0.5

1.9K 56 9
                                    

Medya
Atakan Tekin
..

Sınıfın kapısı açıldığında içeriye yeni tarih hocamızla beraber bir çocuk girdi. Bizim grup kaşlarını çatıp birbirini süzdükten sonra tekrar tahtadaki iki yeni insana döndük ve gözlerimizden resmen soru işareti frekansı yolluyorduk.

Çocuğun göz rengi ve boyu harbi bayağı bayağı iyiydi. Açık yeşil gözlerinin dikkatimi çekmesine hak verin bence. Ve basketbolcu olduğuna eminim.

"Düşünsenize çocuğu çıkıyormuş..." dedi Atakan ve hepimizi güldürdü.
"Çocuklar! Sessiz olun." diye uyardı bizi yeni tarihçi.

Şimdiden gözüne battıysak dersler asla geçmeyecekti.

"Ben Şeref Hakkıoğlu. Şimdiden sonra tarih derslerimizi birlikte işleyeceğiz. Sizden tek tek kendinizi tanıtmanızı istemeden önce, sınıfınıza yeni bir arkadaşınız gelmiş gördüğünüz gibi. Önceliği ona vereceğim."

Oh, iyi bari ders kaynayacak.

Sınıfta tahtanın önünde dikilen çocuk konuşmaya başladı.
"Karan ben. 18 yaşındayım. Artık okulla pek aram kalmadığı için geçen sene sınıfta kaldım."

Göz devirdi.
"İsminin anlamı ne?" diye sordu tarih hocası, diğer dediklerini umursamayarak.
"Karanlık demek."

Kaşlarımı çattım. Karanlık. Etkileyici bir isimmiş. Anne ve babasıyla tanışmayı çok istedim şu an.

"Nelerden hoşlanıyorsun peki?"

Hoca cidden bizi tanımaya çalışıyor.
"Resim çizmek ve motorsikletler diyebilirim. Az biraz da gitar çalıyorum."

MOTORSİKLET Mİ DEDİ O? Motorum olmasını ne kadar istiyorum tahmin edemezsiniz. Sanırım bu Kaya abimden geçmişti bana. Adaletsiz olarak onun motoru varken ben ona dokunamıyorum bile. İzin vermiyor. Yine de hayallerimden biri kesinlikle kendime bir motor almak.

"İlginç ve güzelmiş. Boş olan tek yere geçebilirsin." dedi hoca Karan'a, Araz'ın yanını göstererek.
"Oğlum, ben tek oturmayı seviyordum ya!" diye içine içine konuştu Araz.

Gelip tek kelime etmeden Araz'ın yanına oturdu. Bakışları boş ve duygusuz. Kendini tanıtırken gülümsemedi bile zaten, muşmula surat!

Tanıtma sırası Işıl'a gelmişti. Önümüzdekilerden anlamıştık ki hocanın öğrenmek istediği şeyler: İsmimiz, ismimizin anlamı ve hobilerimizdi.
"İsmim Işıl. 'Parlayan, güzel görünüşlü kadın' anlamına geliyor. Gezmeyi, fotoğraf çekmeyi ve arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok seviyorum."
"Ben de Oğuz. Yanlış bilmiyorsam, ismimin anlamı 'sağlam, genç ve güçlü' demek. Varım yoğum, basketbol. Ötesi yok."
"Merhaba hocam! Ben Atakan. Bazı yerlerde 'soylu', bazı yerlerde 'başarılı olan kimse' diye geçiyor adımın anlamı. Ayıptır söylemesi hepsinden fazla fazla var bende. Rabbim malzemeden çalmamış."

Sınıf kıkırdamaya başlamıştı.
"Futbol oynamayı, gol atmayı ama özellikle gollerden sonra kızlara kalpli öpücükler atmayı çok seviyorum. Ha bir de kovboyları. Hatta kendimi hep tanıtırken söylediğim iki dize var: Arkadaş ortamında bana Red Kit derler. Sonuçta 'Akıllı kızlar Avarel'den hoşlanmaz, Red Kit'i severler."

Atakan sınıfa göz kırpıp yerine otururken tüm sınıf gülmekten ölüyorduk. Ve buna hoca bile dahilken, Karan dahil değildi. Dönüp bakmıyordum ama cam kenarında oturduğum için Atakan'a bakarken yandan onu da görebiliyordum. Gerçek bir muşmula surat.
Oturduğum yerde ayağa kalktım.
"İsmim Dora. Bir sürü farklı şekilde hitap ediyorlar. Tabii sadece arkadaşlarım bunu yaptığında hoşuma gidiyor. Anlamıysa 'en üst nokta, doruk, zirve' demek. Hayvan belgeselleri izlemeyi, kitap okumayı ama en çok uyumayı ve yemek yemeyi seviyorum."
"Ben de Araz. İsmimin anlamı 'mutluluk' demek. Basketbol oynamayı ve Dora gibi ben de uyumayı seviyorum."
"Siz beşiniz arkadaş mısınız?" diye sordu hoca.
"O kadar belli oluyor mu hocam?" diye sorusuna soruyla karşılık verdim ben de.
"Görünmez ve sıkı bağlarınızı çok net görebiliyorum." dedi merhamet dolu sesiyle.

ABİLERİM (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin