2.6

1K 52 5
                                    

Medya
Bora Arkan
..

Bora abim hariç hepimiz kahvaltı hazırlıyorduk.
"Size nereden esti bu?" diye sordu annem Kaya abimle beni kastederek.
"Anniş, hafta sonu gezi için izin almaya çalışıyorum. O yüzden Allah ne verdiyse tüm yalakalıkları yapmam lazım." dedim patatesleri masaya koyduktan sonra annemi öperken. "Ve şimdi de gidip Bora Arkan'ı uyandıracağım."

Abimin odasına girip yatağına oturdum.
"Abi!"

Bora abimin uykusu Kaya abim gibi ağır değildi. Yanında nefes alsam uyanırdı.
"Efendim sevgilim?"
"Kahvaltı hazırladık. Hadi uyan."
"Kahvaltıdan önce tatlı yemek saçma mı olur?"

Kaşlarımı çattım. Bora abimin gözleri hala kapalıydı.
"Abi tatlı ne alaka şimdi? Ama saçma olur cidden."
"Bence olmaz."
"Tatlı mı istiyorsun?"
"Evet, hem de çok."
"Çikolatalı ekmek yeriz. Hadi kalk artık!"
"Çikolatalı ekmek olmaz." dedi abim yatağında oturur pozisyona geldiğinde.
"Ne istiyorsun?" diye çaresizce sordum ve o an abimin göz bebeklerindeki yansımamdan ne kadar saf salak olduğumu fark ettim.
"SENİ!"

Abim benim yüzümü tutup dünkü Kaya abimin aksine tüm gücünü dişlerine vererek yanağımı ısırdığında bağırmadan duramadım. Kaya abim odaya daldı.
"N'apıyorsun benim küçük askerime?"
"YİYORUM."

Abim beni kolumdan tutup Bora abimin kollarından kurtardıktan sonra sarıldı.
"Onu sadece ben yiyebilirim Bora Arkan. Şu sıralar sınırlarımıza dikkat edelim, lütfen."
"Haklı." dedim ben de kendimi beğenmiş gibi ve bir elimle diş izi olan, kızarmış yanağımı tutarak.
"Bana karşı geliyorsunuz ha? Ama ben bunun bedelini çok fena ödetirim ikinize de." dedi Bora abim ve gülerek banyoya çıktı. Ben de Kaya abime döndüm.
"Abi sanırım artık hiç göndermeyecek." diye dalga geçtikten sonra biz de gülerek mutfağa geçtik. Bir süre sonra Bora abim aşağı indi.
"GÖRDÜĞÜM EN İYİ KAHVALTI! Derya Kraliçe, ellerine sağlık!"
"Hepimiz birlikte hazırladık abi!" dedi Doru abimin kucağına otururken.
"Hmm." Bora abimin bakışları önce üstümüzde gezdi. Sonra tekrar Doru'ya döndü. "Sanırım bazıları rüşvet teklif ediyor."

Doru olayı bilmediği için anlamadı.
"Oğlum sen de uzatma, ver izin işte. Nasıl kıyabiliyorsun boncuk gözlüme?"

Annem beni savunurken abim birden ciddileşti.
"Ben ona söyledim anne, o geziye gidilmeyecek o kadar! İstersen ağzınla kuş tut, izin vermeyeceğim Dora. Çünkü sen akıllanmıyorsun abim."
"Of abi ya! Ben sana ceza verme demiyorum ki... Başka bir ceza ver, bir sürü ceza ver ama bu cezayı verme diyorum."
"Ben de sana o geziye gidilmeyecek diyorum. Ayrıca oflama bana!"

Yediğim birkaç tane patates kızartmasından sonra canım hiçbir şey yemek istemediği için kalkıp dişlerimi fırçaladım ve okula gitmek için aşağı indim.
"Aç durarak mı protesto ediyorsun şimdi de?" dedi Bora abim. Hala ciddiydi.
"Hayır abi, canım istemiyor sadece." derken gülümsemek için çabaladım.
"Beni yumuşatmaya çalışıyorsan eğer işe yaramayacak."
"Sana rollerimin sökmediğini biliyorum zaten. Hem rol de yapmıyorum. Gerçekten canım istemedi, acıkırsam okulda yerim. Hoşça kalın!" dedim ve evden çıkarken annemin sesini duydum. Bora abimle konuşuyordu.
"Abartıyorsun oğlum, altı üstü bir gezi."
"Bazı şeyleri yapmaması gerektiğini öğrenmesi gerekiyor anne. İzin vermeyeceğim."

Göz devirip beni bekleyen Atakan'ın yanına gittim.
..

Durduk yere krizim tuttuğu için tam şu an okulun bahçesinde öksürmekten mahvoluyordum. İlacımı yanıma almadığımı fark ettiğimiz gibi nöbetçi öğretmen ambulansı aramıştı ve bizimkiler beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Ambulansa bindiğimde CPAP takıp hastaneye kadar rahatlamamı sağladılar. Hastaneye götürülüp odama yatırıldım. Abimler de buradaydı. Annem ve Doru yoktu. Muhtemelen annem kafede, Doru'da okuldaydı ve onları endişelendirmemek için haber vermemişlerdi.
"Dora, iyisin di mi güzelim?" dedi Kaya abim yanımda elimi tutarken.
"İyiyim abi, ama çok korktum."
"Buradayız."
"Nasıl unutursun ilacını ya?" diye sinirini boşaltıyordu Bora abim de. Korktuğunda korkusunu böyle aşıyor. "Ya başına daha büyük bir şey gelseydi. Ben hep senin yanında olmayacağım Dora farkındasın di mi bunun? Bir de geziye gitmek için izin istiyorsun benden. Daha okula giderken bile ilacını unutuyorsun!"

Haklıydı. Özabim!

"Tamam abi, bağırma artık. Zaten yeterince korkmuş ve yorulmuş. Sonra konuşursunuz. Şimdi ihtiyacı olan şey azar değil." dedi Kaya abim.
"Korktuğum için bağırdığımı biliyor."
Bana baktı. "Di mi?" Beni kırıpı korkmadığına emin olmak istedi.
"Evet biliyorum."

İçeri doktor girdi.
"Dora şimdilik iyi görünüyorsun ama bu gece burada kalsan hepimiz için daha iyi olur. Ve bir daha ilacını unutmamaya özen göster, daha büyük sonuçlara sebep olabilirdi."

Yine mi hastane cidden!?
..

Akşam olduğunda, Bora abim annemi ve Doru'yu kafeden almak için yanımdan ayrılırken, Kaya abim de bana kıyafet getirmek için çıkmıştı. Kafe ve ev birbirine ters kaldığı için ikisi birden gitmişti. Ama bizimkiler yanımdaydı.
"Aklımız çıktı Dora! Bir daha ilacını unutma sakın." dedi Işıl.
"Yemin ederim mantığım intihar etti." diye devam etti Oğuz da.
"Mal mısın lan sen?" dedi Araz da.

Gülümsedim.
"Abartmayın, iyiyim."
"Bundan sonra ilacından herkese bir tane vereceğim ki, senin kafan bu aralar havalarda sanırım mecnun olduğun için, sen unutursan bizde olsun diye." dedi Atakan.

Herkes gülerken gözlerimi devirdim. Diğerleri kendi aralarında sohbete başladığında sağımda oturan Karan da kulağıma yaklaştı.
"Beni çok korkuttun Dora."
"Bazen yaparım öyle şeyler."
"Bir daha olmasın. Yani eğer korkudan kafayı yememizi istemiyorsan."
"Belki de istiyorumdur."

Güldü.
"Diğerleri eve gider mi bilmiyorum ama ben bu gece buradayım. Eğer olur da canın sıkılır, bir şey olur ya da öylesine konuşmak istersen, bilirsin işte öylesine konuşmak, bir telefon uzağındayım."
"Beklemene gerek yok Karan. Eve git ve rahat yatağında uyu. Ayrıca telefona gerek yok, bağırsam da duyarsın."
"Bağırmanı tavsiye etmem. Diğer hastaların seni gelip uykunda yastıkla boğmasını istemem çünkü. Hem gitme konusunda seni dinleyeceğimi düşünüyor musun gerçekten?"
"Şansımı deneyeyim dedim. Ve çok teşekkür ederim. Kim olsa aynısını yapmazdı."

Gülümsedi.
"Uyumak ister misin? Gözlerin yorgun görünüyor."
"Olur, tabii eğer ayağımı dürtüp uyandırmayacaksan."
"Bugün izinlisin uyandırmam." dedi ufak kahkahasının ardından ve diğerlerine döndü.
"Biz çıkalım da Dora uyusun biraz."
"Seni seviyoruz Dori." dedi Işıl çıkarken.
"Odanın önündeyiz. Bir bağırışınla burdayım." dedi Atakan ve Karan'la göz göze geldik. Muhtemelen kafamızın Atakan'la aynı çalıştığını düşünüyordu. Ve bunu gözlerinden anlamıştım. Garipti ama yavaş yavaş çözüyordum ya da o, onu çözmem için bana izin veriyordu.
..

Gözlerimi açtığımda karanlık bir yerde olduğumu fark ettim. Yattığım yer yatak gibi değil oldukça sert ve soğuk bir yerdi. Telaşla doğruldum. Etrafa dokunmaya başladım. Taş, beton, tuğla?.. Ne olduğunu anlamıyordum ama burasının odam olmadığına da her şeyimle emindim. Yine bir olayın içine sürüklendiğime emin olduğum gibi. Ve bu sefer tek başımaydım. Yanımda kimse yoktu.
Korkarak ilacımın yanımda olup olmadığına baktım ve yanımdaydı. Formamın üstüne giydiğim sweatin cebindeydi. Evet okul formalarımlaydım çünkü abim kıyafet getirene kadar başıma ne geldiyse gelmişti. Yine giydiğim çorap yırtılmıştı. Altımda etek olduğu için biraz bacaklarım üşüyordu ama o karlı olaydan sonra o kadar da soğuk gelmiyordu.
Birden sert bir şekilde açılan kapıyla irkildim. İçeri birazcık ışık girmişti ama hala nerede olduğumuzu anlayamamıştım. Korkarak geri gitmeye başladım. Duvara çarpınca durdum ve karşımdaki kişinin konuşmasını bekledim.
"Merhaba Dora, ben de ne zaman tanışacağımızı merak ediyordum."

Bu bir adam sesiydi. Genç ve sert bir adam sesi...
..

ABİLERİM (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin