BÖLÜM 20 - ANAHTARLIK 1

3.1K 378 1.2K
                                    

Yeni bölümle karşınızdayım! Devrim Yakut'a gösterdiğiniz yoğun ilgi için çok minnettarım. Yorum sayısını görünce aşırı mutlu oldum.

Anahtarlık bölümünde geçen anahtarlık Konya imzasında okurum tarafından hediye edilmişti. Ona da burada yer vermek istedim.

Yorum ve oylarınızı bekliyorum.

Seviliyorsunuz.

-M

🕊️

"Nazlı! Nazlı!" Biri adımı söyleyerek çekiştirirken kendimi ondan kurtarıp yastığıma daha çok sarıldım.

"Nazlı!"

"Ya ne Nazlı Nazlı. Hatim ettin adımı." Gözlerimi bile açamayacak durumdaydım. Ne güzel derin ve aralıksız bir uyku çekiyorken tepemde bağırıp duruyorlardı.

Derin ve aralıksız bir uyku mu?

Aha yine bir boklar oluyor! Gözlerim sonuna kadar açılırken yatakta hızla oturur pozisyonuna geldim. Etrafıma bakındığımda tepemdeki kişinin annem olduğunu gördüm.

"Saat kaç?" diye korkuyla sordum.

"Okula geç kalacak kadar geç," diyen anneme karşı ağlama sesleri çıkararak yataktan fırladım. Üzerimde dünden kalan kıyafetler vardı.

Dün gece ne olmuştu?

Eve nasıl geldiğimi düşünmeye çalışırken bir türlü hatırlayamadım. Neler olduğunu hatırlamaya çalışırsam vakit kaybederim korkusuyla da onu ikinci plana atıp üzerimi yırtarcasına çıkardım. Pantolonumu giyip tişörtümü kafamdan geçirdim ve her zaman hazır tuttuğum çantamı aldım. Böyle yaptığım için de kendimi tebrik ettim.

"Ben çıktım!" diye bağırarak koridorda koşarken telefonumdan saatime bakmayı akıl ettim. Keşke akıl etmeseydim be! Otobüs gideli yarım saat olmuştu. Bunu fark ederek ağlama sesleri çıkarma eşliğinde evden çıkıp merdivenleri hızla indim.

Otobüsü kaçırdığıma göre sonraki sefere binecektim ama bu dersi kaçırmama sebebiyet verecekti çünkü otobüs saat başı geliyordu.

"Allah'ım yardım et! Dersi kaçıramam. İlk dersimiz Fizik." Ağlama eşliğimde sokakta koşmaya başladım. Koşmanın da aslında bir anlamı yoktu. Otobüs sonuçta gitmişti. Ama belki okula gitmenin başka seçeneklerini bulabilirdim. En kötü yürüyecektim. Böylece dersin başına ya da ortasına yetişebilecektim.

Ben okula nasıl gidebilirim diye düşünürken durağın oradan sesler gelmeye başladı. Yaklaştıkça da orada biriken kalabalığı gördüm. Otobüsüm gitmemişti! Orada duruyor ve önünde yapılan kavganın bitmesini bekliyordu. Buna sevineceğim aklıma bile gelmezdi!

Yüzümdeki gülümsemeyle otobüse koştum. Binmek isterken otobüsün önünde kavga edenlerin Devrim ve Can olduğunu fark ettim. Mahalleli onları ayırmaya çalışıyordu. Ahmet'te aralarına girmiş onları ayırmaya çalışırken kavga fazla kızışmış duruyordu.

"Neler oluyor sabah sabah be?" diye mırıldanarak yanlarından geçtim.

"Çocuklar yeter artık! Bakın okula geç kalıyorsunuz!" Otobüs şoförü bile çıkmış onları ayırmaya çalışıyordu.

Can bir hamle yapmak için ileri hareket ettiğinde önüne geçip kolundan tuttum. Aynı sırada Ahmet'te Devrim'i tutup geri çekti.

"Can durur musun lütfen?" dedim.

SOLMUŞ MÜREKKEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin