7.4

470 30 36
                                    

Kaya'nın Ağzından;

Görüşme odasına geldiğimizde, avukatımı ve yanındaki başkomiseri gördüm. 

"Hoş geldin Kaya!" dedi avukatı güler yüzüyle.

Bu kadar güler yüzlü olması beni sorgulamaya itmesine rağmen ben de gülümsedim.

"Hoş buldum sanırım?"

"Tekrar yargılanacaksın, biri daha yaptığını söylüyor ve onun yanında görgü tanığı da var." dedi başkomiser ve bense Murat'ın böyle bir şey yapmamasını umdum. 

"Yarın sabah mahkeme için gelip alacağız seni. Kendine dikkat et!" dedi avukat da ve görüşme saatinin bittiği söylendiği için koğuşuma geri döndüm. 

..

Dora'nın Ağzından;

"Siz de bize gelsenize bugün." dedim Atakan ve Karan'a doğru.

"Ben anneme söz verdim baş başa yiyeceğiz diye, bugün olmaz yani." dedi Atakan hiç beklemeden.

"Beni de Saren bekliyor." 

Biraz moralim bozulsa da çaktırmadım. Normalde böyle şeylere üzülmezdim ama anlaşmalı bir şekilde bunu yaptıklarını hissetmiştim. Bir şeyler karıştırıyorlarmış gibi geliyordu. 

"Benden bir şey saklıyorsanız sizi gerçekten affetmem."

"Ne alaka Dora!?"

Karan sesini fazla yükseltince bir şeyler sakladıklarına emin olmuştum ama bu kadar fazla bağırması da zoruma gitmişti. O yüzden sadece kafamı sallayıp sustum.

"Ne bağırıyorsun oğlum kıza!?"

"Sana ne Atakan!?"

"Bir ikinizin ettiği kavga eksikti zaten. Salak salak ters gitmeyin birbirinize."

"Ne bana ne Karan!? Bu kızın ben şu ana kadar kalbini kırmamak için uğraştım şimdi gelip böyle ananın kızı gibi bağırırsan bu en çok beni ilgilendirir!"

"İKİNİZ DE SUSABİLİRİZ MİSİNİZ ARTIK!?"

"Sen karışma Dora!" 

İkisinin de aynı anda bana yükselmesi patlama noktam olmuştu. Çünkü zaten bir haftadır abimlerden uzaktım, babamın yaşıyor olma ihtimali vardı ve eğer yaşıyorsa senelerdir ayrı olmanın üzüntüsü olacaktı, Murat'ın gelip anlattığı şey ayrı yük olmuştu, şimdi de sırtımı dayayabildiğim iki kişinin birbirine girmesi cidden zoruma gidiyordu. 

"İYİ O ZAMAN SIÇIN BİRBİRİNİZİN AĞZINA!"

Sinirli ve sert adımlarla yanlarından uzaklaştım. Ne yapacaklarını gram önemsemiyordum. Çünkü gerçekten dolma kotam çoktan aşılmıştı. Gidip ağaç eve çıktım ve içim dışıma çıkana kadar ağladım. Bunun bir gün gerçekleşeceğini hepimiz biliyorduk. Bir yerden sonra artık ağır geleceğini ve kaldıramayacağımı biliyordum ama elimden geldiği kadar güçlü durmaya, ağlamamaya ve etrafımı kötü anlamda etkilememeye çalışıyordum. 

Ağaç evin kapısı tıklandığında olduğum yerde sektim. Gözyaşlarımı silip açılacak olan kapıyı korkuyla izlemeye başladım. 

"Gelebilir miyiz?"

Atakan. 

"Konuşalım Dora."

Karan.

"Gelebilirsiniz sormanıza gerek yok."

İkisi de gelip karşıma oturunca ağladığımın belli olmadığını düşünerek gülümsedim.

"Sesin dışarıya kadar geliyordu boşuna rol kesme." dedi Atakan gülerek.

"Ne sesi?"

"Sümüklerinin sesi Dori."

Atakan'ın dediği şey gerçek anlamda gülmeme sebep oldu.

"Özür dilerim Dora, gerçekten bir anlık boşluğuma geldi. Yapmamam gerekiyordu."

"Önemli değil, geçti. Bağırmana alınmadım, sebep oldu sadece."

"Ben hiçbir anlamda ağlamana sebep olmamalıydım. Bahsettiğim şey bu bebeğim."

"Her neyse geçti gitti. Bunu konuşmamıza gerek yok. Ben sadece benden bir şeyler sakladığınıza eminim."

"Saçmalamaya başlıyorsun yine Doricik." dedi Atakan gülerek. "Senden gerçekten önemli ve seni üzecek bir şey saklamıyoruz."

"Ama saklıyorsunuz?"

"Evet, saklıyoruz." dedi Karan da gülerek ama benim moralim bozulmuştu.

"Ne saklıyorsunuz?"

"Sürprizler söylenmez. Az önceki kavgamız için de özür dileriz." diye araya girdi Atakan. 

"Şimdi Dora, sen eve gidiyorsun. Size yengelerin gelecek biliyorsun." dedi Karan dalga geçerek ve devam etti. "Ve yarın bu saklama olayını tekrar konuşuyoruz. Böylece sakladığımız şeyi öğreniyorsun. Tamam mı?"

Kafamı onaylar anlamda salladıktan sonra beni eve bıraktılar ve Güneş abla da Ezgi abla da çoktan gelmiş, annemin sofrayı hazırlamasına yardım etmişlerdi.

"Hoş geldin kızım! Asla gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştım." dedi annem gülerek.

"Valla işleri bize kakalamaya çalışıyorsun sen Dora." dedi Güneş abla da göz kırparak.

"Boş ver böyle olsun zaten. Dışarıdan gelen bizi sonuçta di mi?"

Ezgi ablanın da alıngan olmaması ve her şeyi şakaya vurması inanılmaz hoşuma gidiyordu. Güneş ablanın telefonu çaldığında tüm odağımız oraya kaydı.

"Bora arıyor." dedi ve telefonu açtı.

"Alo?"

"Güneş, biz yarın dönüyoruz sevgilim."

"NE!? CİDDİ MİSİN!?"

"Evet, seni de hepinizi de çok özledim. Emin ol senin şu anki heyecanından daha heyecanlıyım."

"SONUNDA BORA!"

"Diğerlerine de haber ver, ben bugün başkasını arayamam. Yarın akşam Allah izin verirse sizinle olacağım."

"Çok şükür, beklediğimiz gün geldi. Ben haber işini halledeceğim. Dikkatli olun."

"Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum." diye fısıldadı Güneş abla ve telefonu kapatıp kocaman, parlayan gözleriyle bize döndü. 

"YARIN DÖNÜYORLARMIŞ!"

"NE!"

"SONUNDA!"

"OH, ALLAH'IM ÇOK ŞÜKÜR!"





ABİLERİM (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin