bırakıp kılını bile kıpırdatmamanı asla unutmam da, affetmem de. Beni unut, bu dediğimi unutma."
..

Kaya'ya bilenmeyin sakın hemen, çözücez çözücez bunu da çözücez

ABİLERİM (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin