1.7

1.2K 56 13
                                    

Medya
Atakan Tekin
..

Köşeye sinip uyuyan Karan'a yaklaştım.
"Karan."

Ufacık fısıldamama bile hemen uyanmıştı.
"Bir şey mi oldu?"
"Canım sıkılıyor. Atakan da uyudu."

GÜLÜMSEDİ.

Belli ki Karan Bey kaostan besleniyordu. Baksanıza kaçırıldığımızdan beri gülüyor.

"Can sıkıntını geçirebileceğim inancına nasıl kapıldın bakalım?"
"Bilmiyorum, konuşuruz diye düşündüm."

Gözü parmağıma ilişti, az zaman geçmiş olmasına rağmen şişmiş ve morarmıştı.
"Acıyor mu?"
"Hı?"
"Parmağın Dora, ağrın falan var mı?"
"Yani, dokunduğumda ve hareket ettirdiğimde ağrıyor. Ama iyiyim."
"Hareketlerini kısıtlamak için o tahtayı koydum zaten güzelim, kıpırdatmaya çalışma."

Şaşkın bir ifadeyle suratına baktım.

Güzelim mi?

"Pardon ya! Kardeşime hep böyle diyorum da ağız alışkanlığı olmuş. Kusura bakma cidden."

Gülümsedim. Aslına bakarsanız içimi kıpır kıpır yapmıştı söylediği.
"Abim de bana hep böyle diyor. Siz abiler hep aynısınız."

Dedikten sonra yüzüm düştü. Merak ediyorlardır bizi.
"Buradan nasıl çıkacağız?" diye sordum.
"Düşünüyorum ama aklıma gelmiyor. Neredeyiz bilmiyoruz bile. Telefonlarımız desen yoklar."
"Bensiz dedikodu mu yapıyorsunuz?" diye geldi Atakan.
"Oh be! Seni ciddi görmeyi sevmiyorum." dedim Atakan'a.
"Aranıza geldiğimden beri anladığım bir şey var ki, Atakan ciddiyse bir sorun vardır." dedi Karan da.
..

İçerisi birden duman olmaya başladı. 
"N'oluyor!?" diye sordum endişeyle.
"Muhtemelen çıkış bulamazsak çok geçmeden bayılacağız." dedi Karan.
"Başım dönüyor." dedi Atakan da.
"Benim de."

Karan etrafta çıkabileceğimiz bir yer ararken ben çoktan kendimi kapanan göz kapaklarıma teslim etmiştim.
..

"UYAN!"

Suratımda hissettiğim tokadın acısıyla gözlerimi açtım. Büyük bir arabanın arkasındaydım. Yanımda da depodayken içeri gelen adam vardı.
"Geldik!"

Ne olduğunu anlamaya çalışana kadar arabanın kapısı açıldı ve beni aşağı attı.
"NEREYE!? BEKLEYİN!" diye arkasından bağırdım arabanın ama nafileydi. Çoktan tüm hızıyla gitmişti. Plakasına bakmayı akıl etmiştim ama plaka falan yoktu.

Karşımızdaki insanlar kim bilmiyorum ama enayi olmadıklarına eminim.

Etrafım çam ağaçlarıyla kaplıydı, her yer bembeyaz karlarla doluydu. Tek başımaydım. Sol elimin işaret parmağı mosmor ve sarılı, bir ayağımda botum diğer ayağımda sadece siyah çorabım vardı. Cebime baktım, neyse ki ilacım buradaydı.

Şu durumda derdin cidden ilacın mı Dora ya? Geri zekalı mısın kızım sen? Ne yapacaksın onu düşün.

"KARAN! ATAKAN!"

Çok mantıklı bir fikirmiş. Bağırmak...

Bu sefer ses yoktu. Biraz ilerlemeye başladım. Ayağım üşüyordu, ellerim üşüyordu, midem bulanıyordu. Nasıl bir belaya düşmüştük cidden anlamıyordum.
Çalıların arasından çıkan sesle korkup saklandım.

Neredeyim amına koyayım! Ne çıkacağını bile tahmin edemiyorum ki...

Ağacın arkasından çıkan şeyle çığlık attım. Sonra da rahatladım. Çünkü bu sadece bir köpekti. Bembeyaz, pofuduk, tatlı bir köpek hem de.
"Merhaba! Beni çok korkuttun."
"Cevap vermeyecek misin?"

ABİLERİM (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin